Merhabalar canlar...Nasılsınız?
Bu yeni kitabımız..."Yalnızlar şehri". Umarım bu kitabımı da severek okuyup oylarsınız. Sahte mafya Final...
Onu sevdiğiniz gibi bu kitabıda sevmenizi istiyorum.
Beğeneceğinize eminim...
Ee hadi o zaman.
İyi okumalar dilerim...
***
Kaçmak...
Gitmek...
Bıkmak...
Unutmak...
Bunları yapmak kolaymı? Hayat bana karşı o kadar acımasız ki...
Bunları yaşamayı hak etmedim ki ben... Ben sadece bu hayatta mutlu olmak istedim. Ama sanki hayat bana karşı oynuyordu. Neden mutluluğumu arkadaşımı sevdiğimi kayb etmek zorundaydım ki... Neden hayat... Neden benim renkli dünyamı dağıtıp siyaha boyuyorsun? Neden beni kapana kıstırıyorsun? Neden huzurumu bozuyorsun hayat? Ben mutlu olmayı istiyorum. Ama engellerim yüzünden olamıyorum.Çok kırgındım...Üzgündüm...Kırmıştılar
kalbimi... İhanete uğramıştım. Her kes beni terk etmişti... Yalnız bırakmıştılar beni... Tek başıma...Bu yüzden kafamı dağıtmak için, kendime gelmek için yurtdışına çıkıcaktım. Güzel evimi, bahçemi, çiçeklerimi ve hayatda en çok sevdiğim Lusi mi bırakıp gidicektim... Hayatın kötü oynu beni yıpratmıştı... Lusi benim köpeğim... onu küçüklüğünden beri besliyorum. Ona çok bağlanmıştım. Onu da kendimle götürücektim. Ama son anda fikrimi değiştim.. onun yeri burası...ben belki de geri dönmiycektim. Kim bilir?
Koreliydim... Ama doğduğum o ülkeye adımımı atmamıştım... Orada doğmuştum... Ama Amerika yaşamıştım... Acıklı hikaye... Belki bir gün anlatırım.
Güneşin ışıkları aralık kalan perdeden içeriye sızarak odamı aydınlatıyordu. Gözlerimi kırpıştırıp uyanmaya başladım. Evet. Lanet günlerimden biriydi.. Ama bir dakika. Bu gün büyük gündü dimi... Hayatımdakileri unutmak için yeni bir başlangıç yapacağım gündü bu gün... Evet Ben bu gün Almaniyaya uçucaktım. Almanca çok iyi konuşuyordum. Küçüklüğümden beri Almaniyanı merak etmişimdir. Doğduğum ülkeni de merak ediyordum ama içimden bir ses oraya asla gitmememi söylüyordu. Sanki oraya gidersem iyi hiss etmeyecek gibiydim. Çünki neden doğar doğmaz Amerikaya gönderildim ki? Ah neyse... Bu gün negativ düşünce yok Hesu... Bu gün yeni sayfa açma günü... Mutlu hayata kavuşma günü.
Kahvaltamı yaptım ve hazırladığım bavulumu kapıya sürükledim. Renkli kiyafetlerimi giydim.. renkleri çok seviyorum. Hayatım da rengarenk olsun istiyorum. Kendim gibi. Evimle son kez vedalaştım. Belkide son görüşümdür diye... Dönmek konusunda kararsızdım...
Lusini de aldım. Ve hayvan kliniğine gittim. Kliniğin sahibi benim arkadşımdı. Tek arkadaşım.. O da benim gibi kırgındı... Ama çok iyi biriydi.
Lusini kollarıma alıp kapıdan içeri girdim. Evet...Hayvan sever arkadaşım köpekle ilgileniyordu. O da hayata bu tatlı varlıklarla bağlanıyordu. Ve onları çok severdi.
"günaydın... ben geldim..."
Söyledim enerji dolu sandığım ama sahte olduğu anlaşılan sesimle...Ne yapa bilirdim ki... Oyunculuk yapamıyordum... Sahte biri değildim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlar~şehri
FanfictionBir siyah ve karanlık hayatın üzerine küçücük beyaz nokta düşerse nolurdu? Karanlık hayata nolurdu? Ve ya o küçücük noktaya nolurdu? Kim kiminle karışırdı? Hiç düşündünüzmü? Yaşadınızmı? Hayır.... yaşamadınız. Ama ben yaşadım. Siyah hayatıma düşen...