One

319 18 2
                                    

Odasındaydı yine. Son zamanlarda başka bir yere gidiyor muydu zaten? Hatırladığı kadarıyla zorunluluk dışında hiçbir yere gitmemişti buradan başka. Onu hatırlatıyordu her şey, her yerde anıları vardı, bu oda da dahil olmak üzere. Belki de o yüzden kopamıyordu bir türlü. Aklından atamıyordu onu.

Böyle olmak istemiyordu. Her baktığı yerde aklında onunla alâkalı düşüncelerin türemesini istemiyordu. Unutmak, hatırlamamak istiyordu. Sanki hiç 2 yılını onunla geçirmemiş gibi, anıları bir hiçmiş gibi, aynı onun yaptığı gibi yaşamına devam edebilmeyi istiyordu. Eskisi gibi gülebilmeyi özlemişti, acılarını gizlemek için güldüğü bu anlardan olmayan.

Odasından çıkıp lavaboya ilerledi. Aynanın karşısına geçip kendine baktı. Saçları dağınıktı, gözleri kızarık, genel görünümü ise kötü bir durumda olduğunun resmi gibiydi. Kendi hâline üzülerek gözlerinin içine baktı.

"Unutmalıydın şimdiye kadar onu, aptal. O seni özlemeden yoluna devam ediyor bile. Seni senden alan o güzel gülümsemesiyle başkalarının yanında gülümsüyor, o mutlu. Mutlu..."

Şimdi de kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Deliriyor muydu? Yoksa sadece ayrılık acısı mıydı hepsini tetikleyen şey?

Başını sallayarak çıktı lavabodan. Odasına geri dönüp telefonunu aldı eline. En yakın arkadaşı -kankası da denilebilir kısaca- Renjun ile konuşuyordu yine. Her zaman yaptığı şeydi bu. Çoğu arkadaşıyla konuşmayı kesse de Renjun her zaman ona destek olmuş ve bu durumu atlatması için onu cesaretlendirmişti. Eh, pek işe yaramasa da atlatma kısmı uğraştığı için bile ona minnettardı. En azından başka arkadaşları gibi onun mızmızlanmasından bıkarak gitmemişti, zaten bu yüzden kankası ve sırdaşıydı.

Kankasının mesajına cevap verdikten sonra odasındaki çekmece ve dolapları karıştırmaya karar verdi. Belki oyalanabileceği bir şeyler bulurdu.

İlk başta yatağının yanında duran çekmecelerine bakındı. Eski defterleri, artık yazmayan kalemleri ve daha bir sürü saçma, gereksiz şeyler vardı. Burada kendisini oyalayabilecek bir şey bulamayacağını anlayınca kitaplığının yanında duran, içinde ne olduğunu hatırlamadığı dolaba bakmaya karar verdi.

Dolabı açmadan önce kitaplığının en üstünde duran Renjun ile resimleri dikkatini çekti. O zamanlar ne kadar mutlu olduğunu hatırlayıp derin bir iç çekti.

Dolabın kapağını aralayıp içine baktı. Bir dönem puzzleları çok sevdiği, dahası onlara takıntılı olup zamanının çoğunu -neredeyse tamamını- puzzlelara harcadığı için ailesi ona doğum gününde 5000 parçalı bir puzzle almıştı. Onu almak için üst rafa uzandığı sırada puzzleın yanında duran kutu gözüne çarptı. Puzzleı sonra da alabileceğini düşünerek bütün ilgisini kutuya verdi. Kutuyu oradan çekip aldı.

Bu eski sevgilisi ile olan anılarıyla dolu bir kutuydu. Burukça gülümseyerek baktı. Sıkıca tutarak yatağına ilerledi. Sanki biraz gevşek tutsa elinden kayıp düşecek ve bir daha bulamayacakmış gibi hissediyordu.

Yatağına oturup önüne de kutuyu koydu. Bunu kankasıyla paylaşmalıydı. Çünkü şu an birisiyle konuşmazsa anıların aklına gelmesinden dolayı ağlayabilirdi. Hemen mesaj attı.

jeno : kanka ne bulduğuma inanamazsın
aslında inanırsın da
her neyse işte

renjun : ne buldun kanka
eski mesajlarımız falan deme sakın
onları okumayı yasakladım diye hatırlıyorum????

jeno : hayır mesaj bulmadım
en son silmiştim ağlaya ağlaya hatırlarsan
silinmiş bir şeyi geri getirecek kadar da uğraşamam yani

renjun : uğraşamaz mısın?
kanka konu o olunca her şeyi yapabileceğini biliyoruz
kimi kandırıyorsun?

jeno : tamam haklı olabilirsin
ama bu sefer cidden mesaj değil
daha farklı bir şey buldum

renjun : ne bulduğunu söyleyecek misin yoksa gelip boğazını sıkıp zorla mı söyleteyim??

jeno : söyleyeceğim tabii ki
ama yani ölsem de fark etmezdi

renjun : kanka >>>>:(

jeno : tamam tamam
şaka yaptım
şeyi hatırlıyor musun
adını unuttuğum ama fotoğrafı çekince direkt fotoğrafı çıkartan fotoğraf makinesi almıştım

renjun : evet
instax onun adı

jeno : neyse işte önemli olan adı değil
ben onu ne için almıştım?

renjun : şey için
onunla olan anılarınız ölümsüzleşsin ve her baktığınızda ne kadar mutlu olduğunuzu hatırlayın diye
dur bir dakika
makineyi mi buldun
makineyi bulmuş olamazsın ki
en son pencerenden fırlatmıştın sinirden

jeno : zaten onu bulmadım
onunla çektiğim fotoğrafları koyduğum bir anı kutusu vardı
onu buldum
eski puzzleımın yanına koymuşum

renjun : kanka düşündüğüm şeyi yapma
lütfen yapma
daha çok üzüleceksin
bakma fotoğraflara

jeno : kanka zaten her türlü üzülmüyor muyum?
şu an nasıl bir hâlde olduğumu biliyorsun
sadece eski anıları hatırlamak istiyorum
buruk bir gülümseme de olsa belki gerçekten gülümsememe yardım ederler?

renjun : ...
hâlâ bakmaman taraftarıyım ama
eğer bu kadar bakmak istiyorsan karışmıyorum
fakat bir anlaşma yapacağız

jeno : yapalım da
ne anlaşması

renjun : fotoğraflara bakabilirsin ancak bir anda hepsine bakmak yok
her gün sadece iki fotoğrafa bakabilirsin
daha fazlasına bakarsan ve bana bakmadım diye yalan söylersen, ki ben bunu illaki öğrenirim, yemin ediyorum seninle bir daha konuşmam

jeno : bu zamana kadar sana yalan söyledim mi kanka?
hayatta en dürüst davrandığım insan falan olabilirsin
merak etme
sadece iki taneye bakacağım
daha fazlası yok

renjun : tamam o zaman
izin senindir Jeno

jeno : tamamdır
gidip iki fotoğrafa bakayım o zaman

renjun : bak bakalım
nedense daha çok üzüleceksin gibi ama...

jeno : ben de seni seviyorum <3

Jeno telefonunu bırakıp kutunun kapağını açmaya başladı. O sırada aklına eski sevgilisiyle tanıştıkları ilk gün geldi...

photos//nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin