❇ 2.Bölüm ❇

432 29 28
                                    

Multi: Noah Cyrus - Almost Famous


-II-

Pazartesi sabahı, bir önceki gün merkeze giden Akın hala dönmemişti. Bu önemli değildi çünkü Doğa zaten okula gitmek için Daniel ile anlaşmıştı.

Bisikletle gideceklerini sansa da Daniel annesinin eski arabasıyla karşılamıştı onu.

"Arabaya karşı ön yargılı olma, boyatacağım!" dedi Daniel yer yer güneşten dolayı bozulmuş gri boyayı kast ederek. "Ayrıca okul müdür yardımcısı annemin bir arkadaşı. Yalnız kalmaman için her dersin mutlaka Fred, Jessie, Gee ya da benimle aynı."

Doğa bunu duymasıyla hafiflemiş gibi hissetti. Yalnız kalmayacak olması güzeldi.

"Gerçekten mi? Harika. Teşekkür ederim." dedi heyecanla.

*

Okulun ilk günü kötü geçmemişti. İyi bile sayılabilirdi.

İki ders kimya, iki ders tarih ve bir ders de coğrafya görmüştü. Kimyada Fred'le, tarihte Gökçe ve coğrafyada da Jessie ile aynı sınıftaydı.

Saat üçe gelirken eve gelmişti. Kendini salona attı. İkili mor koltuğa otururken ayaklarını ortadaki kahverengi sehpaya uzattı.

Babasıyla konuşmuştu. Ardından ağabeyinin de gelince yiyebilmesi için makarna yapmıştı.

Yemeğini yedikten sonra biraz kitap okumuştu.

Eve gelen Akın üzerini değiştirmek için üst kata çıkarken, "İlk günün nasıldı?" diye sordu.

"Normal." diyerek yanıtladı onu.

Ardından da çalışma masası konusunu açmıştı.

"Sen rengini söyle ben hallederim."

O bunu söyledikten sonra Doğa rengini söyledi.

"Yarın akşam işten arkadaşlarım bizim eve gelecek. İş konuşacağız."

"Peki." diyerek ağabeyinin sözünün devamını bekledi. Meraklı kahvelikleri ağabeyinin bal rengi gözlerine çevrilmişti.

"Yemek yapabilir misin?"

"Ben mi?" dedi Doğa kendini işaret ederken. Sonra da güldü. "Kovulmak istiyorsun galiba."

"İnternetten tarif bakıp yapamaz mısın? Eğer erken gelme imkanım olsa yapardım."

Eğer imkanı olsa ağabeyinin kendisine iş bırakmayacağını bilerek başını salladı.

"Halletmeye çalışırım."

*

Ertesi gün dört dersi vardı. Daniel'dan erken çıkacağı için onu beklemeyerek gideceğini söylemişti. Bu yemek işi onu geriyordu. Bir an önce halletmek istiyordu.

Ağabeyinin isteği üzerine(!) kasaptan birkaç biftek aldıktan sonra markete uğradı.

Yavaş yavaş yerleri öğreniyordu. En azından ihtiyacı olan yerleri öğrenmişti şu ana kadar.

Marketin rafları arasında dolaşırken bir tane parmesan peyniri aldı. Etin yanında peynirli makarna güzel olurdu, değil mi? Yoksa makarna basit mi kaçardı? Daha önce iş için hiç yemek yapmamıştı! Sadece iş için değil normalde de yemek yapmazdı ki.

Dudağını ısırdı. Makarna yapacaktı belli ki.

Peki ya içecek?

O sırada birinin üzerine çıkacak gibi çarpmasıyla birkaç adım sendelemişti. Elindeki peynir ve makarna paketleri parmakları arasından kayarak yere düşerken kasaptan aldığı etin poşetini bileğine takmasa oda yeri boylayacaktı.

AsenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin