;(:

117 4 0
                                    


Bade'den
Sabah uyandığımda yanımda Elçin yoktu. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra merdivenlerden aşağı indim. Mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Oraya doğru ilerleyince ağzım şaşkınlıkla aralandı.
Cennete mi düştüm. Allahım biliyordum. İyi bir insan olduğumu biliyordum.  Mutlulukla tezgahtaki sarmalardan bir iki tane yemeye başladım. Arkamdan gelen Aras'ın  sesiyle elimdeki sarmayı ağzıma atıp ona döndüm.
"Kızım sabah sabah ne ciyaklıyorsun.  "
Bir eli saçlarının arasında sıfır kol bol bir tişörtleydi. Kol kasları ve göğüs kasları ben burdayım diye bağırıyordu adeta. Anlamayan gözlerle bana baktı. Hemen kendime geldim.
"Görmüyor musun sarma var. En sevdiğim.  "
Kalpli gözlerle sarmama döndüm. Aras da sarmayı görünce gözleri açıldı. Yanıma gelip beni ittirdi ve sarmaları yemeğe başladı. Koluna vurup çekilmesini sağladım ama bedeni milim kıpırdamıyordu. Pes ederek diğer yemeklere baktım. Bunları muhtemelen Elçin yapmıştı. Aklıma odada da olmayışı gelince Aras'a döndüm.
"Elçin gecenin bir yarısı bunları yapacak kadar şizofren değil. Senin o arkadaşın yaptırdı dimi bunları.  "
Aras yüzüme bile bakmadan konuştu.
"Senin arkadaşının da özgür iradesi var yapmasaydı."
Göz devirdim.
"Elçin'in  merhametinden faydalanmıştır. Sokakta gördüğü aç bir kediye bile dayanamaz o"
"Her neyse çok konuşuyorsun, sus. "
Arası şu ana kadar birazcık tanıyorsam çok umursamazdı. Her olayda neredeyse böyleydi.
"Kime ne anlatıyorsam deyip mutfaktan çıktım."
Salona geldiğimde Elçin koltukta cenin pozisyonu almış uyuyordu. Kayra ise  kucağında bir tabak ve sewatshirtinde ki kek kırıntılarıyla uyuyordu. Yorgun gözüktükleri için uyandırmadan mutfağa geri döndüm. Aras çoktan odasına geri dönmüştü. Çayı koyup kahvaltılıkları masaya yerleştirmeye başladım. Tabakları masaya koyarken Aras geldi. Sandalyeyi çekip oturdu. Mutfaktaki televizyonu açarak izlemeye başladı. Bende çıkıp Elçin ve Kayra'yı  uyandırmaya gittim.
"Elçin uyan."
"Elçin hadi kahvaltı hazır. "
Dudaklarından mırıltı şeklinde bişeyler dökülmüştü ardından yavaşça gözleri aralandı.
"Yüzünü yıka da masaya gel. "
Kafasıyla onaylayıp lavaboya ilerledi. Kayranın yanına gidip omzunu dürttüm.
"Kayra uyan sende hadi."
Kayra da gözlerini aralayınca bir şey söylemeden Elçin'in  yanına gittim. Havluya yüzünü kuruluyordu.
"Bu yemekleri sana Kayra mı yaptırdı?"
"Sorma geceden beri canımı aldı."
"Sen niye yaptın ki. "
"Vicdan azabı kanka. Gece hırsız sanıp baya dövdüm onu. "
Gülmeye başladım. Elçinde gülüyordu.  Aras'ın sesi duyuldu.
"Hadi artık lan açım. "
Elçinle gülmeyi bırakıp mutfağa ilerledik.
"Sonunda. "
Aras'ın mırıltı halinde çıkan sesini duymuştum. Masaya oturduktan sonra Kayra da geldi. Çayları döktüm ve kahvaltı yapmaya başladık.
Sessiz geçen bir kahvaltıyı kapı çalması böldü. Tam kapıyı açmak için ayağa kalktığımda Aras eliyle dur işareti yaptı.
"Sen dur. Ben bakarım. "
Şaşırmıştım.
"Çok da kibarsın. "
Bana sinirle baktı.
"Kibarlık olsun diye değil tehlikedesiniz ve kapıdaki kişi size zarar vermek isteyenlerin adamı olabilir."
Bir şey söylememe fırsat vermeden mutfaktan çıkıp kapıya ilerledi. Elçin  ve Kayra ise sessizce bizi izliyorlardı. Çok geçmeden Aras geri döndü. Kaşları çatılmış ve ağzının içinde bişeyler mırıldanıyordu. Kayra da ona döndü.
"Kimmiş abi? "
"Emre gelmiş.  "Emre'nin adını bir kez daha duymuştum. Adamlarından biriydi. Kayra'nın kaşları çatıldı.
"Ne dedi peki?   "
Aras sesli bir nefes vererek ona baktı. Elçinle sessizce onları izliyorduk.
"Önderler -Berk'in soyadı- beklediğimizden de sağlam çıktılar.  "
"Bu nasıl olur o adamı yeraltında bile saymıyorlar."
Aras sinirlenen Kayra'ya baktı.
"Adam saman altından su yürütmüş Kayra. Sağ gösterip sol vurmuş piç. "
Ne olduğunu anlamamıştım. Ama her ne olduysa kötü bir şey olmuştu. İkisi de sinirli olduğu için tek kelime bile edemiyorduk. Aksi takdirde sinirlerini bizden çıkarabilirlerdi. Aras Elçinle bize baktı.
"Evden bir adım dışarı bile çıkmıyorsunuz. "
Bu haksızlıktı sesimi normal çıkarmaya çalışarak konuştum.
"İyi ama neden? "
"Sus ve dediğimizi yap. "
Elçinin kaşları çatıldı.
"Biz sizin köleleriniz değiliz. Sus deyince susup otur deyince oturmayız.  "
Kayra uyarır bir tonda 'Elçin' dedi.
Aras ve Kayra'nın sinirine aldırmadan devam ettim.
"Elçin haklı buna hakkınız yok. Hem daha ne olduğunu bile bilmiyoruz. "
Aras öfkeyle kalktı. Sandalyesinin yere düşmesini umursamayıp bana döndü.
"Sana tek bir açıklama yapacağım Bade Ateş. Azrail'in izimizi bulmuş ve en yakın zamanda da canını alacak.  "
Bir süre bana baktı. Biraz daha sakinleşince devam etti.
"Şimdi bize karşı gelmek yerine oturun ve dediklerimizi yapın. "
Bir süre daha kahverengilerine baktım. Hiçbir şey diyememiştim. Üzerimde ölüme yakın olmanın verdiği durgunluk vardı.  Aras Kayra'ya başı ile gelmesini işaret eden bir hareket yapıp mutfaktan çıktı. Peşinden Kayra'da çıkınca Elçin yanıma geldi.
"Korkma Bade. Bir Önderlerin karşısında 4 aile var. Aras ve Kayranın babası da bizi koruyorlar. Hem insan ölümünü hisseder derler. Ben daha ölüme çok uzak olduğumuzu hissediyorum. "
Kafamı onaylar anlamda salladım. Merdivenlerden hızla Aras indi. Arkadından da Kayra deri ceketini giyerek iniyordu. Bize döndü.
Biz gelene kadar evden çıkmayın. Kapıyı da kimseye açmayın zaten korumalar var ama siz yine de dikkatli olun.  Elçin olumlu anlamda kafasını salladı. Evden çıktıklarında ortamda derin bir sessizlik oluşmuştu. Bu sessizliği Elçim bozdu.
"Hadi gel mutfağı toplayalım sonra da bahçeye çıkarız."
"Tamam. "
Masayı toparladıktan sonra salondan bahçeye çıktık. Ahşap sandalyeye yan oturdum ve bacaklarımı sandalyenin kolundan sarkıttım. Elçinde sandalyeye oturmuş ve bacaklarını kendine doğru çekmişti. Bakışlarımı ağaçtan çekip Elçine yönelttim.
"Hayatımız birden bire değişti. Peşimizde bizi öldürmek isteyen bir mafya var. "
Bunları üzülerek söylememiştim. Sanki normal bir cümle kuruyor gibi hatta iki katı ifadesizlikle söylemiştim. Elçin başıyla onayladı.
"Kim bilir daha nelerle karşılaşacağız.  "
Ağzımdan mırıltı halinde 'kim bilir' çıkmıştı. Kapı çaldığında Elçine baktım.
"Telaş yapma Kayralar da olabilir "dedi.
Başımla onayladım ve onun arkasından kapıya ilerledim. Delikten baktığımızda adının Emre olduğunu düşündüğüm adamı gördüm.
"Aras abinin adamıyım. Açabilirsiniz. "
Onu Kıbrıs'a gelmeden önceki  gece de Aras ve Kayra'nın  babasının yanında görmüştüm. Hemen kapının kilidini açtım. Emre bize baktı.
"Aras ve Kayra abi geç gelebilirler bu yüzden herhangi bir sorun olduğunda buna basmanız yeterli" deyip megafonun üzerindeki kırmızı düğmeyi gösterdi. Muhtemelen bu zil gibi bir şeydi. Biz buna bastığımızda o duyacaktı. Evin böylesine korunaklı olması beni şaşırtmamıştı. Sonuçta Aras ve Kayra da zenginlerdi ve zeki adamlardı.
Emre bize baktı ve 'İyi günler'deyip telefonunu çıkardı. Kapının bir adım ötesinde duruyordu ve az ilerisinde bir adam daha vardı. İlk geldiğimiz gün yoklardı. Durumun ciddiyetini şimdi daha iyi anlıyordum. Kapıyı kapattık ve içeri geçtik.

Canımın ArdıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin