İyi okumalar güzellerimm oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♥️
Mutlaka sarkıyı açıp öyle okuyunn.
Emre Aydın-Her şey biraz hâlâ sen
Manga- Dursun Zaman
______________________________________Sırtımda donuklaşan Sezgi'nin elleri buz kesmiş gibiydi. Bunu kıyafetimin üzerinden bile hissedebiliyordum. Geriye doğru çekildim ve kızarmış gözlerimi şaşkınlıkla büyümüş gözlerine çevirdim.
"Sana yemin ederim ki gördüm." Dedim ve gülümsedim.
Ellerimi kaldırıp omzuna koydum. Bir tepki vermesini istedim ama o susuyordu. Belki de bir şeyler düşünüyordu. Kaşlarını çattı ve gözlerimin içine daha dikkatli bakmaya başladı. Başımı sağa doğru yatırdım.
"Bunun imkansız olduğunu biliyorsun değil mi?"
Yüzümdeki gülümseme soluklaşırken başımı yağmurun taneleriyle kaplanmış pencereye doğru çevirdim. Ondan böyle bir tepkiyi elbette beklemiyordum. Çünkü ona güneş mavi dersem bile bana inanırdı. Hatta eline bir kağıt alır, üzerine mavi bir güneş çizer, daha sonra onu gökyüzüne kaldırıp güneşin üzerini kapatırdı.
"Bana inanmıyorsun..." Diye mırıldandım.
Hayal kırıklığı ile dudaklarımdan dökülen cümle ile birlikte Sezgi, bana biraz daha yaklaştı ve ellerimi avucunun içine aldı.
"Ama güzelim seni üzmek istemiyorum ama bir hafta önce gördüğün o fotoğraf yalan olamaz." Dedi ve duraksadı. Cümlelerinin keskin darbeleri kalbime izlerini bırakırken boğazını temizledi ve canımı daha çok yakacak bir cümle daha kurdu."O fotagraftaki kişi Baran'dı."
"Bana inanmıyorsun." Diye tekrar ettim. Neden bana inanmıyordu? Onu gerçekten görmüştüm. Yüzünü değil, bal gözlerini görmüştüm.
"Mina...Bir şey soracağım sana." Kelimeleri seçmekte zorlanıyor gibiydi."Hayal görmüş olabilir misin?"
Başımı hızla ona doğru çevirdim. Ellerimi bir anda ellerinden çektim ve üzerime örtülü olan çarşafı ayaklarımla yere doğru ittirdim. Nefeslerim düzenini kaybetmeye başlamıştı. Doğruyu söylüyordum. O Baran'ın gözleriydi. Biliyorum, oydu. Hayal de değildi. Yattığım yerden kalkarken Sezgi'nin de gözleri üzerimdeydi. Kolundan sertçe tuttum ve onu ayağa kaldırdım. Birlikte kapıya doğru ilerlerken bana hiç itiraz etmiyordu.
"Nereye gidiyoruz Mina?"
"İspatlayacağım." Dedim öfkeyle.
Sertçe kapıyı açtığım anda karşımda duran Sinan, Tugay ve Barış yaslandıkları yerden ayrılıp bize doğru döndüler. Yüzlerine bakmadan koridora yöneleceğim sırada Sezgi'nin kolunu tutan elimin üzerine başka bir el tutundu. Başımı hızla elimi tutan Sinan'a çevirdim.
"Neler oluyor?" Gözlerini Sezgi'nin kolunu tutan elime doğru çevirdi. "Ne yapıyorsun?" Boşta olan elim ile elini tuttum ve sıktım. Elini çekebilirdim ama yapmadım.
"Çek elini Sinan."
Sinan elini çekmeden sadece gözlerimin içine bakıyordu. Yüzümün kızardığına adım gibi emindim. Üstelik ağladığım için gözlerimin altıda kızarmış ve morarmış olmalıydı. Babam yüzünden uyuyamamıştım. Maçta da oldukça hırpalanmıştım.
"Ne yaptığını sanıyorsun Mina? Delirdin mi?"
"Benimle dalga mı geçiyorsun?Delirmedim tamam mı! Bu ne şimdi? Sezgi'ye zarar vereceğimi mi düşünüyorsun?"Dişlerini sıktığını kasılmış olan çenesinden anlayabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
Novela JuvenilMina küçük yaşta geçirdiği onca olaydan sonra güçlenmek ve intikam almak için bir adamın yanına eğitilmek için katılmak zorunda kalır. Hiçbir eğitimi olmamasına rağmen kafes dövüşünün içerisine atılan Mina, karşısına çıkan rakibini güçlükle yere ser...