Multi: Lorde - Glory And Gore
*Albıs, Türk mitolojisindeki cadı.
*Sarı Albıs: Yine Türk mitolojisinde bir cadı. Albıs'a göre daha az ölümcül.
İyi okumalar:)
-IV-
❇
Dolunay, karanlığa büyük bir tezatlık göstererek parlıyordu.
Kurt soyundan gelenler kasabayı çevreleyen ormanlara dağılmış kendilerinde baskınlaşan kurt özelliklerine boyun eğerken uzaklarda bir yerde koşarak vahşi yaşamına dönmüş kurttan bihaberlerdi. Bildikleri tek şey, dolunay bu gece daha parlaktı
Kahverengi tüylerinin arasına giren rüzgarda koşan kurt, iç güdülerinin kölesi olsa da sanki komut verilmiş bir robot gibi kasabadan uzaklaşıyordu. Pençelerini savurup dişlerini geçireceği bir av arıyordu.
İlk avı bir tavşan oldu. Bir pire misali oradan oraya sıçrayan tavşan, bu kurdun ilk kurbanıydı.
Ardından koşmaya devam etti kurt. Kanın kokusunu alan diğer kurtlar çok geçmeden gelirdi.
*
Dolunay batıp yerini güneşe bırakırken kurt ağaçların arasındaydı. İri gövdesi yere yığıldı. Vakit sona ermişti.
Bedeni dakikalar süren bir değişimin sonunda tekrar insan formuna dönerken, kahverengi saçları dağılmış, çıplak bir kız kalmıştı geriye. Göz kapakları, gece boyu koşmanın yoğunluğuna dayanamamıştı. Kurt formundayken yorgunluk gözardı edilebilirdi ama insan bedeni için öyle değildi.
O sırada ağaçların arasından bunu hisseden uzun boylu bir kadın çıkageldi. Kızıl elbisesi eskiydi. Dağınık saçlı ve çirkin sayılabilecek bu kadın karşısındaki kıza bir bakış attı. Bir kurdun doğma ihtimali bile geçen yıllar sonunda düşmüşken dişi bir kurt? Uzun tırnaklarını kendi yüzünde gezdirdi. Bir yerden sonra yaşını saymayı bırakmıştı. Ona sonsuz gibi gelen bu süre içinde gördüğü dişi kurtlar -yarı insan yarı kurt olanlardan bahsetmiyordu- sayılıydı.
"Uyanacak mısın küçük?"
Kızın tek tepkisi nefes aldığı için hareket eden bedeniydi.
"Sıradan bir insan olsaydın ruhunu alabilirdim ama dişi kurt olduğun için şanslısın."
Tahta ve taş ikilisinden oluşan gösterişsiz, hatta kötü sayılabilecek evine geldikten sonra bir tane kürk aldı. Tilki ve koyunların derisinden yapılan kalın ve büyük bir kürktü bu. Kendi boyuna göre yapmıştı ve Albıs*, normal bir insandan daha uzundu.
Tekrar kızı bulduğu noktaya gelince kürkü kıza giydirdi ve kızı sırtına alarak evine taşıdı. Yaktığı şöminenin karşısında yer alan kahverengi koltuğa bıraktıktan sonra kavanoz kavanoz taze, kuru, zehirli, şifalı bitkilerle dolu odasına girdi. Duvara gömülü kitaplığından kendi el yazması kitaplardan birini çıkardı.
*
Üzerindeki yorgunluğun azaldığını hisseden Doğa, gözlerini araladı. Gördüğü ilk şey karşısındaki şöminenin alevleriydi. Yaşadığı evlerde kalorifer olan genç kız bunu yabancılasa bile hoşuna gitti.
Yavaşça doğrularak oturur pozisyona geldi. Neredeydi?
Zihnine bir anda hücum eden anı silsilesi başını ağrıttı. Gözlerini kapattı. Bütün anılar bir netti. Ormanın içinde koşuşu, içindeki o açlık, saldırma arzusu... Derin bir nefesi ciğerlerine çekti. Korkudan gözlerinin sulanmasına engel olamadı. Kürkün uzun kollarını sıyırarak ellerini ortaya çıkardı. Kafasını elleri arasına aldı. Zihindekiler bir rüya olamayacak kadar net ve gerçekti ama aynı zamanda da gerçek olamayacak kadar olağandışıydı. Büyük bir ironiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asena
Manusia Serigala❇ Nadir doğan dişi kurtlar sürü lideriydi. Ama o zamanın üzerinden yıllar geçmişti. Kurtların soyu azalmıştı. Beş yüz yıl içinde çıkardıkları savaşlar sonucu verdikleri kayıplar yüzünden geriye sadece kurtların soyundan gelen insanlar ve birkaç...