^Raydan çıkanlar online

89 2 2
                                    

Bade'den
Sabahın erken saatinde kalkmıştım. Bugün İzmire dönecektik. Bu yüzden de havalimanına iki saat daha erken gidecektik. Akşamdan küçük olan bavulumu yardımcılar kapının önüne indirmişti. Merdivenlerden indiğimde salonda babamı gördüm. Bu duruma pek şaşırmamıştım. Ben küçükken de bazı zamanlar babam erken saatte takım elbisesi ve elinde kahvesiyle uyanık oluyordu. Genelde bahçemizde olan nergis çiçeklerine bakar bir şeyler düşünürdü. Sesli adımlarla yanına ilerleyip yanağından öptüm. Bakışları beni bulunca gülümsedi.
"Babayı bırakıp gidiyorsun öyle mi meleğim" "Ya baba." Dolan gözlerime rağmen sesim cıvıltı şeklinde çıkmıştı. Duygusal biriydim ve vedaları sevmezdim. Büyük elleriyle sırtımı sıvazladı.
"Tamam hadi meleğim, bekletme Aras'ı." Ağzımdan 'hı' gibi bir ifade çıktı. Babam gözlerini devirdi. Bu hali oldukça komikti.
"Aynı uçakla gidiyorsunuz Bade. Daha Elçin'i de alacaksınız hızlı ol." İtiraz istemeyen otoriter sesini kullanmıştı. Bu sesindeki tınıyı nerede görsem tanırdım. Altı yaşında parka gitmek için ısrar eden Badenin karşısındaki tutumu da genelde böyle oluyordu babamın.
"Peki baba."
Evin çıkış kapısına doğru adımlamaya başladım babam da arkamdan geliyordu. Annemle akşamdan vedalaştığım için tekrar uyanmamıştı. Babama döndüğümde gülümseyerek kollarını açınca öne atılıp bende sarıldım. Babamın parfümünün o sert kokusu burnuma dolunca gözlerimden birer birer yaşlar boşaldı. Geri çekildiğimizde yaklaşıp ıslak yanaklarımdan öptü.
"Çok duygusalsın meleğim. Bir tek bu konuda sana bişey öğretemedim." Omuz silktim ve babama son kez sarıldım. Ayrıldığımızda gülümseyerek ona baktım.
"İzmire varınca aramayı unutma. Gerçi attığın her adımdan haberim oluyor ama olsun." Son cümlesini mırıltı halinde söylemişti ve gözlerini kaçırmıştı.
"Baba." Dedim gülerken uyarıcı bir tonda.
"Kendine iyi bak babiş." Gülümseyerek el salladı. Arkamı döndüğümde ileride Arasın siyah arabası duruyordu. Arabaya doğru adımlarımı ilerlettim. Kafamı hafif sola çevirip babama baktığımda bana bakıyordu. Gözlerim tekrar dolunca adımlarımı hızlandırdım. Sağ ve sol gözümden yaşlar akıyordu. Arabanın yanına gelince hızla bindim. Babamın beni bir kere daha ağlarken görmesini istemiyordum. Bana bir çok şeyi babam öğretmişti ve her zaman da şunu öğretmeye çalışmıştı. 'Her ne olursa olsun göz pınarlarından boncuk yaşların akmayacak.' Bir tek bu konuda başarılı olamamıştı. Çünkü ben bulduğum her fırsatta ağlayan bir insandım. Arabaya bir hışımla oturunca üzerimde arasın şaşkın bakışlarını hissettim. Başımı asla kaldıramıyordum ve etraf bulanıktı. Aras gaza basıp evin bahçesinden hızla çıktı. Sokak yoluna çıkınca durdu. İki parmağını çeneme koyarak yüzümü hafifçe kaldırdı ve ona bakmamı sağladı. Burnumu hafifçe çektim ve kırmızı gözlerimle ona baktım.
"Neden ağlıyorsun?" Diye sordu büyük bir merakla. Gözlerimi bir saniyeliğine ondan kaçırdım.
"Vedaları sevmem." Huysuzca mırıldanmıştım. Dudaklarını araladı.
"Vedalar canını sıkmasın. Kavuşabilmek için bir hoşçakal gereklidir." Bakışlarım onu bulunca dolan gözlerimden son damla göz yaşı dökülmüştü. Söylediği şey nedense çok hoşuma gitmişti. Vedaları ayrılık ve hüzün olarak gören ben, duruma hiç bu tarafından bakmadığımı farketmiştim. Aras bakışlarını benden çekti ve arabayı çalıştırdı.
"Kayrayı da biz alıcaz." Yola odaklanmıştı. O görmese bile başımı onaylar anlamda salladım. Sabah saatleri yol boş olduğu için etrafta sadece arasın arabasından çıkan ses vardı. Son kez evimin bulunduğu semtte gezdirdim bakışlarımı. Eskiden her zaman gittiğim markete baktım. Elçinle buluştuğumuz parkı gördüm. Okula yürüdüğümüz kaldırımlarda gezdirdim bakışlarımı. Ben doğduğumdan beri bu semtte oturuyorduk ve her yerin anısı başkaydı benim için. Burayı seviyordum. Benim için bu semt demek çocukluğum demekti. Bade demekti, herşeydi benim için.
Araba Elçinlerin evinin önünde durunca güvenlik evi arayarak geldiğimizi söyledi. Yaklaşık iki dakika sonra görüş alanıma Elçin girdi. Arka kapıyı açarak oturdu.
"Günaydın."
"Günaydın." Elçinin sesi benim aksime uykuluydu. Daha fazla bişey söylememiştim. Etrafı derin bir sessizlik kaplamıştı.
Kayraların evine geldiğimizde Kayra da tam o anda bahçeden bize doğru adımlıyordu. Muhtemelen Aras mesaj atmıştı ya da dakik biriydi. O da arka koltuğa Elçinin yanına oturunca havalimanına gitmek için yola çıktık. Aynadan arkaya baktığımda Elçin başını cama yaslamış Kayranın olduğu tarafın tam aksine bakıyordu. Kayra ise ona arada kaçamak bakışlar atıyor yolu izliyordu. Aras ise yola odaklanmış ve bir elini aralık olan camından aşağı sarkıtmıştı. Ben ise sessizliğe daha fazla dayanamadığım için radyoyu açtım. Kulaklarıma Yirmi7'nin Sokak lambası şarkısı dolunca gülümsedim. Bu aralar bu şarkıyı dinlemekten keyif alıyordum.
Yarım saat sonra havalimanına vardık. Arabayı havalimanında bir yere bıraktıktan sonra inip kontrollerden geçtik. Biletleri şöyle almıştık. Elçin ile biz yan yana Aras ve Kayra ise çaprazımızda ve yan yanalardı.
İzmire vardığımızda biz direk okula gitmeyi planlıyorduk. Ama Aras bu fikre karşı çıkmıştı. Zaten erken kalktığımızı ve uyumamız gerektiğini defalarca kez söylemişti. Elçin ve ben ise çok devamsızlık yaptığımızı dile getirmiştik. Kayra ise bir gün daha devamsızlıktan bişey olmaz demekle yetinmişti. Sonuç olarak bavullarımızı eve göndermiş biz ise ilk derse yetişmiştik. Kayra ve Aras tabikide evlerine dönüp uyumaya gitmişlerdi. Raydan Çıkanlar grubunun hepsi çardakta oturuyordu ve koyu bir sohbet içine girişmiştik. Ders başladığı için hepimiz sınıflarımıza ayrılmıştık. Ama öğle arası sohbete kaldığımız yerden devamdı.

Canımın ArdıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin