✧7✧

2.2K 193 357
                                    

merhabalar aq geldim ama bomba gibi mi bilmem ehehehehehe 🤡

tatil havasında geçen ağustos ayı, geldiği gibi de gitmek üzereydi. midoriya havanın biraz daha keyfini çıkarmak istemiş olsa da yuuei'de ikinci yılına başlayacağı için de heyecanlıydı. yeni dönem demek, yeni başlangıçlar demekti. yeni yılında kim bilir neler dönecekti, neler olacaktı... kahramanlığa bir adım daha ilerleyecekti midoriya ve onu kimse durduramayacaktı. all might'ın ona yüklediği görevi yerine getirecek ve belki de herkesin görmüş olacağı en iyi kahraman olacaktı.

ama şu an bunu düşünmek için fazla garip bir andı. çocukluk arkadaşı (!) ile beraber, lokal bir burger king'de karşılıklı whopper menü yiyorlardı.

aslında, sürüklenen kendisi olmamıştı. aksine bakugo'yu kendi buraya getirmişti. hiç yalan söylemeyecekti, bakugo'nun neyi sevip sevmediğini bilmiyordu o yüzden onu kıçı kırık bir fastfood restoranına getirmekten başka bir şey yapamamıştı. öğle yemeği bahanesiyle yutturabilirdi buraya getirme amacını ama asıl durumu bakugo ile konuşmak istemesiydi. altıncı hissi bir şeylerin olduğu hakkında alarm vermişti. hem de bakugo'yu az buçuk tanımıyor değildi, değil mi?

katsuki, hamburgerinin içinden geçerken -cidden de acıkmış gibi duruyordu- izuku ipleri eline almaya karar verdi. yoksa hiç konuşamadan günü kapatacaklardı ve izuku işte bunun olmasını istemiyordu. "kacchan-"

"sana bir şartla bu öğle yemeğine gelirim demiştim," dedi katsuki, sertçe, hamburgeri plastik tabakta yalnız bırakıp buzlu kolasına uzanırken. "o da çeneni kapalı tutmandı."

izuku sinirle kıvırcık saçıyla oynadı. evet, katsuki'yi buraya getirmenin tek yolu buydu. ama oturup da yemek yiyişini izleyecek değildi. daha kendi hamburgerini açmamıştı bile, gerildiğinden. konuyu açsa yaşıtına, belki de sözünü geçirebilirdi.

kendi problemlerinin içinde yüzüyor olsa bile, kendine odaklanacak çok kendini sevmiyordu deku. todoroki'ye patlayışını kafasında oynatıp duruyordu. zaten o zamandan sonra katsuki ile aralarında bir şey olduğundan şüphelenmeye başlamıştı. ne vardı, hiç bilmiyordu. ama ikisinin aklı da sanki birbirlerinin etrafında dönüyor gibiydi. katsuki'nin son zamanlardaki davranışları da hesaba katmalıydı.

cidden de katsuki ile konuşması gereken bir sürü konu vardı ve bundan sonsuza dek kaçamazdı, ikisi de.

"kacchan-" izuku bir umutla tekrardan seslendi.

"deku-"

"beni bir dinler-"

"seni-"

"bundan kaçmamalısın kacchan." izuku bunu katsuki'yi bastırarak ve sesini yükselterek söyleyince, yaşıtından sesli bir nefes veriş duyuldu. gıcık olmuş gibiydi, olmalıydı da, diye düşündü izuku.

"hay sikeyim, tamam," sinirle kolasını yerine koydu. pes ederek patates kızartmasına uzandı, hâlâ gıcık bir şekilde. "ne bok diyorsan de de, kurtulayım senden."

izuku kazandığı için gururlanırken, hemen içine günlerdir takılan konuya balıklama atladı.

"todoroki-kun," izuku'nun ağzından bu harfler dökülür dökülmez, katsuki'nin yerinde donması bir oldu. yeşil saçlı yaşıtı dikkatlice çocukluk arkadaşının (!) tepkisini ölçmek adına boğuk bir şekilde yüzüne baktı. hafif bir şaşkınlık sezdi ama onun dışında yüzü gittikçe bir kâğıttan farksızlaşmaya başlıyordu. işte bu sefer de şaşıran izuku olmuştu.

daha çok... utanma veya bir kızarma bekliyordu. umduğu, tahmin ettiği gibi olmamıştı. ama bir şeye de emin olmuş gibiydi. todoroki ile aralarında kesin bir şeyler dönmüştü. ne döndüğünü tahmin etmek zordu, bir kavga? bir laf atışı?

infinite ⊹ todobaku [✅] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin