Three

119 16 8
                                    

Son günlerde hayatını bir rutin şeklinde yaşıyordu. Sabah olduğunda kalk, yemeğini ye, oyalanacak bir şeyler bul, Renjun ile mesajlaş, saçma sapan videolar izle, hüzünlü şarkılar dinle ve kapanış olarak uyu.

Ancak bu sefer yeni bir aktivitesi daha vardı. Artık şu lanet kutuyu açmak istiyordu. İçindekiler tabii ki tek tek hafızasındaydı fakat resimleri görmenin daha farklı bir duygu olacağına inanıyordu.

Yatağına oturup kutuyu da önüne aldı. Bu sefer anılarla boğulmadan önce kutuyu açabilecek ve içindeki anıları hafızasında tazeleyebilecekti, inanıyordu buna.

Derin bir nefes aldı. Ellerini uzatıp kutunun kapağını araladı. Kapağı bir kenara koyduktan sonra içindeki fotoğraf albümünü çıkardı. Albümdeki fotoğraflar tarih sırasına göre dizilmişti.

İlk fotoğraf makineyi ilk aldığı günden yani sevgili oldukları gündendi. Aklına o günün gelişiyle gülümsedi.

flashback

Jeno ve Donghyuck birkaç aydır sürekli konuşuyorlardı. Hem okulda çok yakınlardı hem de sanal ortamda. Birlikte ders çalışıyorlar, saçma sapan şeyler yapıyorlar ve eğleniyorlardı.

Yine o günlerden biriydi. Mesajlaşıyorlardı. Tam bu sırada şarkı dinleyen Jeno sözlerini Hyuck'a yazmaya karar vermişti.

jeno : but if the world was ending
You'd come over, right?
You'd come over and you'd stay the night

donghyuck : keşke

jeno : dünyanın sona ermesini mi istiyorsun?

donghyuck : evet

jeno : bir şey diyeyim mi?

donghyuck : de

jeno : dünyanın sona ermesini beklemek yerine şimdi bize gelmeye ne dersin?

donghyuck : uwu 🥺
aslında test çözüyordum ama bu tatlı teklife hayır diyemem herhâlde
test kitaplarım ve ben geliyoruzz

jeno : bu tatlı çocuk seni ve test kitaplarını bekliyor 🥰

Telefonunu kapatıp kenara koydu. Etrafına bakınarak fotoğraf makinesinin orada olduğuna emin oldu.

Bugün uzun zamandır üstünde düşündüğü şeyi yapacaktı, kararlıydı. Yatağını oturup Hyuck'un gelmesini bekledi.

Kapısı çaldığında heyecanlanarak yerinden kalktı ve kapıyı açtı. Karşısında kocaman gülümseyen bir Donghyuck vardı.

"Hoş geldin."

"Hoş bulduum."

"Hadi gel içeri. Çantan ağır duruyor."

Jeno'nun davetiyle birlikte içeriye girdi. Yüzündeki gülümsemeyi hâlâ silmemişti.

"Aslında çok ağır değil. İçinde birkaç test kitabı var sadece. Hem düşündüm ki sana geçen anlatacağım fakat anlatamadığım tarih konusunu da anlatabilirim bugün. Sana sormadım ama ne dersin? Uyar mı sana da?"

Ne kadar anlatsa da kendisinin o konuyu asla anlamayacağını biliyordu Jeno. Çünkü anlattığı şeyi dinlemek yerine onu izlemek daha güzel geliyordu. Fakat yine de başını sallayarak onayladı Hyuck'u.

"Güzell. O zaman başlayalım mı?"

"Gel odamdaki masada çalışalım. Daha rahat olur."

"Benim için fark etmez."

Önden odasına ilerlerken Hyuck da onu takip ediyordu. Buraya çokça geldiğinden odaların yerini biliyordu. Ancak yine de utangaçlığından ötürü sanki ilk defa gelmiş gibi davranıyordu.

Odasına geldiklerinde hemen masaya oturmuş ve Hyuck ona konuyu anlatmaya başlamıştı. Jeno her zamanki gibi sadece dinliyor gibi yapıyor, aslında ne dediğini bile bilmiyordu.

Hyuck ya da takma adıyla Haechan anlatmayı bitirip Jeno'ya döndü.

"Anladın mı? Tekrar anlatmama gerek var mı?"

"Yok hayır. Çok teşekkür ederim, çok iyi anladım."

"Sevindim o hâlde."

Jeno aklına fotoğraf makinesinin gelmesiyle birlikte gülümsedi. Teklifi yapmalıydı artık.

"Bak ben dün ne aldım"

"Ne aldın?"

Komodininin üzerinde duran kamerayı alıp gösterdi.

"Haechan şu an sırası mı bilmiyorum ancak uzun zamandır sana söylemek istediğim bir şey var."

Haechan dikkatini kameraya vermişken Jeno'nun sözleriyle birlikte gözlerini kameradan ayırıp Jeno'ya dikti.

"Dinliyorum."

Kamerayı masanın üzerine bırakıp Hyuck'un ellerini tuttu.

"Senden hoşlanıyorum. Ama bu basit bir hoşlanma değil, yemin bile edebilirim. Bütün anılarımda yanımda ol istiyorum. Bu makineyi alma sebebim de buydu. Anılarımızı bu makine ile ölümsüzleştirebilmemiz için. Tabii eğer sen bana karşı böyle duygular beslemiyorsan arkadaş olarak da kalabiliriz yani."

Hae ona gülümsedi. Bir şey söylemeden önce kamerayı eline aldı.

"O zaman ilk fotoğrafımızı çekmemiz gerek sevgilim. Bu sevgili olarak ilk anımız olacak."

Jeno duyduğu şeylerle birlikte gülümsedikten sonra fotoğrafı çektiler. O an için gezegendeki en mutlu insan o gibiydi.

flashback end

Elinde tuttuğu fotoğrafı bir kez daha inceledi. Eliyle gülüşlerini okşadı. Eski sevgilisinin tatlı turuncu saçlarına baktı.

Daha fazla vakit kaybetmeden ikinci fotoğrafa geçmeliydi.

photos//nohyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin