~İ~5

241 23 1
                                    








Üzgünüm içime sinmeyen bir bölüm oldu. Bir kaç kere sildim. Umarım siz beğenirsiniz. Yeni Bölüm ne zaman gelir bilmiyorum çünkü biraz kendime vakit ayırmak istiyorum. Ama en kısa zamanda yayınlamaya çalışırım. Yorumlarınızı eksik etmeyin. :( İyi okumalar :*





Burnuma gelen ilaç kokularıyla midem son derece bulanırken, bulunduğum yerin son derece rahatsız olmasından dolayı gözlerimi açmak zorunda kaldım. Başımın döndüğünü yattığım yerden bile hissedebiliyordum. Gözlerim kolumdaki damara bağlı olan boruyu takip edince son bulduğu yerdeki gördüğüm bitmek üzere olan kan torbasıyla bir kez öğürdüm. Burda olmamın sebebini yavaş yavaş hatırlarken, bana endişeli gözlerle bakan Baran'ı daha yeni farkettim.





"Korkuttun beni... Daha iyi misin? " iyi kelimesini duyunca dudaklarımın kenara kıvrıldığını hissettim. Uzun zamandır iyiliğin ne demek olduğunu bile hatırlamıyordum. O kadar çok şey yaşamıştım ki, sadece kendim varken bile bahsetmediğim, bahsedemediğim...





"İyiyim.. Sadece burası; çok kötü kokuyor ve hastaneler en nefret ettiğim yerlerdir. " başını olumlu anlamda salladığında gözlerinde bana dair endişe gördüm. Bunun benim için olması biraz garipsememi sağlasa da üzerinde pek durmadım. Ela gözleri parlamaya başladığında, ne oldu dercesine bakmaya başladım.





"Bilincini kaybetmeden önce bana dediğin son cümleleri hatırlıyor musun? " sorduğu soruyla bir anlığına duraksadım. Tüm yaşadıklarımız aklımdan teker teker geçerken beynimi son derece zorladım. Hiç bir şey hatırlayamayınca başımı olumsuz anlamda salladım. Bu hareketimle omuzları biraz düştü ve tapılası elaları donuklaştı.





"Ne demişim? " gülümsemese bile ortaya çıkan gamzelerine odaklanmıştım. Yüzüne baktığımda kıskanmadan edemedim. Ela gözler, gamzeler ve kumral, kıvırcık saçlar; uzun ve ince bir yüze bu kadar yakışabilirdi. Kafasını salladıktan sonra ince dudaklarını açtı.





"Boşver, çok da önemli değil... Aslında sana söylemem gereken bir şey var. Bu durumda olduğunu ailenin öğrenmesini engelledim, belki istemezsin diye. " minnettar bakışlara ona bakarken içimden düşündüğüm kadar kötü bir çocuk olmadığını geçirdim.





"Teşekkür ederim. Peki ne zaman çıkabilirim? " dudağının kenarı kıvrıldı. Bakışlarım istemsizce oraya odaklanırken, sesiyle gözlerimi gözlerine çevirdim.




"Çok değil torbadaki kan bitsin, çıkış işlemlerini yaparız. " dedikleriyle biraz olsun rahatlarken sevindim. Hastaneler en nefret ettiğim yerler sıralamasında belki de ilk sıradaydı. Gözlerimle etrafı incelemeye başladım. Bembeyaz duvarlar insanın içini ürpertirken, oldukça modern olan eşyalar ise son derece boğucuydu. Yatağın karşısındaki koltuk refakatçi içindi heralde... Oda aslında çok karmaşık ve dolu değildi, birkaç tıpla ilgili eşya, bir koltuk, bir hasta yatağı, bir dolap ve sandalyeden oluşuyordu. Bu kadar az eşya vardı ama görünüşe bakılırsa özel hastaneye benziyordu. Etrafı incelemem bittiğinde sıkıntıyla gözlerimi kapatarak konuşmaya başladım.




"Saat kaç? Buraya geleli çok oldu mu? " uzun süre nefes alış veriş sesleri duyduktan sonra cevap vermeye teşrif etti.




"Şu anda saat dörde geliyor. Verdikleri ilaçlardan dolayı gece kesintisiz uyudun. Ama uyku fazla geldi anlaşılan. " dedikleriyle nefes alıp mırıldandım. "Ve sen de bu saate kadar uyumadan beni bekledin? " onaylaması için yüzüne bakarken çok geçmeden beni onayladı. Neden böyle davranıyordu ki? Bana acıyor ya da vicdanına söz geçiremiyor muydu? Bir şeyler söyleyip kalbini kırmak istemediğimden sadece sustum. İçeriye hemşirenin girmesiyle de konuşmama gerek kalmadı.





***




Çıkış işlemlerini halledip eve gelene kadar saat altı olduğu için Baran ikimize de kahve yaptı. Benim yüzümden uyuyamamıştı. Bir nevi kendimi kötü hissediyordum bu yüzden.






"Birazdan okula giderim, sen de evde dinlenirsin. Çıkışta gelmeye çalışırım. " ilgisi hoşuma gitmiyor değildi. Dudaklarımın kenarları kıvrıldı. Nazik olmak adına başımı salladım.




"Gelmene gerek yok çünkü ben de geleceğim zaten. " kaşları çatılınca istemsizce benim de çatıldı.






"Gelmesem desem bile geleceksin değil mi? " nefesini vererek dediği cümlelere sırıtarak başımı salladım. Şimdi tek düşündüğüm şey bileğimi nasıl saklayabileceğimdi. Gözlerim bileğimde olduğu için onun da gözleri sargılı bileğime kaydı. Yaşadıklarım aklıma gelince midemde oluşan kıpırtılar yüzünden düzelmek adına bir kaç kere gözlerimi kırpıştırdım.







"Elini saklamanın bir yolunu bulacağıma eminim. " bulabilirdi, sorun kalmamıştı. Teşekkür adına bir şeyler yapmam gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım.




***



Bol sohbetle geçen bir buçuk saatin ardından kuzenimin odasına geçip, kapıyı kilitledim. Ilık bir duş almak için üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Formalarım kanladığı için evden gizlice aldığım kıyafetlerimi banyodan çıkınca giymek için hazırladım.





Banyoya girince küveti suyla doldurdum, iyice köpürttükten sonra iç çamaşırlarımı da çıkarıp içine girdim. Suyla beraber banyonun içindeki soğuk tüm iliklerime işledi. Garip bir şekilde ne zaman bunu yapsam saatlerce banyoda durabileceğim hissine kapılırdım. Tabi bu seferlik on dakikalık oyalanmanın ardından, bileğime su gelmemesine dikkat ederek durulandım.





Odaya geçtiğimde siyah dar kot pantolonumla, siyah sade tişörtümü giydim. En azından formayla benzerliği vardı. Kendimi güçsüz hissettiğim için ıslak saçlarımı özensizce kurutup at kuyruğu yaptım. Göz kalemi ve parlatıcıyla da özensiz görünümümü azaltmaya çalıştım. İşim bittikten sonra kapının kilitini açıp ayaklarımı salona yönlendirdim. Salondaki sehpanın yerinde olmadığını görünce istemsizce gülümsedim. Baran gerçekten düşünceli bir çocuktu. Elindeki telefondan başını kaldırıp beni görünce ayağa kalktı. Gözlerini bir kaç kere kırpıştırdıktan sonra ayağa kalktı. Dudaklarını aralayıp nefesini verdikten sonra konuştu.





"Elini halletmemi ister misin? " o anda aklıma gelmesiyle bileğimdeki sargıya döndü bakışlarım. Yüzümü buruşturduktan sonra olumsuz anlamda salladım başımı.





"O zaman gidelim mi? "




"Gidelim... " dedim, her şeye rağmen. Bileğimi görecek kuzenim ve Kıvanç'a rağmen...


















İŞARET [DÜZENLENİYOR..]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin