33. bölüm

1K 82 195
                                    


Bakugou'dan

yüzüstü yattığım yatakta gözlerimi araladığımda biraz durup beynimin mesaiye başlamasını bekledim.
sırtımda hisseetiğim ıslaklıkla hızla diğer tarafa başımı çevirdim.

yeni uyanmış boğuk sesiyle
"günaydın sarışın." demesiyle gozlerim kocaman açıldı.
dün gece aklıma geldiğinde sessizce yutkundum.  siktir çok utanç vericiydi...

"gü-günaydın."
yanağıma ve sırtıma öpücükler bırakmasıyla vücudum gevşedi.
bu çocuk tam olarak bana napıyordu?
yavaşca sırt üstü döndüm.  alt kısmımdaki ağrı kendini belli ederken yüzümü buruşturdum.

burnuma gelen duj jeli kokusu artarken bana yaklaştı.
"hadi sen banyo yap ben de burayı toplayayım." utançla hımm diyip onayladım.

o çoktan uyanmış duş almış ve giyinmişti. ben nolmalde erken kalkardım. onun daha erken kalkacağını da pek düşünmüyordum. 
ben geç kalkmıştım.
kirishima'ya odadan çıkması için baktığımda kapıyı kapattı ve çıktı. 

ev zaten küçüktü. ama banyosunu dışarı bile yapmamışlardı. bundan pek şikayetçi değildim gerçi. 
gidip duşa girdim.

sıcak su bedenimden akarken olanları düşünmeye başladım. 
ben ...
ben NE YAPTIM LAN

of benim ona kızgın olmam gerekiyordu. hesap falan sormam ..
nasıl bu hale gelmiştik ki?
ve dahası ben bundan dolayı aşırı mutlu hissediyordum.
dudaklarımı ısırdım ve hızlıca yıkanıp banyodan çıktım ve kıyafetlerimi giydim.

"kirishima?"  kapının önüne atılmış  çarşafı çamaşır makinesine attım ve mutfağa ilerledim. zaten mutfağa giderken salondan da geçmiş oluyordum. içeri girecekken kapı hızla açıldı ve kirishimayla göz göze geldim. "gözlerini kapat"

ona tek kaşımı kaldırıp baktım.
"noluyor boktan saçlı?"
arkama geçip gözlerimi kendi kapattı.
"bu ne şimdi?"  kıkırdadı ve bizi mutfağa soktu.

"ta daaaaaaa"
gözlerimi bırakmasıyla karşıya baktım . üstü yanmış  iki tost, reçeller  konuldukları kaplarrın kenarındam biraz damlıyor. yamuk yumuk kesilmiş domatesler ve yanında salatalıklar .

"haftalık kahvaltı ihtiyacımın hepsini bugün mü yiyeceğiz?"

"ya o kadar hazırladım. beğenmedin mi?"  Çok hoştu. düşünülmüş ve uğraşılmıştı.

"tch. idare eder."
kocama  gözlerle bana baktı.
"ama domates salatalık bile doğradım" hüzünle bana bakarken boynundan hızlıca  öptüm.
gözleri tekrar parlamaya başlayınca masaya oturdum.

"yani beğendin."
hızla karşımdaki sandalyeye oturdu. 
üstü hafif yanık tostu aldım ve ısırdım. kalın kaşarlar o kadar kalındı ki hepsi erimemişti. zorlukla yuttum.
"kaşarı bütünüyle koysaydın zahmet etmişsin doğramakla. " kendi tostunu zevkle yerken tekrar bana baktı

"of aşçı mıyım ben bu kadar  yaptım. insan teşekkür eder."
gözlerimi devirdim.
bi anda bir şey hatırlar gibi  durdu.
"bakugou.. affettin mi ?"
" söylediklerine inanıyorum ama yine de bu senin haklı olduğun anlamına gelmiyor."
"biliyorum.  özür dilerim.  sadece senin de canın sıkılsın istemedim iste"
"böyle hiç bozulmadı çük beyinli."
mahçup gözlerle bakıyordu. elindeki çatalı bırakmış parmaklarıyla oynuyordu.
"bir daha tetsu mu neyse onla tek kalmanı istemiyorum."

yarim ağız güldü ve mırıldandı.
"kıskandın."
sinirle gözlerine baktığımda gülümsemesi anında silindi .
"ta-tamam  "
domateslerden birini ağzıma attım ve devam ettim.
"ayrıca bir şey olduysa bana geleceksin. başka insanlara değil. 
sikik cevaplar vereceğine gelip beni ara , yanıma gel ne biliyim yalan söyleme . yoksa seni gebertirim."
"tamam " utancla başını aşağı eğdiğinde gülümsüyordu ve kızarmıştı. 
"aferin"

telefonuma gelen  mesajla masanın üstünden telefonuma uzandım.
ama kirishima erken davrandı.
"ulan varya keşke o gün midoriya tutmasaydı da ayakkabim onun götüne girseydi...."
"napiyorsun boktan saçlı" dabi  naber yazmış bile  olsa kesin sinirlenmişti.
bana döndü ve yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi.
tamam... bu tuhaf ..

kirishima kameradan zamanlayıcı ayarladı ve yanıma gelip reçel kabına telefonu yasladı. ne yapacağını sormak için ağzımı açtığımda dudakları benimkilere kapandı.  gözleri de kapanırken benim gözlerim de otamatikmen kapanmıştı.
yanaklarımdan tuttu ve benden ayrıldı. "seni seviyorum."
dudaklarımı dişledim ve utançla yere baktım. "ne sikim yapıyorsun?"
yanağımı abartılı bir şekilde öptüğünde sinirle ona baktım.

utançtan ölmemi mi bekliyor lan bu .
"aniden yapmasana aptal"
"dabiye bunu gönderebilir miyim?"
telefonu bana gösterdiğinde  kameraya orta parmak çekerek  beni öpüyordu . utançla telefonu almaya çalıştım.  "ha-hayır."
yavru kedi bakışları atmaya başladı. 
"ne istersen yaparım nolur?"
derin bir nefer verdim.

telefonu tekrar reçel  kabına yasladım ve zamanlayıcı ayarlayıp   ona sarılıp yüzümü  boynuna gördüm.
fotografı çektiğinde  ayrıldım. 
gözleri kocaman açılmış ve kızarmıştı. 
dün gece bütün herseyi ben yaptım sanki şimdi de   öperken utanmıyor  da sarılınca mı utanıyor 

"tch. bunu at çok istiyorsan."
yerime tekrar oturdum ve tostumun  kalanını yedim.
"ha"
halâ aptal aptal sırıtıyordu.
bıraktığım etkiyle tatmin olmuş bir gülümseme yüzümde belirdi.
"o fotografı at diyorum boktan saçlı"
"saçlarım seninkilerden çok da farklı değil. "
omuz silktim.
"ayy katsuki bunun arkasına  reçel  bulaşmış "

.
.
.
BÖLÜM SONU ..
yorum yapmayı unutmayın
ehe bu ara biraz boşladım. 
özür  👉🏻👈🏻

(kiribaku)pes etmiyorum Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin