𝐂𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐬𝐞𝐯𝐞𝐧

85 16 27
                                    

Yemek saati gelmiş, yemekhanede büyük bir gürültü ile herkes arkadaş gruplarıyla yemeğini yiyip sohbet ediyordu.

Luke ise köşede bir masada oturmuş, tostunu yerken romanını okuyordu. Calum'un gelmesini bekliyordu, okul çıkışı bir şeyler yapmak için teklifini kabul etmişti.

Gözlerini kitabından ayırmadan, elma suyundan bir yudum aldı. Sayfayı çevirecekken...

"Selam Luke." diyerek Michael karşısında belirivermişti.

"Hey, Michael."

"Düşündüm de okul çıkışı sözler üzerinde çalışabiliriz, tabi sen de istersen."

Luke heyecanlanıp kabul edecekti ki, aklına Calum'a olan sözü geldi. Onu ekemezdi, üzülerek cevap verdi.

"Çok isterim fakat başkasına sözüm var, üzgünüm Michael."

Michael bunu beklemediğinden şaşırıp elini ensesine attı.

"Uhm, tamam sorun değil. Kime sözün var?"

Luke tam cevap verecekken arkadaki ses onu durdu.

"Hey dostum, umarım bekletmemişimdir, tarih projesi için sınıfta beklemek zorunda kaldım. Ee sen düşündün mü çıkış için bir şeyler?"

Calum, Michael'ı görmeden Luke'un karşısına oturmuş konuşmaya başlamıştı.

"Uhm pekala anladım, ben sonra gelirim. Görüşürüz Luke."

Michael, Luke'un cevabını beklemeden arkasını dönüp gitmişti.

O çocuğu, Luke'un yanında birkaç kez daha görmüştü. Yakın olmalılardı. Michael, Luke'un hoşlandığı çocuğun o olabileceğinden şüphe etti.

Şaşırmazdı açıkcası. Kendisine kıyasla daha sağlıklı bir vücudu ve kuzguni saçları vardı. Etkileyici bir çocuktu.

Michael bunu düşünürken biraz kırıldığını hissetti. Bu olmalı mıydı? Luke'a karşı bir şeyler hissettiğinden emin değildi ama şuan onu kıskandığını hissediyordu.

Müzik sınıfının kapısına geldiğinde düşüncelerini bir kenara bıraktı ve piyanosunun başına geçti.

&&&&&&

"Seni bu aralar ihmal ettiğimin farkındayım, üzgünüm Lukey."

Çıkış saati gelmiş, Luke ve Calum sohbet ederek hep takıldıkları parka doğru yürüyorlardı.

"Calum bunu sorun etmene gerek yok, mutluysan ben de mutluyum. Ama kiminle takıldığını merak ediyorum açıkcası."

Calum gülümseyip alt dudağını dişledi, gözlerini kaldırım taşlarına çevirdi.

"Şey, şu tarih projesi için hepimiz biriyle eşleştik. Bende Ashton ile eşleştim. Tanıyorsundur, okul takımında oynuyo, Ashton Irwin."

"Evet adını duymuştum, popüler birisi. Yakın mısınız?"

"Aslında evet. Bu proje olayından önce dikkatimi çekiyordu, bu ödev bahanesiyle oldukça zaman geçirdik ve ona karşı olan duygularım depreşti galiba. Emin değilim ama kendimi hep onu düşünürken buluyorum."

Luke, yanında gözleri yerde yanakları hafif kızarmış olan Calum'a bakıp gülümsedi.

"Bence sen çoktan ona tutulmuşsun, kabul et."

Calum gülerek, Luke'u kolundan hafifce itekledi.

"Kes şunu, sana emin değilim diyorum!"

"Tabi, emin değilsin. Onun evine gidip projeye devam edin. O zaman görürüz emin olup olmadığını."

"Luke! Sus artık.
Asıl sen anlat yemekhanedeki o çocuk kimdi?"

"Michael mı? Şey, öylesine biri. Benden edebiyat notlarını istiyordu."

"Tanrım berbat bir yalancısın, dudakların kurudu ve yanaklarını görmelisin."

"Neden yalan söyleyeyim, sadece edebiyat sınıfından bir çocuk işte."

"Pekala, öyle olsun."

Luke en yakın arkadaşına olanları anlatmaktan çekiniyordu, henüz buna hazır değildi. Zaten bir gün söyleyeceğini kendisi de biliyordu.

Aklına Michael'ın yemekhanedeki davranışı geliyordu. Onu kırmış olabileceğini düşündü.

Eve gidince ona mesaj atmaya karar verdi, bu durumu düzeltmeliydi.

*************
Abi nie hepsini bu kadar soft yapıyorum delircem ağağ

Ulalume | mukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin