Düğün alanından ayrılmış hafif bir müzikle eve doğru gidiyorduk. Bugün evde dinlendikten sonra yarın 2 haftalık bir balayı için yolculuğa başlayacaktık.
Rüzgar evin kapısını elindeki anahtarla açtıktan sonra geçmem için yol verdi ardından kapıyı kilitleyip önümden ilerledi.
"Yatak odası burası."
dedi eliyle gösterirken. Daha önce evi gezmeye geldiğimiz zamandan biliyordum zaten buranın yatak odası olduğunu.
Ben odanın ortasında heyecanla ayakta dikilirken karşıma geldi. "Korktuğunun ve henüz hazır olmadığının farkındayım. Merak etme anlayışla karşılayacağım."
dedi düz bir sesle.
"Teşekkürler."
dedim ben de gerginlikle.
Başını aşağı yukarı salladıktan sonra odadan çıktı giyinmem için çıktığını anladığımda hızlı olmaya çalışarak gelinliğimi üzerimden çıkardım. Dolabın kapağını açtığımda henüz kendi kıyafetlerimi getirmediğim aklıma dank etti sadece alışverişteyken alınanlar buradaydı. Geceliklere baktığımda bunları asla giyemeyeceğimi fark ettim tamam normalde de kısa gecelik ya da pijama giyerdim ama bunlar sadece kısa değildi tam olarak kusuru giyecek bir şey olmamasıydı.
Dolabın önünde kararsızlıkla bekledikten sonra üzerime bir pantolon ve tişört geçirip yatağa girdim.
Çalan kapıyla kapıya bakıp
"Gir."
dedim. Rüzgar içeri girdi dolaba doğru gidip eline bir eşofman ve tişört alıp odadan çıkacakken geri dönüp bana baktı.
"Neden kıyafetlesin?"
diye sordu.
"Mmh... şey... benim pijamalarım evde kalmış bu yeni alınanları da giyemem."
"Neden ?"
diye sordu anlamaya çalışarak
"Şey... çünkü... mmh... şey onlarla rahat edemem."
dedim sonunda.
"İstersen benden bir şeyler giyebilirsin."
"İyi olur aslında,teşekkürler ."
diyerek gülümsedim. Dolabından bir tişört ve alt eşofman verdikten sonra çıktı. Hızla giyindikten sonra Rüzgar'ı bekledim.
Üzerimdekiler çok sıcak olmuştu alt eşofmanı çıkardığımda sadece tşörtle kalmıştım. Tşört kalçamın neredeyse bir karış altında bitiyordu. Bu da uzunluk olarak yeterliydi Rüzgar gelmeyince kalkıp ona bakmaya karar verdim.
Salona gittiğimde bir eli ensesinde üzerinde battaniyeyle tavanı izleyen bir Rüzgar beklemiyordum.
Beni fark edince kaşlarını çatarak bana baktı
"Bir şey mi oldu ?"
"Şey... hayır."
"Peki."
"Burada mı yatacaksın?"
"Evet."
diyerek sırtını döndü isterse yanıma geleceğini söylesem mi acaba? Tam ağzımı açtığım an
"İyi geceler."
diyip beni burada istemediğini belirtti.
"Sana da."
diyerek fısıltı şeklinde söylediğim bir cümleyle arkamı dönüp odaya girdim.Sabah gün ışığıyla uyandım her zamanki gibi. Kendimi bildim bileli güneş doğar doğmaz uyanırdım. Biraz yatakta oyalandıktan sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Mutfağa giderken kanepede rahatsız bir şekilde uyuyan Rüzgar'ın açılan üstünü örttüm anında gözlerini açan Rüzgar'ın bu kadar hızlı uyanmasına şaşırsam da
"Uyandırdım mı? Özür dilerim."
dedim.
Bana uyku mahmurluğuyla kocaman gülümseyerek
"Sorun değil birtanem ."
dedi. Ben de kocaman gülümsedim.
Dün geceki soğuk Rüzgar gitmişti benim Rüzgar'ım geri gelmişti.
"Neyse ben kahvaltı hazırlayayım. Sen de uyu yola çıkınca çok yorulursun canım."
dedim Rüzgar'ın yüzü normal bir hal alırken yutkundu.
"Ben sen dün uyuyunca söyleyemedim aksilik olmuş gidemeyeceğiz. İptal oldu yani."
" Ne?"
dedim hüzünle. Yüzüme kaşlarını çatarak baktı sanki bir şey anlamaya çalışıyordu.
"E-eğer istersen daha sonra gideriz."
Kekelemesine anlam veremesem de
"Peki."
dedim hüzünle başımı sallarken.
"İyi bir şirket değil miydi? Araştırmıştın. Aniden son gün nasıl iptal edebilirler ki?"
"Bilmiyorum. Sistemlerinde sorun çıkmış galiba."
dedi.
"Anladım kahvaltı yapıp çıkalım o zaman."
dedim.
"Nereye?"
diye sordu şaşkınlıkla.
"İşe gitmeyecek miyiz ?"
"Hayır balayına gitmesek bile bir hafta evde kalıp sonra işe başlarız."
"Peki."
dedim tekrar ve mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım.
Çok geçmeden Rüzgar geldi yüzüne baktığımda yer yer ıslaklıklar vardı. Yüzünü yıkadıktan sonra tam kurulamamıştı demek ki.
Önüme dönüp elimdeki domatesi doğramaya devam ettim.
"Yardım edebileceğim ne var?"
"Çayı demleyebilir misin ?"
"Tabi."
diyip çaydanlığa doğru ilerledi. Kısa süre içinde beraber güzel bir kahvaltı hazırlamıştık. Masada karşılıklı bir şekilde oturduktan sonra yemeğe başladık. Masada çatal sesinden başka hiçbir ses çıkmıyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlamaya çalıştım. Aramıza koyduğu mesafenin sebebini öğrenmeliydim. Deli gibi aynı evde yaşadığımız zaman neler yapacağımızı düşünen adam karşımda oturan adam değildi.
" Rüzgar !"
"Efendim Nefes?"
"Neyin var?"
"Anlamadım ."
"Bana karşı neden bu kadar mesafelisin? Yan yanayız ama ben aramızdaki mesafeden dolayı seni göremiyorum."
Yutkunarak bana baktı. Sabahki ifadesi vardı yine yüzünde bir şeyleri anlamaya çalışan bir Rüzgar. Tam o esnada salondan Rüzgar'ın telefonu çalınca hemen ayağa kalktı.
"Ben telefona bakayım."
diyince hiçbir şey demedim. Yaklaşık 10 dakikanın sonunda yine mutfağa gelmişti. Onun gelmesini beklerken ezdiğim omlet mahvolmuştu gelip masaya oturdu. Hiçbir şey olmamış gibi yemeğine devam edince konuşmayacağını anladım. Tekrar soramazdım. Adı gurur muydu bilmiyorum ama yine aynı şeyi yapamazdım. Ben bu güne kadar çok nadir ilk adımı atmıştım sadece aşk değil arkadaşlık ve aile bağlarında da böyle bir tutukluğum vardı ona rağmen sormuştum. Cevap vermediyse yapacak bir şeyim kalmadı.
"Afiyet olsun ."
diyip ne diyeceğini beklemeden hızla mutfaktan çıkıp odaya geldim. Tekrar yatağa girip örtüyü başıma kadar çektim.
Şu an sadece ağlamak istiyordum aralıksız bir şekilde ağlamak.Uyanır uyanmaz elim başıma gitti. Hangi anda ve nerede olduğumu anlamaya çalışırken yeni evimde yeni odamda olduğumu ve ağlarken uyuyakaldığımı anladım.
Yatağı toplayıp dolaptan bir elbise çıkardım iç çamaşırlarımı da yatağın üzerine bıraktıktan sonra banyoya girdim. Duştan sonra tekrar içeri girip giyindim.
Saçımı kurutmakla uğraşamazdım dağınık bir topuz yapıp bıraktım ve yatağın üzerine geçip elime telefonu alıp sosyal medyada takıldım biraz. Çalan kapıyla başımı kaldırdım rüzgar içeri girdi elini ensesine attı.
"Şey... Mmh ben öğle yemeğini hazırladım. Gel yiyelim."
Rüzgar'ı çekingen biri olarak gördüğüm nadir anlardandı kaşlarımı çatarak bu duruma kısa bir süre şaşırsam da Rüzgar'ın hala beni beklediğini fark etmemle sesimdeki karmakarışık duygularla
"Yemeyeceğim."
dedim.
"Ama sabahtandır bir şey yemedin."
"Aç değilim yemeyeceğim."
dedim sert bir şekilde sabahı hatırlamanın etkisiyle.
"Peki."
diyip kapıyı kapatarak çıktı. Telefonda rehbere girip Eylül'ü aradım.
"Ooo yeni gelin nasılsın ?"
dedi neşeyle cıvıldayarak.
"İyi,sen ?"
"İyi de sesin hiç öyle demiyor, balayına giderken en üzgün kadın ödülünü hak edeceksin neredeyse."
"Balayına gitmiyoruz."
"Ne? Neden?"
"Bir aksilik çıkmış ,evdeymişiz bir hafta sonrasında eğer tekrar istersem Rüzgar gidebileceğimizi söyledi."
"Sesin bu yüzden mi kötü geliyor?"
"Hayır."
"Ne oldu bitanem?"
dedi şefkatle. Onun bu haline görmese bile gülümsedim. Deli doluydu, umursamaz görünürdü hatta bazen patavatsızdı ama düşmanına bile iyilik edecek kadar merhametliydi.
"Bilmiyorum Rüzgar Rüzgar değil gibi farklı davranıyor."
"Kötü mü ?"
"Hayır ama iyi de davranmıyor."
"Şeyy dün gece ne oldu?"
" Hiçbir şey olmadı. Korktuğunun farkındayım merak etme falan dedi sonra beni bırakıp salona gitti."
"Sebebini sordun mu ?"
"Sordum cevap bile vermedi."
"Allah Allah ne oldu bu adama bu kadar hanzo değildi?"
"Hiç bilmiyorum ki."
" Nefes müşteri geldi sonra görüşürüz tamam mı ?"
"Tamam canım hoşçakal."
![](https://img.wattpad.com/cover/225396216-288-k618694.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Değil Sözle
ChickLitBu bir zorunlu evlilik hikayesi. Birbirlerini daha önce bir kere bile görmemiş iki gencin birbirlerine mecbur olmalarının hikayesi. Bu onların başrol olduğu ama oynamadığı hikaye. "Anne saçmalama!" Bugüne kadar annemin bir dediğini iki etmeyen ben...