KAHVE!

306 15 0
                                    

Keremi boğmak istiyordum. Derse girdim. Sonunda bitmişti. Son iki dersimiz beden olduğu için elime basket topu aldım. Ve potanın olduğu yere geçtim. Tüm hırsımı toptan ve potadan alacaktım. Işte mükemmel planım buydu. Ders bitti Yani tüm dersler. Herkez okul bahçesinde dağılırken Tamda sinirle 3lük atışımı potaya gönderdikten sonra Uzaktan birinin beni izlediğini ve gülümsediğini fark ettim.

Uyku sanmıştım, Ama bu Melekti. Yanima geldi, ve konuşmaya başladı.

"Naber Gurur?" dedi heycanli ses tonuyla.

"Iyiyim melekte şuan gördüğün üzere basket oynuyorum ve biraz sinirliyim. Daha sonra konuşsak olmaz mı? " diye yalvaran bakışlarımı attım. biraz göt ettim kızı farkındayım ama hincımı ondan almak istemiyordum. Konuşmaya devam etti.

"Aslında sadece tek bir şey söyleyecektim. Sen, ben, kuzey, ela... bir yere gideriz diye düşünm.." Derken sözünü kestim.

"Üzgünüm, ama kendimi pek iyi hisetmiyorum. Ben gelmesem daha iyi olacak" dedim

"Ama GURUUUUR LÜTFEEEEN"

dedi ve o kocaman mavi gözlerini doldurdu ve büyüttü. Sanki reddetsem, götümü tekmeliyecek ve bağıracak gibi geliyordu. Ne dediğimin farkına varmadan konuşmaya başladım.

" gerçekten kendimi pek iyo hisetmiyorum melek. Söyle yapalım Siz gideceğiniz yeri bana mesaj olarak atın bende kendimi iyi hisedersem geleyim olmaz mı?" dedim yalvarır şekilde.

Gitmeyeceğimi adım kadar iyi biliyordum. Melek hüzünlü ama umutlu olan bakışlarını yüzüme tokat gibi çarptırrırken " peki. " dedj ve gitti. Anlamiyom ki niye atar yapiyo? Neyse ya umrumda değildi. Yanımdan ayrıldı ve evinin yolunu tuttu belkide kırılmıştır diye düşündüm.


Herkez evine gitmiş ve yağmur atıştırıyordu. UYKU! ne arıyodu burda ya? Uykunun yanıma geldiğini gördüm. Yağmur saçlarına yağmıştı. O kadar güzel gözüküyordu ki yutkundum. Bir yandan sa içim içimi yiyordu, çabucak gelse de sorsam niye burda olduğunu diyordum içimden. Sonunda! Geldi, ve konuşmasını bekledim. Ama konuşmadı.

Yüzüme ifadesizce bakıyordu. Sonra Elimdeki basket topunu aldı ve potaua fırlattı. Deliksiz atmiştı. Topu attıktan sonra konuşmaya başladı.

"Aslında ben şey biraz sohbet etmek istemiştim. Ama kerem rahat bırakmadığı için gelemedim. Daha sonra gelecektim Melek Yanındaydı" dedi imalı ses tonuyla.

Biraz basket oynadiktan sonra yağmur şiddetlendi. Bi kafeye gidelim diye ortaya bi fikir attım. Iyik fikir diyip, Bahçeden çıktık sanki o yeşil gözleri bi daha çok yeşildi. Yeşil derken mavi ile yeşilin karışımı. Aşırı güzel bi tondu. Kafeye girdik. sonunda dedim içimden, Garson gelip ne istediğimizi sorduğunda ikimizde "KAHVE LÜTFEN!" diye bağırmıştık. Sonra göz göze geldik ve birbirimize ufak bi kahkaha attık. Onunla konuşmak beni rahatlattıyordu. Kahveler geldi biraz içtikten sonra o an nasıl bi özgüven geldiyse başımı kaldırdım derin bir nefes ćektikten sonra " Telefon numaranı istesem çok acele etmiş olur muyum? " dedim. Kendime inanamıyordum. Uyku ifadesizce yüzüme baktı tam kalkıp tokat atacağını zannederken tabiki diyip gülümsedi...

Bi şartla diye ekledi. Ne olduğunu çok merak ediyordum. o şart ne anlamında başımı mal bi şekilde salladım.

" Ilk sen"

"Ne ? "

"Ilk sen verecen numaranı"

dedi ve tekrar o beni baştan çıkaran gülümsemesini attı.

Tabiki diyip numarami verdim. Ohh yeah sonunda onun telefon numarasınıda alabilmiştim. Watsaaptan ekledim. Yorum atın lan :Oo Bide 75 okuyucuyu geçmeden yeni bölüm yok Üzgünüm:((

PLOTONİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin