3

118 14 1
                                    

Koştu. Bir şeylerden kaçmak için koşuyordu. Neyden kaçtığını bilmiyordu. Tuhaf olan şey etrafı görebilmesiydi. Yemyeşil koca ağaçlar vardı.

Ağaçları izlemek için durmak istedi ancak duramadı. Sanki ayaklarını o kontrol etmiyor, ayakları kendi kendine ilerliyor gibiydi.

Durdu. Bir papatya bahçesinin önünde durdu. Bunu o isteyerek yapmamıştı. Ayaklarına hükmedemeyerek koşmasını durduramadığı gibi durduğu yerden de ilerlemeyi başaramıyordu şimdi.

Madem ilerleyemiyorum etrafa bakınıp birisi var mı diye kontrol edeyim, diye düşündü. Bir oraya bir buraya baktı ama kimseyi göremedi.

Tekrar önüne döndüğünde tam karşıdan gelen ışık gözlerini kamaştırdı. Daha neler olduğunu anlayamadan ışığın içinden kocaman gülümseyen bir çocuk ona doğru yaklaştı. Gülümsemesini sürdürdü, sürdürdü ve sürdürdü. Sonra elindeki kağıdı gösterdi. Üzerinde "Bul beni." yazıyordu.

Jaehyun soru sormak için gözlerini kağıttan ayırdığında çocuk da kağıt da tarla da gitmişti. Her şey yeniden siyaha dönmüştü.

Üzerinde hissettiği güneş ışığının sıcaklığıyla ve alarmının çalmasıyla uyanması gerektiğini fark etti.

Gördüğü şey bir rüya mıydı yani? Rüya olduğunu bilse de çok gerçekçiydi. Hâlâ papatya bahçesinde ve çocuk ona gülümsüyor gibi hissediyordu. O da gülümsedi.

Bir rüyanın onu bu kadar etkilemesi anlayamayarak başını sağa sola doğru sallayarak rüyayı aklından çıkartmaya çalıştı.

Yatağından kalkıp her gün yaptığı gibi hazırlandı ve okuluna gidip zar zor da olsa dersine yetişebildi.

Dersi çok sevdiği 10-A'ya idi. Oturduğu sandalyeden kalkıp öğretmenler odasına giderken müdürün kendisini çağırdığı söylendi. Kulağından gelen talimatlara göre ilerleyip müdürün odasına vardı.

Kapıya vurup içeriye girdi.

"Hoş geldin Jaehyun."

"Hoş buldum müdür bey."

Neden müdür şimdi onu çağırmıştı ki? Bir şey mi yapmıştı? Kendisi hakkında şikayet mi gelmişti yoksa? Kim şikayet etmiş olabilirdi?

"Şu an neden burada olduğunu düşünüyorsun, değil mi?"

Müdür kesinlikle zihin okuyor olmalıydı.

"Merak etme kötü bir şey için çağırmadım. İşinde iyisin ve hem öğrencilerin hem velileri hem de iş arkadaşların senden çok memnun. Biliyorsun ki Sungi buradan ayrılacak. Çocuğu olacağından dolayı 1 ya da 2 yıl kadar burada olamayacak. Sungi'nin sınıf öğretmenliğini yaptığı sınıf da 10-A. O gidince sınıf rehber öğretmenleri olmayacak. Ben de senden onların sınıf öğretmenleri olmanı istiyorum. 10-A'yı ne kadar çok sevdiğinin farkındayım. Bu yüzden sana bu sınıfı veriyorum. Tabii sen de kabul edersen."

Jaehyun kocaman gülümsedi.

"Memnuniyetle kabul ederim."

Müdür çıkabileceğini söylediğinde mutlu bir şekilde çıktı. Dersi yine 10-A'ya idi. Onlara bu haberi vermek için çok heyecanlıydı. Umuyordu ki onlar da kendisi kadar sevinirlerdi bu duruma.

Zil çaldığında hızlıca yürüyerek sınıfa girdi. Yerine oturduktan sonra gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Artık sınıf öğretmeniniz ben olacağım Sungi Hanım gittikten sonra."

Sınıftan alkış sesleri ve sevinç mırıltıları yükseldi. Jaehyun'u seviyorlardı ve Sungi biraz sıkıcı, katı bir hocaydı onlara göre. Jaehyun gençlere daha arkadaşmış gibi davranabilme konusunda üstündü. Sungi bunu uygulamayı denemiyordu bile.

Jaehyun sınıfı susturdu.

"Tamam yeter bu kadar şamata. Hadi bakalım nerede kaldıysak derse dönelim."

Derse devam ettiler...

love is blind//jaemarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin