𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐞𝐥𝐞𝐯𝐞𝐧

116 19 93
                                    

Öhm selamlar. Şuana kadar yazdığım en uzun bölüm bu herhalde. Nys bu bölüm isakoeven asqim için. Onu çok seviyorum ve bu bölümü de seviyorum. İyi okumalarrr <33
***********

Alarmın çalması ile Luke uyandı. Mutluydu çünkü Michael ile araları düzelmişti ve onun kollarında kendini bulmuştu.

İlk dersi edebiyattı ve Michael'ı görmek için sabırsızlanıyordu. Hızlı bir şekilde hazırlandı ve mısır gevreğini yiyip evden çıktı.

Sınıfa girdiğinde Michael daha gelmemişti. Onun arkada oturacağını bildiğinden arkaya doğru ilerledi.
İlk defa bir edebiyat dersinde önde oturmayacaktı.

Michael sınıfa girdiğinde kapıda bir an durakladı, Luke'u hep oturduğu yerin yanında görmek hoşuna gitmişti.

Gülerek arkaya doğru ilerledi.
Luke ise ona doğru ilerleyen dağınık kırmızı saçlı çocuğa sadece gülüyordu.

"Günaydın, seni burada görmeyi beklemiyordum."

"Arada değişiklik yapmaktan kimseye zarar gelmez."

"Doğru, o zaman bende uyumayarak bu değişikliğe dahil olayım."

Luke gülümseyerek çantasından edebiyat defterini ve kalemlerini çıkardı.
Michael ise uyanamamış gözlerle Luke'u izliyordu.

Ders başladığında Luke her zamanki gibi tahtada yazılanları pür dikkat defterine geçiriyordu.

Duyduğu yoğun odunsu parfüm kokusuyla bir an durdu.
Michael tam dibinde duruyordu.

"Hey Luke, bir sayfa verir misin?"

"Tabi, yoksa not mu alacaksın?"

"Evet en azından deneyeceğim."

Luke telli defterinden bir sayfayı Michael'a verdikten sonra, kalemini alıp not almaya devam etti.

Bu sefer onu durduran, Michael'ın uzattığı küçük kağıt parçasaydı.

Kağıdı alıp açtı ve okumaya başladı. Kağıtta; "bugün okul çıkışı bana gelip, çalışmak ister misin?" yazıyordu ve aşağısında evet ve hayır yazan iki kutu çiziliydi.

Luke gülümsedi ve evet yazan kutucuğu işaretleyip kağıdı geri Michael'a uzattı.

&&&&&

Çıkış saati gelmiş, Michael kulaklıklarından müzik dinleyerek bahçede Luke'u bekliyordu.

Karşıda kapıdan ona gülümseyen mavileri görünce, kulaklıklarını tek eliyle çıkarıp kot ceketinin cebine koydu ve yaslandığı ağaçtan dikleşerek Luke'a doğru ilerledi.

"Hazırsan gidelim."

Luke kafasını olumlu anlamda salladı ve tek omuzunda duran çantasını düzelterek, önünde ilerleyen Michael'ı takip etmeye başladı.

&&&&&

İkili yol boyunca zevkleri hakkında konuştular.

Luke All Time Low'un Old Scars şarkısının ne kadar mükemmel olduğundan bahsederken, Michael telefonundan Green Day'in 21st Century Breakdown parçasını açmış, kulaklığın diğer ucunu Luke'a uzatıyordu.

Eve vardıklarında Michael, çantasının dağınık küçük gözünden zor bir şekilde anahtarını buldu ve kapıyı açıp Luke'un önden girmesine izin verdi.

Luke içeri girmiş, Michael kapıyı kapatırken içeriyi inceliyordu.

Girişte sola dönünce grinin hakim olduğu bir oturma takımı ve televizyon, ilerisindeyse klasik amerikan tarzı tezgah ve ahşap mutfak dolapları vardı.

"Hadi odama çıkalım, beni takip et." diyen Michael'ı takip etti.

Beyaz kapının ardındaki odaya girdi ve bir süre inceledi.

Fazla büyük değildi, hemen karşıda pencere ve sağında dağınık bir yatak vardı. Camın önünde ise küçük ahşap bir masa ve üstünde ise tonlarca kağıt ve buruşuk postitler duruyordu.

Duvarında birkaç poster ve piyanosu.
Piyanonun üstünde ise karışık notalar ve yine sinirle buruşturulmuş kağıtlar vardı.

Luke hala burada olduğuna inanamıyordu. Onun, bir yıldan uzun süredir uğruna şiirler yazdığı Michael'ın odasındaydı.
Heryer oydu.

Yatağının yanındaki komodinin üzerinde birkaç kutu hap farketti.
Bir tanesini eline aldı ve incelemeye başladı.

"Michael bunlar ne için?"

Michael telaşla Luke'un elinden kutuyu aldı.

"Uhm önemli bir şey değil, rahat uyumamı sağlıyor. Uyku düzenim pek iyi değildir."

"Anladım"

Luke, Michael'ın bu kadar heyecanlanmasına anlam verememişti, hap kutusunun üstünü bile okuyamamıştı.
Ama uyku için olmadığı yeterine açıktı.

"Evet, hadi çıkar şu içinde dünyaları sakladığın defteri." Diyerek Michael piyanonun başına geçti.

Luke da defterini çıkarmış, Michael'ın yanında onun için bıraktığı boş alana oturmuştu.

Defteri nota yerine koymuş, Michael ise kendi notalarını piyanonun tuşlarında çalmaya başlamıştı.

&&&&&

"Ah burada bir sıkntı var, sözleri bir türlü notaya uyduramıyorum."

"Dur bir de ben deneyeyim." diyerek Luke, parmaklarını Michael'ın ellerine değdirerek notalara bastı.

Luke notalara odaklanmış bir şekilde çalmaya çalışırken, Michael yanındaki güzel çocuğu izliyordu.

Batmak üzere olan güneşin ışıklarının vurduğu saçları mümkünmüşcesine daha da parlıyordu ve yine her odaklandığında yaptığı o dudağındaki piercing hareketi. Michael'ı yeterince etkiliyor, kalbinin hızla atmasını sağlıyordu.

"Oldu gibi ne dersin?"

"N-ne dedin? Üzgünüm daldım biran"

"Ah bekle yeniden çalayım da gör."

Luke tekrar ellerini tuşlara koyduğunda onu durduran Michael'ın elleriydi.

Yavaşca yüzünü Michael'a döndü. Michael gözlerini Luke'un mavilerinden biran olsun ayırmadan onu izliyordu.

Michael yavaçca Luke'a doğru yaklaştı. Luke, Michael'ın sıcak nefesini yüzünde hissedebiliyordu.

"Bence yeterince güzel." diye fısıldadı Michael ve dudaklarını yavaşca Luke'a doğru uzattı. Luke'un gözlerini kapatmasıyla istediği dönütü almış, dudaklarını onunkilerle birleştirmişti.

Luke ise kalp atışlarını her yerinde hissediyor, Michael'ın yumuşak öpüşlerinde kayboluyordu.

Bu oluyor muydu cidden? Michael ile onun odasında öpüşüyordu. Eğer bu bir rüya ise hiç uyanmamayı diledi.

Michael'ın git gide derinleşen öpüşlerine karşı bir elini Michael'ın saçlarına geçirdi.

Bu kızıl tutamları her gün ellememek için zor tutyordu kendini. Şimdi ise Michael ellerindeydi.

Michael ise saçlarında hissettiği el ile küçük bir inleme bırakmış, Luke'u öpmeye devam ediyordu.

İkisi de buan için birbirlerine teşekkür ediyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ulalume | mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin