Bölüm 5: Soy Testi

55 8 14
                                    

  Hala bahçede durmuş birbirimize bakıyorduk. Alvin'in sesi duyulana kadar konuşma gereği duymamıştım.

  "Size neden daha önce test yapılmadı?" derken bana bakıyordu.

  "Gerek duymadık." derken sıkıntılı bir nefes vermiştim.

  "Büyü yapabiliyorsunuz. Neden soyunuzu öğrenip geliştirmediniz?" diyense Aidan'dı.

  "Çünkü gerek yoktu. Sıradan bir kasabada sıradan bir şekilde yaşayıp kendimizi koruyabiliyorduk. Neden öğrenmemiz gereksin?" derken hafif sinirlenmiştim.

  Alvin ellerini teslim olur gibi kaldırırken ağaçların arasında dolaşmaya başlamıştı. Bir yandan da toprağa dokunup inceliyordu.

  "Korktuğun kendi canın değil." diyen Aidan kısık sesle konuşuyordu.

  Kaşlarımı çattığımı görünce devam etti. "Ablan için bu kadar endişelisin. Ona bir şey olacak diye ödün kopuyor. Bu yüzden o kadar asabisin." diyip gökyüzüne baktı.

"Bundan o kadar emin olma. Tespitlerini de kendine sakla." dedim. Elimde olmadan devam ettim. "Senin soyun ne?"

  Bana baktı. "Sence ne?" derken yüzü ifadesizdi.  "Bilmiyorum."  derken ciddiydim. Çünkü gerçekten birkaç elementi hissediyordum.

   O sırada Alvin yanımıza geldi ve "İşim bitti." dedi. "Ne yapıyordun ki?" diye sordum.

  "Sadece saçma bir histi. Boşver." derken çocuk gibi duruyordu. Üzgün gibi.

   "Gidiyoruz o zaman." diyen Aidan ikimize de bakıp arkasını döndü ve yürümeye başladı.

  "Eee, soruma cevap nerede?" derken koşar adım ona yetiştim. "Yarın görürsün." dedi ve sol taraftaki merdivenlere yürümeye başladı. Alvin'e dönüp iyi geceler diledikten sonra sağdaki merdivenlere yönelip odama çıktım.

   Yarın testte ne yalan uyduracağımı düşünürken uyuya kaldığımın farkına sabah Oreon'un sesiyle uyandığımda vardım.

   "Hadi gitmeliyiz teste beklemez." derken heyecanlı görünüyordu.

   Heyecanını anlamazken aklıma dank eden şeyle durdum. O ilk defa teste girecekti. Soyunu merak ediyordu.

   Kızgın ve karamsar tavırlarımla onun gününü mahvetmek istemediğim için kocaman bir gülümsemeyle ona baktım.

  "Haklısın hazır mısın?" derken kalkıp üstümü değiştirmek için dolaba bakıyordum. Alvin bizi odaya bırakırken her şeyin bize ait olduğunu ve kullanabileceğimizi söylemişti.

   Zaten üzerimizdeki kıyafetler pek saraya uygun değildi ve dikkat çekiyorduk. İsteyeceğimiz en son şey de bu olurdu.

  "Hazırım bak." diyip gülerken etrafında döndü. Elbisesinin etekleri savrulurken kahkaha atmaya başladı.

  "Çok güzel olmuşsun." derken ben de üstümü değiştirdim. Bacaklarımı sarmalayan pantolonumu çıkarıp elbiseyi giydim.

  Beyaz, kolları tülden oluşan ve V şeklinde yakasında rengarenk taşlar olan elbiseyi ilk görüşte çok beğenmiştim. Hayran hayran elbiseyle kendime baktım bir süre.

  Sonrasında birlikte aşağı indik. Görevlilerden birisi bizi alıp odalardan birine götürmüştü. Hazır olan kahvaltı masasına otururken hayatım boyunca bu kadar bolluk içinde bir masa görmediğimi düşünüyordum.

   Oreon'la birlikte kahvaltımızı yaparken sürekli cıvıldayarak bir şeyler anlatıyor ve mutluluğunu kanıtlamak istercesine gülüyordu. Bense sadece ona ayak uyduruyordum.

  Kahvaltı masasından kalktığımızda Alvin içeri girdi. "Hazır mısınız kızlar?" diye sorarken ikimizi de süzdü.

   "Evet." diyense Oreon'du. Alvin bize son bir bakış atıp eliyle onu takip etmemizi işaret etti. İkimiz de peşine takıldığımızda konuşmaya başladı.

  "Öncelikle bu testi izlemek isteyenler vardı özel olarak. Herkes haliyle sizi merak ediyor. Aidan, ben ve Edgar dışında diğer tüm krallıklardan temsilciler olacak. Herhangi bir şüphe kalmaması için. Bu yüzden heyecanlanmayın ve sakin olun." dedi.

   Sabahtan beri aklıma olan soruyu sordum. "Peki hiçbir krallığa ait olmazsak ne oluyor?"

  Derin bir nefes aldı. "Bazen heyecandan krallığın belli olmayabilir ama önemli değil. Bir krallığa ait olmaman mümkün değil. Endişelenmeyin her şey iyi olacak."

   Sıkıntıyla başımı iki yana salladım. "Neden bize karşı bu kadar iyisin?" derken göz ucuyla Oreon'a baktım. İlgiyle etrafı inceliyordu. Endişeli değil ama heyecanlı duruyordu.

    "Genel olarak iyiyim. Size özel değil." derken hızla sağa dönmüş ve alt kata inmeye başlamıştı. Kısa bir bakış attıktan sonra peşine düştük.

  "Olabilir ama Edgar bizden nefret ederken senin bu kadar cana yakın olman normal değil." dedim.

   "Nefret ettiği şey siz değilsiniz. Lanetli kan ve onun da size ait olduğuna neredeyse emin. Nereden anladığını bilmiyorum. Geldik. Sakin ve mutlu olun kızlar." dedi ve kocaman olan kapıyı açtı.

   Önümüzden yürüyerek Edgar'ın yanındaki boş olan koltuğa oturdu.

   Odada bizim haricimizde 10 kişi vardı. 6 krallık temsilcisi, Edgar, Alvin, Aidan ve bir tane muhafız.

   Bembeyaz ve üstünde sütunlar olan platformun karşısında 9 tane kırmızı kadife taht şeklinde koltuk vardı.

  8 kişi koltukta oturuyordu. Herkese sırayla baktım. Onlar ise Oreon'a odaklıydı.

    Edgar oturduğu koltuktan ayağa kalktı. "Aurora ve Oreon teste hemen başlayalım. Alvin anlatmıştır nasıl olacağını. Önce kim?" derken gülümsüyordu ama bu gülümsemeden sinsilik akıyordu.

   Oreon heyecanla "Ben." diyerek öne atıldı. Edgar 'tamam' anlamında başını salladı ve Oreon önünde 6 tane sütun bulunan platforma ilerledi.

  Herkes dikkatle izliyordu. Oreon bana döndü ve başımı hadi anlamında salladım. Oreon sütunların önünde tek tek duruyordu. 

   1. Sütun maviydi. Üstünde küçük bir şelale vardı ve minik bir habitat gibiydi.

  2. Sütun kahverengiydi. Üstünde kehribar ve parlak bir kaya bulunuyordu.

   3. Sütun beyazdı. Resmen gökyüzünün bir minyatürüydü. Bulutlar vardı ve rüzgar hissediliyordu.

  4. Sütun siyahtı. Simsiyah ama parlak bir kristal vardı.

  5. Sütun kırmızıydı. Harıl harıl yanan bir Ateş vardı.

6. Sütun ise sarıydı. Üstünde iksir şişesi vardı. İçindeki sarı sıvı parlıyordu.

  Oreon tek tek önlerinde durmaya başladı. Çok heyecanlı görünüyordu.

  1. Sütun, 2. Sütun ve 3. Sütun. Parlamaya başladı. Hem sütun hem Oreon parlıyordu. Ne yani hava mı?

  Edgar ve diğer temsilciler ayağa kalkıp Oreon'u alkışlamaya başladı.

    Edgar "Pekala yeni hava krallığı üyemize hoşgeldin demeden önce Aurora sıra sende." diyerek bana baktı.

  Oreon parlak bir gülümsemeyle kenara çekildi. Yutkunduktan sonra ilk adımı attım.

    Aidan'a baktığımda ifadesiz bir yüzle beni izliyordu. Peki şimdi ne olacaktı?

  
Gizlerken soyunu Gökyüzü koruyacak onu
Saklanacak bir kez daha en büyük oyunu
Değişen gözlerin sahibi yanılacak
Çünkü tarih yeniden yazılacak.

  

GÖKYÜZÜ BÜYÜSÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin