Çınar'ı derin uykusuyla başbaşa bırakıp evden çıktım. Arabama binince sakinleşmeye çalıştım ama o kadar sinirliydim ki gerçekleri düşencesizce söylediği için. Bir türlü sakinleşemiyordum allah ne verdiyse dalmayı düşünüp arabayı bana hiç yabancı gelmeyen ama bir o kadar da yabancı hissettiren adrese sürdüm.
Varınca ses çıkarmamaya özen göstererek arbadan indim ve arka bahçeye gittim
İçerden sesler geliyordu ama netleştiremiyordum. Karanlık bahçedeki pencerenin ufak bir köşesinden içeriyi izlemeye başladım.Bir zamanlar çok zoruma giden ama şimdi umursamayıp alıştığım görüntüyü izliyordum. İkizim yıllardır yaptığı şeyi yapıyordu. Yani eve erkek alıp oruspuluğunu konuşturuyordu.
İşte ordaydı... ikizim Hazal, benim aksime daha kinci daha plancı daha kurnazdı. Çocukken aramızdaki bağ hiç kimsenin koparamayacağı kadar kuvvetliydi ama bir gün babamızın ölümüyle tüm paramızı kaybedince kendi paramızı kazanmamız gerektiğini anladık. Bunu illegal bir şekilde yapmak daha kolay gelmişti. Ben uyuşturucu satıcısı ve kiralık katil olmayla başlarken Hazal bedenini satmak istediğini söyledi.
O günü dün gibi hatırlıyorum ve bunu 'Hazal ve Hazel'in gelmiş geçmiş en büyük kavgası' olarak adlandırdım her zaman. Ben hayatım boyunca hiç bir zaman Hazal'a karşı bu kadar sesimi yükseltmemiştim. Bunu yapmasına engel olmak adına her yolu denedim ama nafileydi dediğini yaptı. Yapmaya da devam ediyordu.
Evet çok para kazanıyorduk ama ben bu duruma onun kadar alışamamıştım. Bir gün yine satıştayken sıkıntıdan şarkı söylüyordum. Birilerinin sürekli sesime iltifat etmesiyle gerçektende güzel olduğunun farkına varmıştım. Hazal'la aynı barda çalışmaya başladık. Ben şarkı söylüyordum. Hazal kendini masalara meze ediyordu ve bunu mutlu bir şekilde yapıyordu.
Hazal'ın bu kadar adapte olmasına hayret ettim her zaman. Her şeyden herkesten uzak bir eve taşındık. Ben Hazal ve Çınar kalıyorduk sadece. Bir gün huzurla yaşamaya çalıştığımız o evde kıyamet kopmuştu.
O gün...
"Hazaaall Çınaar gelir misiniz bi dakika sizinle bir şey konuşmam lazım" öfleye pöfleye odalarından çıkıp yanıma geldiler. Meraklı gözlerle ağzımdan çıkacakları bekliyorlardı.
"Bakın size sevgim saygım sonsuz sizinde böyle olduğunuzu düşünüyorum. Ben... ben bu hayata ayak uyduramıyorum. Normal insanlar gibi yaşamak istiyorum. Bu karanlık gizemli hayat beni yoruyor. Şehire taşınmak istiyorum. Tek başıma..."
İnanmak istemiyormuş gibi bakıyorlardı. "Hahahaha güzel şaka hadi gülelim" dedi Hazal iğrenç bir bakışla. "Ciddiyim"
"Ciddisin öyle mi?! götümün ciddisi!! ya ne demek ayak uyduramıyorum gitmek istiyorum ya ne demeekk?! beni, bizi yarı yolda bırakmayı mı düşünüyorsun??. Tam bir bencilsin Hazel! Ben senin için her şeyimden vazgeçmişim ama sen çekip gidiyorsun! Bu yaptığın ne kardeşliğe sığar ne dostluğa. Senin tek yaptığın kalleşlik! Nankör köpek!"
Hazal'ın tüm dediklerini kulak ardı edip Çınar'a düşüncelerini söylemesini istedim. "Sen bilirsin nasıl mutlu olacaksan onu yap" ben boşuna sevmiyorum bu çocuğu.
"Demek istediğiniz bir şey var mı çıkıp eşyalarımı toplamalıyım"
"Kendine iyi bak" dedi Çınar tüm samimiyetiyle sonra Hazal'a döndüm. Canı çıksa da susmazdı. Bunu bildiğim için diyeceklerine odaklandım.
"Burda kazanılan tek bir kuruşu bile orda harcamayacaksın. Burda kazanılan para burda, orda kazanılan para orda kalacak. Şimdi siktir git bu evden"
Bu olaydan sonra gerekli olmadığı sürece o eve adımımı atmadım. Hazal ona nankörlük yaptığımı düşündüğü için bana karşı hep kin besledi. Ne yaptıysa neyse deyip boşverdim ama bu yaptığı bardağı taşıran son damlaydı. İçimde ne varsa dökecektim bugün.
Eve aldığı kişinin gitmesini beklemeyi düşünüyordum ama buna gerek olmadığını düşündüm ve yedek anahtarla arka kapıdan girdim. Sevişirken o kadar kendilerinden geçmişlerdi ki beni farketmediler bile. Anahtarı bırakıp 3 defa yüksek sesle alkışladım.
"Daha yüksek sesle inlemelisin Hazalcım olmaz böyle" neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Hızla kendilerini toparlamaya çalıştılar. Hazal yanındakinin kulağına bir şeyler söyledikten sonra adam apar topar toparlanıp gitti. O sırada Hazal da geceliğini giyiyordu.
"Ne işin var burda Hazel"
"Salak ayağına yatma ikizim" son kelimeyi imayla söylemiştim.
"Benimle açık konuş"
"Çınar'a neden söyledin?"
"Canını yakmak için" inkar etmeyip doğruları söylemesiyle tökezledim. Bir süre boşluğa bakıp uzun zamandır merak ettiğim şeyi sordum.
"Ben sana ne yaptım Hazal? Bu bitmek bilmez kinin neye"
"Babamın katiline teşekkür etmemi mi bekliyorsun?"
"Madem babanı öldürdüm diye benden nefret edecektin neden yakalanmama engel oldun?"
"Hapse girersen canını yakamazdım" söyledikleri zoruma gitsede güçlü kalmaya çalışıyordum.
"Canım yanınca baban geri mi geliyor Hazal. O adam bizim annemizi aldattı"
"Senin anne dediğin insan bizi bırakıp gitti! Ben böyle bir anne için üzülmem"
Söyledikleri ağır geliyordu. Hemde çok ağır... "Çınar'ı yanıma alacam" gözlerindeki sinir kat be kat artmıştı ama umrumda değildi. Çınar benim en değer verdiğim insandı. Onuda Hazal'a yem edemem.
"Tamam ne yaparsan yap çık evimden" kabul etmesi beni şaşırtmıştı "Hazal... ikizim... ne zaman istersen yanımda sana yer olduğunu unutma" diye nazikçe bir adım attım.
"Siktir git lan şu evden gerizekalı" normal Hazel olsa bu havlamasını karşılıksız bırakmazdı ama onun pişman olacağına emindim. Boşuna uzatmamaya karar verdim ve girdiğim kapıdan çıktım.
"ANAHTARI BIRAK VE DEFOL!!" cebimden çıkardığım anahtarı çalılıklara atıp "bıraktım" dedim gülümsemeyle. Sinirden küplere bindiğini farketsemde umursamadan arabaya ilerledim.
Ama karşımda gördüğüm kişiyle şaşkınlıktan dona kaldım. Bunun ne işi vardı burda...
28.05.20
00.22
780 kelime
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİFT KİŞİLİK ~sen kimsin?~
ChickLit"Ona kim olduğunu söyleyeceğim" Sert bakışlarımı hızla gözlerine diktim... Adım adım yaklaşarak içimden geçenleri söyledim "Peki O, senin küçük tatlı bir fahişe oldugunu biliyor mu minik ikizim"