Minho Jisung'u hiç bırakmayacağıma, onun her zaman yanında olacağıma söz vermiştim.. onu her zaman koruyup kollayacaktım... bu yüzden ellerimizi birbirine kelepçeledim. "Minho, mal mısın sen çocum?" Dedi Jisung sinirle, yine de gülüyordu.
Jisung Şu an ne mi yapıyoruz? Sokakta polis istasyonunda doğru yürüyoruz, kelepçeli bir şekilde. Minho akıllısı sırf ayrılmayalım diye uyurken ellerimizi birbirine kelepçelemiş, ve sonra da anahtarı koyduğu yeri unutmuş. Şimdi polis olan bir arkadaşından bizi çözmesini isteyeceğiz.
Polis istasyonuna varıp içeriye girdik. Minho gördüğü arkadaşının yanına giderken ben de onunla gitmek zorunda kalmıştım. "Hey Renjun! Nasılsın?" "Oh Minho! İyiyim de, neden buradasın?" Minho garip bir şekilde gülümseyip kelepçeyi gösterince Renjun ona sinirle bakmıştı. "Benim kelepçemi mi çaldın?" "Belki?" "Minho o bir oyuncak değil, hem niye aldın ki?" "Jisung'un yanından ayrılmayacağıma söz vermiştim, kesinleştirmek için de bunu yaptım.. şimdi bizi çözer misin?" "Niye bu kadar malsın sen ya? Niye kelepçeliyorsun çocuğu?" Demişti Renjun gülerken.
Renjun bizi çözdükten sonra onunla biraz konuşmuştuk, Minho ile hala konuşmaya devam ediyorlardı ama ben sıkıldığım için boş bir yere oturmuştum.
Yanımda başını öne eğmiş bir çocuk oturuyordu, belki yardımı dokunur diye konuşmaya karar vermiştim. "Hey.." kafasını kaldırmıştı. "Seungmin burada ne işin var?" "Cüzdanımı kaybettim.." "Oh.. anladım." Biz konuşmaya devam ederken içeriye üç kişi girmişti.
"Hayır bir kere, Doreamon'un cidden garip eşyaları var, onlarla Dumbledore'u alt edebilir." Çilli olan emin bir şekilde söylemişti. "Lix, bunun kesin olduğunu pek sanmıyorum." Demişti uzun olan. "Aşkım, hyunjin, artık kavga etmeyi bırakın, bakın geldik." Üçlüyü gören Renjun Hyung ile Minho Hyung onlara doğru ilerlemişti.
"Oh Minho Hyung, sen de mi buradaydın?" Demişti çilli olan sevinçle "Evet, bu arada bu size bahsettiğim kişi, Jisung." İsmimin geçmesiyle gülümsemiştim, "merhaba." "Ben Felix!" "Ben Changbin, Felix'in sevgilisi." "Ben de sap Hyunjin." Hyunjin'in söylediği şeye herkes gülerken Seungmin'in fısıldadığını duymuştum. "Hyunjin.."
Hepimiz tanıştıktan sonra sohbete dalmıştık. Yaklaşık bir kaç dakika sonra kapı tekrardan açılmıştı, bir tane polis ve yanında da bir çocuk geldi- bir dakika bu Jeongin! "Yemin ederim o adamı kötü biri sanmıştım! Oh hey jisung ve seungmin.. ve Minho Hyung."
"Jeongin, neden buradasın?" Minho Hyung sessizliği bozmuştu. "Bir adamın bileğindeki düğme, bir kızın saçına takılmış, ben de bilerek saçını çekiyor sanmıştım ve o adama yumruk attım.." "Sevgilim, Jeongin'in suçlu olduğunu sanmıyorum.." demişti Renjun, diğer polise dönerek. "Peki o zaman.. biz de sohbete katılalım." "Yey yeni arkadaşlar!" Jeongin el çırpmaya başlamıştı. "Ben Jaemin!" Renjun'ın sevgilisi kendini tanıtmıştı.
Herkes tanıştıktan sonra uzun bir süre sohbet etmiştik ve ayrılmadan önce de birbirimizin telefon numaralarını almıştık. Aklımda kalan şey ise bütün gün Seungmin ve Hyunjin'in birbirine bakmasıydı.. ————— Ne yazdığım hakkında en ufak bir fikrim yok ldldldk NOT: Birkaç gün önce olan w*ojin olayları yüzünden hikayenin bu kısmını değiştirmek istedim.. ve aklıma gelen ilk ship Renmin olduğu için onları koydum dokdkdk Umarım olaylardan sonra hepiniz iyisinizdir.. 💚
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.