~SENİN YÜZÜNDEN~(2)

551 145 71
                                    

Cafede Nergiz ile konuştuğumuz sırada Nergiz'in telefonu çaldı. "Alo" dedi. Karşıdan ses alamıyordum ama Nergiz'in yüzüne bakacak olursak kötü bir şey olduğu belliydi.

"Ben hemen geliyorum" demesiyle ayaklanması bir oldu. Ben daha ne olduğunu anlamadan

"Benim acilen gitmem gerek." dedi.

"Ne oldu, kötü bir şey yoktur umarım. Ben seni bırakayım" demem hiç bir şeyi değiştirmedi.

"Sonra konuşuruz,ben bir taksiyle giderim" dedi. Israrlarıma kulak asmayıp cafeden çıktı. Bende ondan sonra hesabı ödeyip eve gitmek üzere arabaya bindim.

Araba seyir halinde devam ederken gözüme bir ışık geldi ben daha ne olduğunu anlamadan bir arabanın üzerime doğru geldiğini fark etmemle arabayı frenlemem bir oldu. Aniden yaptığım frenden dolayı başımı direksiyona çarptım. Camdan dışarı az önceki araca baktım. Arabadaki kişi de ani fren yapmış olmalı ki duvara çarpmaktan son anda kurtulmuş. Başıma giren ağrıyla elimi başıma götürdüm. Elimdeki ıslaklığa baktığımda kan olduğunu gördüm. Neyse ki önemli bir şey yok. Ben diğer arabayı merak ettiğim için arabadan inip o tarafa doğru yürüdüm.

Başımı arabaya uzattım ve arabadaki adamı görmemle gözlerim dehşetle açıldı. Elinde alkol şişesi, sanki az önce hiç bir şey olmamış gibi alkolü yudumluyordu. Ben onun yüzünden ölümden döndüm, beyefendinin umurunda olmadığı gibi birde alkol içiyor,öyle mi? Sen şimdi görürsün, ayyaş.

Birkaç kez cama vurduğum halde beni duymuyordu ya da duymamazlıktan geliyordu. Bu benim daha da sinirlenmeme neden oldu ve bir kez daha cama, bu sefer daha sert , vurdum. Beyefendi sonunda bana dönme zahmetinde bulundu ve yavaş hareketlerle arabadan indi.

"Ne var?" dedi. Bunu benim ona sormam gerekmiyor muydu?

"Ne mi var? Daha ne olsun. Ben senin yüzünden ölümden döneyim sen gel bana ne var deyip ahkâm kes öyle mi? Yok öyle."demem onu sinirlendirmiş olacak ki sağa sola yalpalaya yalpalaya bana doğru geldi.

" Yoksa....ne yaparsın " biraz daha ilerledi. Bende korkmaya başlamıştım ki önce sendeledi sonra yere düştü. Acaba kaldırsam mı diye içimden geçirdim ama ben hem onu taşıyamazdım hem de bir temasta bulunmak istemiyorum, zaten uygun da değil. En iyisi telefonunu bulup ailesinden birini aramak. Ben arabaya doğru koşar adım gittim ve kapıyı açtım. Telefonu şoför koltuğunun yanındaki koltuktaydı. Neyseki şifre yok. Babasına mesaj atmak için rehbere girdim. Ama rehberde baba unvanına dair hiç bir şey bulamadığım için bu sefer rehberde annesine bakındım ve aradığımı buldum. Annemmm diye kayıtlıydı. Neyse mesaj kutusuna girip annesine mesaj atacaktım.

"Merhaba, oğlunuz kaza yapmaktan son anda kurtuldu. Fakat alkolün azizliğine uğrayıp bayıldı. Ben size konum atacağım. Belki gelip almak istersiniz, sanmıyorum ama neyse."

Yaşadığım olayın üzerinden iki saat geçti ve ben evdeyim şuan. Banyodan sonra yatsı namazımı kılmak üzere abdest alıp seccademin üzerine geçtim. Namazlık kıyafetlerimi giyip niyet edip namaza durdum.

Namazımı bitirdikten sonra içime huzur yerleşti. Bu sefer ellerimi açtım semaya ve başladım dua etmeye.

Allah'ım sen müslüman kardeşlerime, aileme ve bana sana layık kul, Peygamber Efendimize(s.a.v) layık ümmet olmayı nasip eyle. Senin yolunda olmayanları da hidayet et. İbadetlerimizi senin rızan için dosdoğru yapmayı nasip eyle. Bizlere dünyada da iyilik ver ahirette de iyilik ver bizleri cehennem azabından koru. Âmin amin amin ecmain.

Duadan sonra seccademi kaldırıp ailemin yanına geçtim, yemek hazırdı. Bende babamların yanında, sofrada, yerimi aldım.

"Selamün aleyküm, afiyet olsun" dedim tebessüm ederek.

"Ve aleyküm selam. Hoşgeldin kızım. Hayrola niye böyle erken geldin. Biz, sen Nergiz kızımızla biraz daha oturursun sanıyorduk."

"Nergiz'in acil işi çıktı anne. Bende sordum ne oldu diye, sonra konuşuruz dedi ama galiba kötü bir şey oldu. Bende ondan sonra çıktım"

"Kızım alnına ne oldu senin" geciktiğini düşündüğüm soru babamdan geldi. Ben şimdi ne diyecektim. Yalanda söylemek istemiyorum.

"Önemli bir şey yok babacığım, küçük bir kaza" zorla tebessüm etmeye çalıştım. Yalan değildi sonuçta. Küçük bir kaza.

"Emin misin? Peki söyle bakalım nasıl oldu bu kaza" şimdi işin içinden çık bakalım Zişan, bu sefer ne diyeceksin.

"Şey...... şey bab....." ve babamın telefonu devreye girer. Kim aradıysa da Allah ondan razı olsun.
Kısa bir telefon görüşmesinden sonra babam bana döndü. İnşaAllah unutmuştur aynı soruyu sormaz.

"İki gün sonra yapılması planlanan toplantıyı yarına almak istiyorlar. Bende olur dedim. Sekreteri arayıp hazırlıkları hızlandırmalarını isteyeceğim."dedi.

"Anladım, peki niçin yarına almak istemişler?" aklımdaki soruyu sordum.

"Holdingin sahibi Ömer Bey'in yurt dışında bir işi çıkmış toplantıya katılmak istediği için öne almayı rica etti."konuyu değiştirmenin zamanı geldi.

"Baba abim ne zaman gelecek?" çok özlemiştim onu. Tamam şirketteki işleri sevmiyor olabilir sırf bu yüzden tatile çıkmaya karar vermişte olabilir. Tabi bunu ben ve abim dışında kimse bilmiyor. Ama tatili bu kadar uzatması bence anlamsız.

"Bir iki güne geleceğini söyledi. "

Çok mutlu oldum. Her ne kadar benimle uğraşması hoşuma gitmesede, beni sinir etsede onu çok seviyorum ve bazen çok iyi anlaşabiliyoruz.
Abim asker olmayı çok istiyordu ve şuanda asker.

Yemeğimizi yedikten sonra annemle beraber sofrayı kaldırdık. Ben tabakları makineye yerleştirirken annemde çayı demliyordu. İşimi bitirip dolaptan dün yaptığım tatlıyı çıkardım yanına da kurabiye tabi onuda ben yaptım. Yemek ve tatlı yapmayı çok sevdiğimi söylemişmiydim, söylemediysemde öğrenmiş oldunuz. Servisleri yaptıktan sonra bende ayıp olmasın diye oturup bir dilim tatlı yedikten sonra odama geçtim.

Bugün çok yorulmuştum ve hemen uyumak istiyordum. Yatağa girdiğim gibi kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum İnşaAllah☺☺

Selam ve dua ile Allah'a emanet olun...

DOKUMA KRALİÇESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin