MY KING |yoonmin

4' Papatya

Yoongi

1 gün geçmişti. Yaşadığımız o güzel günün üstünden 1 gün geçmişti ve hayat benim için gene sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Az önce avdan dönmüştük, bu av günleri tam 1 ay sürecekti ve ben her gün hayvan avlamaya gidecektim. Bu zordu ve zor olacaktı. Jimin beni bu kadar heveslendirmişken hemen gitmemeliydi.

Jimin'in ormana tekrar geleceğini ise sanmıyordum çünkü yakalandığı o gün çok korkmuştu. Onun ormana gitmesi yasak olduğu için tekrar gelmeyecekti. Yaklaşık 1 ay onu göremeyecektim.

İleride onunla tekrardan görüşür müydük acaba? Başını kolaylıkla belaya sokan birisiydi. Mutlaka bir yanlış yapacaktı ve bende o anı sabırsıkla bekliyor olacaktım.

Odamdaki masamda otururken kâğıtlara yazmayı bırakmıştım. Dalmıştım ama güzel bir şeye dalmıştım. Masanın karşısında oturan yardımcım Jungkook, Jimin'i sevdiğimi ve ona daldığımı biliyordu. Derin bir nefes aldı ve konuştu.

"Kralım, Jimin'i bence ziyaret etmelisiniz. Özlüyorsunuz işte."

Jungkook'un söyledikleri ile kaşlarımı şaşkınlıkla havaya kaldırdım. Bu nasıl mümkün olacaktı?

"Ne dediğinin farkında mısın? Jimin'in yanına gidemem. O zan altında kalır. Hayır, olmaz. Onu zor durumda bırakamam."

Burukça gülümseyerek bana baktı. Gözlerindeki mesajları ya da ne söylemek istediğini anlayamıyordum ama ağzından çıkan kelimelerini içinden gelerek dile getirdiğine inanıyordum.

"Merak etmeyin, Jimin zan altında kalmayacak kralım. Çünkü onun yanına gitmeyeceksiniz. O gelecek."

Anlamaz şekilde kaşlarımı çattım ve biraz düşündüm, birkaç saniye. Nasıl yani, Jimin nasıl gelecekti?

"Ne demek bu?"

"Onu akşam vakti sizin yanınıza getirebilirim. Saray ve onun bulunduğu yer tehlikeli ama orman değil. Gece vakti kimse avlanmaya çıkmaz, ormanın güvenli ve güzel kısımlarını da biliyorsunuz ayrıca. Orman sizin buluşmanız için bence gayet uygun."

"Jimin kabul edecek mi?"

"Edecektir kralım, merak etmeyin. Onunla konuşmam yeterli olacaktır. Gelecektir."

"Emin misin?"

"Sizi hüsrana uğratırsam eğer... Bana istediğiniz cezayı verebilirsiniz."

Ciddiydi, Jungkook boşa konuşmuyordu. Çocukluğumuzdan beri iç içeydik. Birlikte büyümüştük. O ne dediğinin ve ne yapacağının gayet farkındaydı.

Ona güveniyordum. O dediğini yapacaktı. Bana yardım etmek istiyordu.

"Tamam, kabul. Akşam... Jimin'i yanıma getir."

Gülümseyerek beni onayladı. Ve izin istiyerek odamdan çıktı, beni ise mutluluğumla tek başıma bıraktı. Jimin ile tekrar görüşecektim ve onu tekrardan o güzel yere götürecektim.

Zamanın geçmesi adına işlerime devam etmeyi seçtim.

❇

Vakit gelmişti. Jungkook, Jimin'i almaya gitmişti. Ben ise ormanın içindeydim ve birazdan yalnız olmayacaktım. Jimin olacaktı ve gece vakti herkes uyurken böyle bir şey yapmak oldukça akıllıcaydı. Herkes uyuyacak, biz ayık kalacaktık, ayakta kaldığımız birkaç saatte vakit geçirecek ve ayrılıp mekanlarımıza çekilecektik. Çekildiğimizde ise yine herkes uyuyor olacaktı. Bu kadar basitti.

Ellerimde olan papatyalara baktım. O gün kulağına taktığım çiçeğe benziyordu ve emindim ki Jimin bunu, yani bu çiçekleri de çok sevecekti.

...

Önümde bana doğru gelen Jimin ve Jungkook'a gülümseyerek baktım. Gelmelerini bekledim. Jungkook yanıma kadar gelip Jimin'i bana teslim etti.

"Burda bekleyeceğim sizi kralım. İyi vakitler."

Bize sırıtarak bakan Jungkook'a güldüm ve Jimin'i yanıma çektim. Sahi, burda beklemesi çok sıkıcı olmaz mıydı? Olmayacak mıydı, gerçekten birkaç saat beklemeyi göze alıyor muydu?

"Nasıl? Burda tek başına mı bekleyeceksin Jungkook? Saraya git, 2 saat sonra gelirsin."

Jungkook ise ciddi olup olmadığımı anlamaya çalıştı. Sonrasında ise kaşlarını havaya kaldırıp kinaye amaçlı egolu tavırlarını takındı.

"Eh, aslında bekleyeceğim ama yalnız değil. Şey, hani Tae... Eh, sevgilim. Jimin'i size ayarladım, onu da kendime sakladım. Birazdan gelir."

Sırıtarak onu onayladım ve Jimin'in elini tutarak ilerlemeye başladım. Çok güzel giyinmişti. Tıpkı bir melek gibiydi.

Ve bu ormanda başlayan hikayemiz gene bu ormanda devam etti.

-Düzenlendi.

•
daha fazla yoonmin ficleri arıyorsanız profilime bakabilirsiniz 👉👈