8

96 13 0
                                    

Jaehyun üzgün ve kafası karışık bir şekilde yürüyordu. Adımları çok yavaş, gözleri her an ağlayabilecek gibi doluydu. Neden olduğunu bilmiyordu.

Bu sefer bir lavanta tarlasındaydı. Etraf mosmor ve çok güzel kokuluydu. Dolu gözleriyle karşısına çıkacak çocuğu beklemeye başladı, kafası çok karışıktı.

Çok fazla beklemesime gerek kalmadan çocuk karşısında belirdi. Bu sefer mutluydu. Elinde de bir kağıt yoktu, bu Jae'yi şaşırtmıştı. Ancak onunla konuşması gerekliydi.

Ellerini onunkilere uzattı ve sıkıca tuttu.

"Adını bilmediğim prens görünümlü, her gece rüyalarımda beni mutlu eden ve heyecanlandıran, bulmayı çok istediğim çocuk. Sadece rüyalarımda benimle birliktesin. Ben birinden hoşlanmaya başladım ve bu bana sana ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyor. Neden böyle oluyor? Neden sadece bilinçaltımın bir uydurması olmana rağmen seni aldatıyormuşum gibi hissediyorum?"

Çocuk gülümsemeyi sürdürdü.

"İlk olarak, ben bir uydurma değilim. İkinci olarak, hoşlandığın kişi de benim. Üçüncü olarak adım Mark Lee, ki sen bunu zaten biliyorsun."

Jaehyun ağzı açık kalmış bir şekilde çocuğa yani Mark'a bakakaldı.

"N-nasıl yani? Ben seni nasıl rüyamda görebiliyorum ki? Görme yetimi kaybetmeden önce seninle tanışmıyordum bile."

"Yanılıyorsun Jung Jaehyun. Bir kere karşılaştık, üniversitede. Bana yanlışlıkla çarptıktan sonra özür dilemiştin. Oradan aklındayım hâlâ. Zihnin çok güçlü, tahmin edemeyeceğin kadar."

Jaehyun birkaç soru daha sormak istese de yatağından fırlayarak uyanmıştı. Yataktan kalkarken fazla ses çıkardığından annesi bunu hemen duymuş ve koşarak oğlunun odasına gelmişti.

"Jaehyun, iyi misin? Ne oldu yavrum?"

"İyiyim, sadece kâbus gördüm. Bir şeyim yok anne."

"Oh, tamam o zaman. Artık uyuma zaten işe gitme vaktin gelmiş."

Başını sallayarak annesini onayladıktan sonra kalkıp hazırlanmış ve okula gitmişti.

Okuldaki günü her zamankinden daha dalgın geçmişti. Aklında rüyasında gördüğü kişinin Mark olduğu dolanıp duruyordu. Bugün Haechan onlara gelecekti ve bu Mark ile konuşmak için iyi bir fırsat olabilirdi.

Okulun dışında Hyuck ile buluşup evlerine gittiler. Kardeşi ona aralarında ne olduğunu anlatmadığından bunu Hyuck'a sormanın ne kadar doğru olacağını bilmiyordu ancak yine de şansını deneyerek onunla konuştu.

Tahmin ettiği gibi, çıkmaya başlamışlardı. Onların arasındaki elektriği ilk tanıştıkları gün fark ettiğinden olanlar onun için sürpriz değildi.

Eve geldiklerinde Haechan tabii ki Jeno'nun yanına gitmişti. Jaehyun da anlatacağı konularla ilgilenirken kapı çalmıştı.

Gelen Mark'tı.

Onu karşılayıp koltuğa oturmasını söyledikten sonra söyleyeceği şeyler olduğunu da eklemişti. Annesi onlara içeceklerini getirdiği zaman artık doğru zamanın geldiğine inanarak her şeyi anlatmaya başlamıştı. Rüyalarını, hissettiklerini, her şeyi...

Mark onu ağzı açık bir şekilde dinlemiş fakat sonrasında elini onunkilerin üzerine koymuştu.

"Ben de senden hoşlanıyorum. Rüya olayları çok garip fakat demek ki bir şekilde birleşmemiz gerekliymiş. Açıkçası üniversitede karşılaştığımızı hiç hatırlamıyordum."

"O zaman sevgilim olur musun? Görme engelli olmam seni etkilemez mi?"

"Ben seni her şeyinle seviyorum. Görme engelli oluşun beni etkilemez. Hem aşk engellere takılmaz. Seni seviyorum, tabii ki sevgilin olurum."

İkili birbirlerine sıkıca sarıldılar.

love is blind//jaemarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin