Bu kitap şunları içermektedir;
+Ship
+Gay
+Ana ship, Yoonmin (M)
+Cinsellik (Açık smut değil)
+Eski zamanın günümüz ile harmanlanması
+Kraliyet
-Güzel bedenine yakışan masum yüzü Yoongi'nin odaklanmasını engelliyordu. Bulunduğu durumdan oldukça korkan bu saf çocuğun Yoongi karşısında başı eğikti. Kralın (Yoongi'nin) ve soylu diğer kişilerin avlanma zamanı ormanlık alanı kullanması için halktan insanların burada dolaşması yasaktı fakat o burdaydı. Jimin ormandaydı ve yasağı çiğnemişti. Ama eğer Jimin Yoongi'ye av olmak istediği için buraya gelmiştiyse... Seve seve kabul ederdi onu Yoongi. Sonuçta bu çocuğun bir geyikten daha leziz olduğu kesindi.
Yoongi halktan biri olarak (Kılık değiştirdiğinde) sokakları gezdiğinde ve denetleme yaptığında sürekli farkında olmadan gözüne gözüken çocuk tam karşısındaydı.
Park Jimin. Yoongi'nin biriciği Park Jimin.
Geceleri rüyası, gündüzleri düşü haline gelen bu güzel şey Yoongi'nin odaklanmasını bozuyordu.
Ciddi anlamda Jimin Yoongi'yi bozuyordu.Buna tezat ona sert bakan bakışları vardı Yoongi'nin ama eğer yalnız olsalardı bunu asla yapmazdı. Öyle güzel bakardı ki Jimin'e. Öyle güzel konuşurdu ki. Yumuşak bir tonda asla incitmeden.
Yoongi Jimin'e bu kadar yumuşak, bu kadar şefkatliyken Jimin tam aksini düşünüyordu Yoongi için. Adını sinirli kral olarak halkına yaptıklarından sebeben yaymış bu adam şimdi kendisine ne yapardı? Daha kafasını kaldırıp bir kere bile bakamamıştı ona.
"Kendisini ormanda koşuşturup dururken bulduk kralım. Bizi fark edince sanki bir hırsızmış, sanki bir düşmanmış gibi kaçmaya başladı. Kim bilir, belki de zaten öyledir? Yoksa av zamanı buraya nasıl işi düşer? Soylu değil bir şey değil. Avlanma zamanında burda olmaması gerektiğini hâlâ öğrenememişse zekası da kıt olsa gerek."
Yüzü düşmüştü, Jimin üzülmüştü. Yoongi de öfkelenmişti, belinde duran kılıcını o adama saplamamak için kendisini dizginlemeye koyulmuştu şimdi. Biliyordu, Yoongi Jimin'in korktuğu için askerlerden kaçtığını biliyordu. Jimin karşılık vermesini bilmezdi. Peki, bir insan bir başkasına nasıl böyle şeyler söylerdi? Hem de Yoongi Jimin'i bu kadar çok seviyorken...
"Peki senin bazı şeyleri kafan alıyor mu asker? Birisini rütbesiyle eleştirmek, hele ki senin yaptığın gibi neredeyse aşağılayarak bunu yapmak... Haddini bil ve bu çocuktan söylediklerin için özür dile."
Şimdi fısır fısır konuşanlar bile sessizdi. Herkes sesini kesmişti.
Jimin'i tutan adamlarını geri çeken Yoongi terbiyesizlik yapan askerini sertçe tutup ittirmişti. Dizleri üzerine düşen asker şimdi Jimin'in karşısında ve boynu bükük bir şekilde öylece duruyordu. Jimin bunları hak etmemişti. Jimin'i tanıyordu. O bile isteye asla suç işlemezdi ya da kuralların dışına çıkmazdı.
"Neyi bekliyorsun? Kellenin uçup gitmesini mi?!"
Korkan asker az önceki cesaretli halini sanki unutmuş gibi pısırıklaşmış, öyle küçülmüştü ki yerinde resmen yok olmak üzereydi.
"Ü-üslubumdan ötürü ve seni yargıladığımdan dolayı beni affetmeni istiyorum. Özür dilerim."
"Şimdi alın götürün bu askeri. Gözüm görmesin."
Jimin'in yanına ilerleyen Yoongi parmağını çenesine yerleştirdi, nazik davranmaya özen gösterdi bunları yaparken. Kendisine bakmasını sağladı. Ve Tanrım Jimin... Fazla etkileniyordu, fazla ağlıyordu. Askerlerin onu korkutmuş olmasından nefret ediyordu Yoongi. Saygısızlık yapan asker diğer iki asker tarafından gözden kaybolurken geriye kalanlar da biraz daha geriye çekilmişti.
"Çok mu korkuttular seni? Unutalım bu kötü anı. Güzel şeylerden konuşalım. O zaman güzel göz yaşlarını kurutursun belki?"
Bir kralın istediği gibi konuşabilmesini kullanan Yoongi Jimin'e etkileneceği şeyler, bir nebze ferahlatıcak sözler ve bunun yanında da çenesini nazikçe tutan parmaklarını bahşetmişti.
En güzeli de, kimse Yoongi ne söylerse söylesin şaşırmıyor, itiraz etmiyor sadece Yoongi'nin söylediği her şeyi onaylıyorlar ve bu çocuğun güzel olduğunu kabul ediyordular.
"İsmin nedir? Konuşmayacak mısın hiç?"
Yoongi'nin merhamet dolu sesi üzerine yumuşayan Jimin tereddüt ederek ağzını açtı. Hâlâ korkuyordu.
"J-jimin... Jimin kralım."
"Neden burdasın Jimin?"
"Ş-şey... Abimin bir kedisi vardı ve onunla oynuyordum fakat korkup kaçtı. Onu yakalamak için takip ettim, ormana girmek zorunda kaldım. Av zamanı olduğunu biliyorum ama kedimi avlarlar diye çok korktum kralım. Kayboldum. Ormandan nasıl çıkacağımı bulamadım bir türlü kralım."
Onu yanında tutmak için Yoongi'ye güzel bir bilgi verdiğinin farkında değildi Jimin. O sadece şuan gözleriyle Yoongi'nin yüzündeki yarayı tarıyordu. Etkilenmişti ama iyi yönde bir etkilenmemi miydi bilmiyordu Yoongi. Yarası onun hoşuna gitmemişti belki de?
"Av bugünlük sona erdi, dağılın!"
Emri ile birlikte ikiliyi yalnız bırakmaya başlayan insanların gidişini izlediler bir süre. Jimin ile yalnız kalmayı bekledi Yoongi. Hepsi gittiğinde bileğini tuttu Jimin'in ve elini yukarılara çıkararak omzuna getirdi elini. Onu kendisine yaklaştırdı bu sefer, saçlarını okşadı rahat ettirmek adına. Utanmasına rağmen gözlerine bakıyordu şimdi Jimin. Yoongi'nin ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.
"Seni güzel şey, güzel olduğuna dua etmelisin, kalbinin güzel olmasına bolca şükretmelisin. Çünkü senin için kötü olsaydı burada canını alırdım."
Tedirgin bakışlarıyla başına ne geleceğini kestiremeyen Jimin'di ama Yoongi ileride ne olursa olsun kendisinden korkmamasını sağlayacaktı Jimin'in.
"Söylesene Jimin. İçinin güzel olup olmadığını bilmediğin bir insanla gezebilir misin? Ya da dışının çirkin olduğu, baksana şu kocaman yaraya... Kolayca unutur musun beni? Senin gibi pürüzsüz bir çocuk benim gibi pürüzlerle dolu bir insandan etkilenebilir mi?"
Gözlerini Yoongi'nin yarasında gezdirdi Jimin ve sakince bakışlarını geri çekti. Ağır ağır Yoongi'nin gözlerine baktı.
"Ben... Halkı için savaşta gözünden yaralanan ve bununla yaşamak zorunda kalan birisinden asla rahatsız olmam. Bu beni sadece size hayran bıraktırır kralım."
"Seni küçük şey-"
Yoongi Jimin'in üzerine yürümesiyle bir an ne yaptığını anlayamadı. Jimin'in üstüne yürüyerek onu öpeceğini biliyordu ama bunu gerçekleştirmek amacı değildi. Yoongi'nin üstüne gelmesinden korkan Jimin de kendini geriye çekmişti. Yine de hâlâ yakınlardı birbirlerine.
Jimin'in masum bakışları Yoongi'nin üzerinde gezerken duydukları gerçekten hoş şeylerdi Yoongi için.
"Kedi. Kaybettiğin şu kediyi benimle aramaya ne dersin Jimin? Eminim ki yolları bilen birisiyle gezdiğin sürece bir daha kaybolmazsın."
Jimin, Yoongi'nin uzattığı elini nazikçe tutarak atın olduğu kısma ilerledi. Yoongi'yi reddetmiyor oluşu etlilendiğinin habercisiydi. Yoongi onu kaldırıp kucağına almış ve atının üzerine oturttuğunda kendisini de onun arkasında duran kısma oturmuştu. Jimin öndeydi ve Yoongi'nin bir eli onun belini sıkıca sarıp güçlüce kendisine çekmişti.
Jimin şimdi Yoongi'ye her zamankinden çok yakındı.
-Düzenlendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY KING |yoonmin
Fanfiction(boy×boy, 20 |by. PlakaYerli) Kral Yoongi, Park Jimin'i kraliçesi yapmak istiyordu çünkü ondan fazlasıyla hoşlanıyordu. Park Jimin ise kralına karşılık vermekten çekinmiyordu. !! s̶̶m̶̶u̶̶t̶ ̶y̶̶o̶̶k̶ !! devam ediyor !! yan shipler: Taekook, Namjin