ACILAR , HER DÜŞTÜĞÜMDE DAHA GÜÇLÜ KALKMAYI ÖĞRETTİ...

68 31 6
                                    

Acı... acı ... acı... Neydi bu acı ?

 Ne istiyordu bizden ?

 Ölmemizi mi ? Yoksa yaşamamızı mı? 

Bilmiyor muydu o her geldiğinde insanların neredeyse yok olacak seviyeye geldiğini?

 Acı daha kendinin farkına varmamıştı? 

Hani bazı insanlar vardır ya ;

Kendilerini çok zayıf sanıyorlar oysa ki her şeyin altından kalka bilecek güçleri vardır,

Bazıları ise kendilerini çok güçlün sanıyor , her şeyin altından kalkmaya çalışıyor ama bilmiyor ki kendine daha fazla zarar veriyor...

Ben hangisi idim ?

Kendini güçlü sanıp , zayıf olan mı ?

Yoksa kendini zayıf sanıp , güçlü olanlardan mıydım?

Ve acı...

Öyle bir şey ki,

acıların en büyüğünü ,en kasvetlisini , en fırtınalısını , en gözyaşlı zamnalarını içinde geçirmektir acı.

İçinde ki fırtınaya , göz yaşına, rüzgara karşı koyamamaktır acı...

Kimsenin benim hisslerimin bilmemesidir acı...

İçimde ki fırtınadan sağ kalıp kalmadığımı bilinmemesidir acı...

Hisslerimin hissizleştiğinin göstergesidir acı...

Artık duygusuzlaştım , size yemin ederim ki şu an beynimin sesinden kalp atışlarımı duyamıyorum, nefes aldığımı hissedemiyorum. Artık kendi mantığımı bile kullanamıyorum çünkü tükendi , bitti...

Herkes odasına çekilmişti. Daha doğrusu deniz herkese bir oda gösterip orya yerleştirmişti. Bende mutfağın önündeki camın yanına sandalye koyup oturmuştum . Sessizce yağmuru izliyordum. Kulaklıklarım kullağım da idi.

Merdivenlerden inen ezgi ve ayaz'ı  gördüm. Birer sandalye alıp karşıma oturdular. Sakinleştiğime şaşırdıkları söylenebilir. Ama benim asıl fırtınam içimde yani kendimleydi.

'' Nasılsın?'' Ayazın sorduğu bu soru ile sandalyemi düzeltip onlara döndüm.

" Kusura bakmayın yalan söylemiyeceğim , ama gerçekten kötüyüm."

"Ah be kızım keşke yalan söyleseymişsin." 

Ezginin bu lafına dudağımın sağ tarafını kıvırdım.

"Kızım bize baksana biz neler atlattık biz bunları da atlatırız ."

"Aynen ezgi, aşık olup hap içmeni kastediyorsan bayağı büyük şeyler atlattık."

Hafif kıkırdadık beraber.

"Aynen ayazcım , sende üçüncü sınıfta daha aşkı bilmeden kızı kaçırmaya çalışmıştın ya onuda kastetmiş olabilirim bu arada." 

"Tamam, tamam sakin olun."dedim.

Arkadan gelen sese kafamızı çevirdiğimizde bora'yı gördük.

"Abi sen üçüncü sınıftayken kız mı kaçırdın ?" şaşkın bir ifade ile ayaza baktı.

Ezgi direk atladı.

"Aynen , daha aşkı bilmeden kız kaçırıyor."

Hafif bir kahkaha attılar. Onları izlerken ezgi yeniden devam etti.

"Şakayı makayı bi bırakın da eskiye bakın. Lan biz harbi güçlüyüz ya ."

"Tabii kızım , ne sandın bizi ." diye dalgaya vurdu ayaz.

Okyanus...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin