Merhaba.
Ben yirmi yıllık Oh Sehun.
Dünyada insanları mutlu eden çok şey olabilirdi ama bir üniversite öğrencisini en mutlu edecek olaylardan biri, yarınki sabah dersinin iptalinin akşamdan haber verilmesiydi. Hele de bu iptal edilen ders, kardiyopulmoner rehabilitasyon dersi ise mutluluğunuz iki kat olabilirdi.
Dersin iptal olduğu mesajını okur okumaz ilk iş olarak göbek atmıştım ardından sabahın köründe erken kalkma zorunluluğum olmadığı için zevkle alarmımı kapatmıştım. Sonra sabaha kadar da oyun oynayıp güneş doğarken uyumuştum.
Milletin derste olduğu saatte ise fosur fosur uyurken telefonumun çalması ile güzelim uykumdan uyanmıştım. Arayanı, ağzıma almak istemediğim küfürlerle saldırmak istesem de küfürlerimi içime atıp telefonu zorlukla açmıştım.
Arayan dayımdı ve Vivi'nin hiç iyi görünmediğini ve kusup durduğunu söylemişti. Gelip almamı ve veterinere götürmemi istemişti. O halde yataktan kalkıp yurttan uçmuştum. Yurdun önünden Vivi'yi aldığım gibi taksiye binmiştim ve doğruca okula, kampüsteki veteriner fakültesinin kullandığı kliniğe gitmiştim.
Sabah saati olduğu için kalabalık değildi ama öğrenciler ve hocalar vardı. Okul kimliğimi gösterip doğruca aralarına daldım. Ders için kullanılan kişiler üstünde öğretmek için daha fazla tetkik dikkatle yapılırdı. Vivi'ye ne olduğunu bilmiyordum ama hassas bir köpek olduğu için çok korkuyordum.
Hoca sakin olmamı söyledikten Vivi'ye baktı ve sonra beni bir öğrenci ile oradaki görevlilere yönlendirdi. Bir veterinerin yanına gittik.
Uzun boylu, zayıf ama tatlı bir kadındı. Sevecen bir tavırla ne olduğunu, ne için geldiğimi sorunca sadece Vivi'nin kötü olduğunu söyleyebildim. Çünkü elim ayağım titriyordu. O korku ve endişe ile konuşamıyordum. Oturup ağlamamak için kendimi zor bile tutuyordum.
Veteriner hanım bu halimi görünce gülümseyip Vivi'yi kucağımdan aldı ve koridordaki oturma alanında beklememi söyledi. Sadece başımı salladım. Hoca kapıdan girmeden bulunduğumuz koridordaki masanın etrafında olan kızlardan birine seslendi.
"Siyeon, Luhan'ı çağırır mısın? Beşinci odaya gelsin."
"Tabii hocam."
Kız hızlıca giderken içimden 'Luhan' ismini duymam ile yerimde dondum. O kadar da değil artık diye düşünürken istemsizce kızın gittiği yere bakıyordum. Çok geçmeden beyaz önlük giymiş kızıl bir kafa görmem ile küfrü bastım.
YOK ARTIK GÖTÜN KODUĞUMUN KADERİ!
Adını yazmaya tenezzül etmek istemediğim şahıs beni görünce aynı şekilde şaşırdı ve bana doğru yürümeye başladı.
"Günaydın." dedi gülümseyerek.
Cevap vermek istemiyordum ama arkadaki grubun gözleri bizim üstümüzde olunca kaba görünmek istemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçınılmaz Tesadüf
Fiksi PenggemarBir inanışa göre insanlar ruh eşlerine, serçe parmaklarından görünmez kırmızı bir iple bağlıdırlar. Kaderin kırmızı ipleri... Ha işte o inanış gerçek ve ben o lanet olasıca ipi görüyorum!