Rauf faik: это ли счастье?
Çok geç geldik ama güzel geldik! İyi okumalar. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♥️
______________________________________
"Bu gün çok eğleneceğiz."
Sesi kulaklarıma ulaşırken bu ses tonunun ona ait olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Fakat işin garip yanı şuydu ki, gözlerinin rengi geceden daha karanlıktı. Orada gördüğüm maskeli adam bu adamsa,o zaman gördüğüm kişi Baran değil miydi? Gözlerimi gözlerinden çekip elindeki silaha doğru çevirdim.
"Eğlence anlayışımız birbirinden çok farklı. Şimdi olayı çok uzatmadan bana ne istediğini söyle."
Elindeki silahı şakaklarıma doğru kaldırdı. Soğukluk tenime değerken irkilmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Söylemek yerine göstermek isterim."
Gözlerimi yola doğru çevirdim ve direksiyonu sıkıca kavradım. Ayağımın gaz pedalına uyguladığı orantısız güç ile birlikte neredeyse çoğu arabayı geçmek üzereydim. Yoldaki hakimiyeti sürdürmeye çalışırken aynı zamanda da arabaya fırlayan kurşunlardan kurtulmaya çalışıyordum.
"Amacın beni öldürmekse, çok doğru bir zaman seçmişsin. Eğer biraz daha o silahı alnıma dayamak yerine yanımızdaki arabaya dogrultmazsan sende gebereceksin."
Arabanın içerisinde yankılanan gür kahkahası sinirimi bozarken, şakağıma dayanan silahın soğukluğu bedenimi terk etmişti.
"Ben hiçbir zaman kaybetmem." Başını bana doğru çevirdi ve ekledi. "Ölümden korktuğumu mu sanıyorsun?"
Kaşlarım çatılırken zihnimin içerisinde yankılanan sorular çoğalmaya başladı. direksiyonu ustaca sola kırdım ve frene basarak arabayı kaydırdım.
Yanımdan silah sesi geldiği anda başımı hızla ona doğru çevirdim. Sırtı bana doğru dönüktü. Vücudunun yarısı pencereden dışarı sarkıyordu. Profesyonel bir şekilde kullandığı silah yanımızdaki arabanın tekerine gelmiş olmalıydı. Bunu aynadan ormana doğru kayan araba sayesinde fark etmiştim. Vücudunu geriye çekip koltuğa tekrar yerleşti.
"Arkadaşlarına ne kadar bağlısın?" Diye sordu ve silahın şarjörünü doldurmaya başladı. Gözlerimi kısa süreliğine kapatıp derin bir nefes aldım.
"Seni alâkadar etmez." Gaza daha çok yüklenirken alnımdan boynuma doğru terler süzülüyordu. Her ne kadar arabanın camını sonuna kadar açmış olsam da bu soğukluk bana fayda etmiyordu. Sıcaktan değildi bu. Endişenin yanında taşıdığı korkuydu. Kendim için değil, onlar içindi. Her ne kadar onlara karşı soğuk olsam da, benim için değerleri ölçülmeyecek kadar büyüktü.
"Şu çocuğun adı neydi...?" Kendi kendine mırıldanıyordu. Yüzünü bana doğru çevirdi ve elini ensesine doğru götürüp kaşıdı." Hani şu, kıvırcık saçları olan. Salak gibi görünen." Dişlerimi sıktım.
"Öyle birini tanımıyorum." Birbirine boy gösterisi yaparcasına göğe doğru uzanan ağaçları hızla geçerken, gecenin karanlığında yolumu kaybetmek istiyordum.
"Hmm, ailesi tarafından sokağa atılmış," Direksiyonu kırmak uzereydim. "Kız kardeşi babası tarafından,"
"Kimsenin ailesi beni ilgilendirmiyor."
İçimdeki acı, kabime baskı uyguluyordu. Sanki binlerce ok kalbime saplanmış ve acımasız eller tarafından geri çıkarılmıştı. Onun acısı benim acılarıma bulaşsın, ondan yok olsun istiyordum. Ama o hiç bir şey yaşamamış gibi davranıyordu. İçten içe yandığını çok iyi biliyordum. Gülerek acılarını örtmeye çalışıyordu ama gözlerinin içindeki emareleri görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
Genç KurguMina küçük yaşta geçirdiği onca olaydan sonra güçlenmek ve intikam almak için bir adamın yanına eğitilmek için katılmak zorunda kalır. Hiçbir eğitimi olmamasına rağmen kafes dövüşünün içerisine atılan Mina, karşısına çıkan rakibini güçlükle yere ser...