Merhaba güzellerim. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. İZ kitabımı arşive koydum ve onu tamamiyle düzenlemeden yayınlamayı düşünmüyorum. Onun için karşınıza bambaşka bir kurgu ile geldim. Umarım onu beğendiğiniz gibi, bu hikayeyi de beğenirsiniz.
Şimdiden yanımda olduğunuz için çok teşekkürler, hepinizi çok seviyorum.
O halde sizi ilk bölüm ile baş başa bırakıyorum. Oy vermeyi ve bol yorum yapmayı unutmayın ♥️
Linkin park - Numb
_______________________________________Adımlarımız birbirimizle uyumlu bir şekilde ilerliyordu. İçimde büyük bir heyecanla birlikte nedenini anlayamadığım bir korku da vardı. Güneş tam tepemizdeydi ama bunun yanında esen rüzgar tenimi okşuyordu.
Yürüdüğümüz ormanlık alandaki yolları ezbere bilen adımlarım yavaştı. Saatlerin geçmesini istemiyordu. Ellerimi iki yanıma açtım ve yürürken kendi etrafımda yavaşça döndüm. Gülme sesi duyduğum anda dudaklarım yana doğru kıvrıldı. Güneşin sıcaklığı gülümsememe bulaşmıştı.
"Neye gülüyorsun sen?" dedim.
Ve bu sefer onun etrafından dönerek geçtim. Ellerimi birbirine vurup kıkırdadım. Umarım benim deli olduğumu düşünmüyordur. Ama düşünse de bu sorun değildi. Ben onun yanında özgür olmayı seviyordum.
Savrulan saçlarımı yüzümden çekip kulağımın arkasına sıkıştırdım ve derin bir nefes aldım. Ağaçların dallarından intiharını gerçekleştiren yapraklar havada uçuşuyordu. Gözlerimi kıstım ve zıplayarak bir tanesini avcumun içine hapsettim.
"Neden konuşmuyorsun?" diye sordum.
Aynı zamanda avcumun içini açmış, yaprağın sapını tutmuştum. Yavaşça göz hızama getirip gözlerimi kıstım. Yaprağın üzerinde yollara benzeyen izler vardı ve bunlar çok güzel gözüküyorlardı. Gülümseyerek başımı ona doğru çevirdim. İleriye bakıyordu, bal rengi gözleri düşünceliydi ve az önce duyduğum gülme sesi solmuştu.
Yürümeyi bırakıp ona doğru döndüm ve ellerimi arkamda birleştirdim. Başımı sağa doğru yatırıp gözlerimi bal gözlerine diktim. Her saniye daha fazla gözlerimi kıstım. Dudaklarını büzdü. Bu haliyle çok komik görünüyordu ama farkında değildi.
"Bana şöyle bakma." dedi ve bir elini ensesine yerleştirip kaşıdı.
"Nasıl bakıyorum?" dedim ve gözlerimi kocaman açtım. Nasıl bakıyordum? Gözlerini kapattı ve bir süre öylece durdu. Merakla ne diyeceğini beklerken gözlerini açtı ve,
"Dövecekmişsin gibi." dedi ve güldü.
Gözlerim gülüşüne kayarken güneşin sıcaklığı kalbime bulaştı. Ellerimi düzeltip yürümeye devam ettim. Onunda adımları bana eşlik etmeye başladı. Onun bir şeylere huzursuzlandığını hissediyordum ama bugün çok güzel görünüyordu. Onu rahatlatmak için elimi koluna koydum. Başımı ona doğru çevirdim. Kaşları havaya kalkmış, ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Boşta olan elimle karşımızda duran pembe yapraklı ağacı gösterdim. Çok uzakta değildi.
"Oraya kadar koşacağız ve oradaki pembe ağaca dokunacağız!" düşünürcesine elimi çeneme koydum. "Kazanan kaybedene ufak bir hediye verecek." elimi indirdim ve gülümsedim. "Tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafes
Fiksi RemajaMina küçük yaşta geçirdiği onca olaydan sonra güçlenmek ve intikam almak için bir adamın yanına eğitilmek için katılmak zorunda kalır. Hiçbir eğitimi olmamasına rağmen kafes dövüşünün içerisine atılan Mina, karşısına çıkan rakibini güçlükle yere ser...