Bölüm 7

7 4 0
                                    


İstanbul, 2000

Ağustos ayının sıcağının en bunaltıcı anında bir kadın eski şehrin karşısında sahilin bir ucunda bankta otururken aklından pek fazla şey geçirmiyordu. Geçmiş yüzyıllardan sonra gelecek yılları düşünecek bir hali yoktu. Olacak olanları önleyemeyeceğini anladığı günden beri geleceğin bir önemi yoktu. Değiştiremediği şeyler geçmişinde ona hınçla bakarken onun geleceği düşünmesi mümkün değildi. Lakin gelecek olanı düşünen biriyle her zaman olduğu gibi yine uğraşacak, ona laf anlatmaya çalışacaktı. Almirna'dan sonra onun yapmadıklarının sorumluğu üzerine yüklendiği gibi eski eşi olan bir adama yeniden katlanmakta zorundaydı. Ona güveni de inancı da yıllar evvel bitmişti. Sonrasında ise onun karısının yanında savaş meydanında yer almıştı. Ve bunun cezası ona sonsuza kadar biat etmek olmuştu. O geri gelme gibi bir mucize ile yeniden onun karşısına çıkmazsa karanlıklar içindeki adamla uğraşmasının ve ona tahammül etmesinin sonu gelemeyecekti.

Kız Kulesi'nin üzerinde dolanan birkaç martıyı izlerken uzaktan geçen bir vapurun sesi onu gerçek dünyaya çekmeyi beceremedi. Yüzyıllardan beri orada duran kuleden daha uzun, çok daha uzun zamanlardan beri hayatta olan Leto için geçen günlerin ya da içinde bulunulan zamanın bir değeri yoktu. Yıllar boyu Hera'ya kızgın kalmasının da bir anlamı olmadığı gibi hiçbir şeyin onun için bir özelliği yoktu. İçindeki boşlukla duruyordu. Zorlandıklarının ve kendini zorladıklarının neticesinde hayallini kurduğu her şeyden, çocuklarından ve özgürlüğü adına verdiği çabalarının sonuçlarında çok uzaktı. Günleri birbirine benzer geçerken hem Hera hem de Almirna için acı çekiyordu. Her ikisinin de kurbanı olduğu Zeus'tan nefret ede ede ona hizmet etmekten ötürü kendinden de nefret ediyordu. Değişmesi gerekene zamanında yardım edemediği için bir aynı süre daha yaşasa kendini affedemeyecekti.

Gökyüzünde gördüğü kartalla düşüncelerinden uzaklaşan Leto, zamanın geldiğinin ne yazık ki farkına vardı. Ona kendi kızı hakkında, ona yaşattıklarının sonucu hakkında bilgi verme zamanı gelmişti. Ama ona Hellen hakkında hiçbir şey söylemek istemedi. Ondan ve de onun yapacaklarından en azından bu sefer kızı koruyabilmek istedi. Lakin her şeyin elinde olduğu Zeus'a karşı böyle bir davranış sergilemesinin sonuçlarını tahmin ediyordu. İşlerdi daha kötü bir hale getirmemek, en azında uzaktan da olsa onu koruyabilmeye devam etmek amacıyla bir kez daha kendine sakin olması yönünde telkinlerde bulundu. Onunla savaşmaya gücü yetmeyeceğinden onu bir süre daha memnun etmesi kimseye zarar vermezdi. Annesi bir yolunu bulup kızını almaya geldiğinde onun sağ salim olması adına hem kendisinin hem de Hellen'in hayatta kalması gerekiyordu. Hera nasıl onun çocuklarının hayatta kalması adına her şeyi yaptıysa kendisi de Hellen ve Ares için aynısını yapacaktı. Onlar için onların birlikte kalmasını, hayatta kalmasını sağlayacaktı. Hera dönene kadar çocuklarını Zeus'ta, Zeus'un gücüne rağmen hayatta tutmanın bir yolunu bulacaktı. O gün Hera kendinden daha çok onun ve diğerlerinin geleceği için mücadele etmişken, Zeus'a karşı savaşabilmişken, kendinden ve her şeyden vazgeçebilmişken Leto bunu yapmak zorundaydı. Onun gibi biri olmak için değil, onun ardında bıraktığını yaşatabilmek, kendini feda ettiği amacı onlara aktarabilmek ve belki de daha çok kendi çocuklarının bile arasına düşmanlık sokan bu savaşı sonlandırabilmek için her gün bir gün daha onları yaşatmak zorundaydı.

"O nasıl?" Leto ani körlüğünün ardından onu karşısında gördüğünde sakin ve yapabileceği her şeyden emindi. Boğazın iki yakasının arasında bir kulenin en yüksek noktasındayken hiçbir şey imkânsız görünmüyordu. Tahammül ederek, onu oyalayarak ve istediğini aldığını düşünmesini sağlayarak bu çözümsüzlüğün içinde onlara biraz daha zaman yaratabilirdi.

"Mutlu görünüyor. Yaşıtları arasında olmadığı için biraz sıkıntı çekse de yavaş yavaş bu yeni hayatına alışıyor." Alışmak zorundaydı. Hellen bir daha kendi yaşıtı olanlarla takılmasının ne gibi sonuçları olabileceğini anlamamalıydı. Sınırların içinde yaşamalı ve zamanı gelene kadar da kendisi haricinde kimse işaretleri ona vermemeliydi. Yoksa bu defa gerçek bir son yazma ihtimali gerçek olurdu ve bunu kimse geri alamazdı.

SECRET OF BYZANTİONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin