1.3 (benim güçlü askerim)

1.1K 106 107
                                    

medya mütüş

***

"Ona öylece söyleyemeyiz."

Mycroft yerinde rahatsızca kıpırdandı ve derin bir nefes aldı.

"Molly, kardeşim ölürken en az senin kadar aptal olan o doktoru düşünmek istemiyorum. Beni rahat bırak."

Molly dolu gözlerini karşısında duran makine kılıklı adamdan aldı ve kapıya doğru yöneldi. Eli kapı koluyla buluşunca sesinin titrediğini umursamadan konuştu.

"Morg soğuk ve kasvetlidir..."

Derin bir nefes aldı.

"Rahatsız edecek kadar huzurlu, sessiz ve sakindir. Sherlock ve John'un hoşuna gitmez.."

Acıyla güldü Molly. Mycroft kalbindeki son insanlık kırıntısının acıdığını hissetti.

"Ve ben..."

Molly şimdi hıçkırarak ağlıyordu.

"O morgun içinde ikisinin cansız bedenini görmek...sarmalamak yerine..."

Tekrar derin bir nefes alıp kapıyı açtı.

"Kendimi asarım daha iyi."

Ve başka bir şey demeden çıktı.

"Hep böyle dramatik olmuştur."

Mycroft duyduğu sesle aniden arkasını döndü.

"Sherlock!"

Neredeyse bağırmıştı. Sherlock yüzünü buruşturdu.

"Yaşıyorsun!"

Abisine göz devirdi.

"Gayet açık, değil mi?"

*

Çukurun dibine hızla çakılırken hiçbir acı hissetmiyordum.

Sanırım gerçekten öldüm.

Karanlık beni yutacak kadar siyahtı, sonsuzdu.

Etrafım yavaşça loş bir ışıkla aydınlanırken çukurun bir çeşit tünel girişi olduğunu farkettim. Tünelin girişi kocamandı ve ışık buradan, uzaklardan geliyordu.Bir öksürük sesi duyunca etrafımda döndüm.

Sherlock?!

Koşarak ona sarıldım. Bana aynı şekilde karşılık verdi.

Burdasın! Yaşıyorsun!

Sherlock gülümsedi.

Y-yani...Ölmüşsün...

Yüzümü acıyla buruşturdum.

Ve ben de... Ölmüşüm..

Sherlock hâlâ gülümsüyordu.

Sherlock?

Cevap vermedi.

Şimdi ne olacak?

Gülümsemesi asla solmuyordu.

Burası...cehennem mi? Yoksa şurası..

Zayıf bir ışıkla parlayan tüneli işaret ettim.

Şurası cennet mi?

Sherlock yüz ifadesini değiştirmeden elini uzattı.

Gel benimle.

John H. Watson HolmesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin