Multimedya : Biricik Tez
"Öfkenin kırdığı kalp camdan olur..."
Zaman zaman herkesin takıldığı taşlar olur, kimi zaman o taşlar büyük yaralar açar. Önemli olan ise yarayı her halükârda kabullenmektir.
Deniz dün verdiği ölmeme sözünü tutamamıştı. Hastane koridorunda dolanan Melek Berk'e bakıp, "Babam da melek oldu değil mi? Bana yalan söylüyorsunuz!" diyerek bağırmaya başladı.
Berk peşinden koşturarak, "Kızım ne meleği ya, senin babandan olsa olsa öküz olur." dedi. Biricik ve Yağmur bu zor durumda anca tebessüm edebilmişti. Deniz hastane odasında bir sedyede uzanıyordu. Yarı uyur yarı uyanık gibiydi. Hastanenin koridorundan Melek'in o tiz sesini duydu ve gözlerini açtı. Melek bağırıp çığlıklar atarak, "Babam melek oldu!" diyordu.
Deniz Melek'in söylediklerini duyduğunda etrafa bakındı, hastanede olduğunu kavramıştı artık ve bir hışımla yerinden kalktı. Üstündeki çarşafı yere savurdu ve odanın kapısını açıp Melek'e baktı. Berk odaya girmek isteyen Melek'i tutuyor, ağzını kapatıp susması için zorluyordu. Bunu yaparken de elinden geldiği kadar nazik olmaya çalışıyordu.
Deniz, "Melek..." diyerek kollarını açtı. Koridorda sesler bir an kesilmişti. Melek o an Berk'in kucağında çırpınmayı bıraktı ve kafasını yerden yavaş yavaş kaldırıp babasına baktı. Deniz, kızını yüzüstü bırakmamıştı. Melek'e göre babası sözünün eriydi. Berk de Deniz'in sesini duyunca Melek'i bıraktı. Melek koşarak babasının kucağına zıpladı ve "Melek olmamışsın!" diye sevindi. Sevinçlerin en güzeliydi bu.
"Ben sana demedim mi ben melek olmayacağım diye?"
Melek'in gözlerinin içi parladı ve sarılabildiği kadar sıkı sarıldı babasına. Küçük avuçlarının içine aldı yüzünü, her bir noktasını öptü.
Deniz o an, "Ah benim sarı kızım, sen de olmasan..." dedi. Lafını tamamlayamadı, aslında demeye çalıştığı şey Melek olmasa yaşaması için bir sebebinin olmayışıydı. Sırtını yaslayacak biri, kafasını koyacağı bir omuz yoktu. Ailesini hiç tanımamıştı. Babalık nedir, nasıl yapılır bilmemişti, bu yüzdendi Melek'in üstüne titremesi. Eşiyle zaten kavuştukları gibi ona doyamadan kendisini toprağa vermişti. Deniz için bir Melek vardı ve ondan ötesi de yoktu.
Biricik kızgın gözleriyle Deniz'e baktı. Gözlerini Deniz'den ayırmadan, "Berk Melek'i kantine götürür müsün?" dedi. Berk birazdan olacak şeylerin Melek'in ruhsal sağlığı için iyi olmadığını anladı ve onu kantindeki abur cuburlarla kandırıp sessizce odadan çıkardı.
"Deniz Bey, iyi olduğunuza göre hesaplaşalım ne dersiniz?"
Biricik, Deniz'in kendisine vereceği cevabı beklemeden parmak uçlarına yükselip ona bir tokat attı. Deniz gram kımıldamamış sadece gözlerini yummuştu. "Melek uykusunda anne diye ağlarken ona senin annen yok, öldü dememi mi bekliyordun? Hayır sadece bir kızım lafıyla beni evden kovdun! Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum, sürekli bir trip halindesin. Ben belki bir nebze seni mutlu edebilirim diye yanında olmaya çalışırken sen beni kendinden uzaklaştırıyorsun. Ama merak etme istediğini vereceğim sana, şimdi gidiyorum ve senin yüzünü bir daha asla görmek istemiyorum."
Biricik Deniz'in yanından geçip giderken kapıyı da arkasından çarpmıştı. Bu son noktaydı işte.
Deniz günbegün her şeyi berbat ediyordu. Pişmanlık duyuyor muydu? Fazlasıyla. Biricik dediklerinde haklıydı ama bilmediği bir şey vardı. Onun siniri ve kini Biricik'e ya da bir başkasına değil, sadece değil kendineydi. Hâlâ gördüğü rüyanın etkisinden çıkabilmiş değildi. Bu kafasını karıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK (Raflarda)
ChickLit"Saçının her bir teli imtihanım olsaydı da keşke yanımda olsaydın..." Melek, Luna Yayınları farkıyla raflarda! Instagram: *lunayayinlari *semabayramoglu0