1/Yok Olan Anılar

231 13 9
                                    

Iseul kulağına tuttuğu telefonunun son kez çalması ile telesekreter kızın "Aradığınız kişi şu anda telefona cevap veremiyor lütfen sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakınız" sesinin kulaklarına doluşunun arasında sinyal sesini duyamadan camından baktığı taksinin şoförünün yavaşça "hanımefendi iyi misiniz?" Dediğini duydu ve cevapsız kalan çağrısını kapatıp telefonunu cebine koydu.

Şoföre dönüp iyi olduğunu nazikçe belirterek tutan ücreti ödedi ve taksinin kapısını açarak taksiden indi. Önündeki sanki koca bir külçe altın gibi gözüken  sarımsı ışıklandırmalarla birlikte parlayan büyük otel binasına baktı. * IDYLLIC HOTEL* yazan büyük camlı kapının gerisinde otelin lobisindeki davete gelmiş insanlar arasında oluşan kalabalığın içerisinde canından çok sevdiği adamı görmesiyle orda takılı kaldı gözleri.

Takım elbisesinin içerisinde yakışıklı gözüken sevgilisinin yanında altın rengi aşırı dekolteli bir elbise giymiş kız Iseul'un sevgilisinin kulağına birşeyler fısıldayıp kulağının altına kaçamak öpücükler kondurarak kahkahalar atıyordu.

Ve Seokjin'de ona tamda böyle anlaşılmasını ister gibi fazla samimi bir şekilde karşılık veriyordu. Iseul kabusta olduğunu düşündü...hayır şimdi bu kapıdan her zaman olduğu gibi içeri girecek sevgilisine gülümseyerek kollarını uzatacak Seokjin ise ona aynı şekilde sıkıca karşılık verecek güven veren ellerinin avuç içlerini onun sırtına bastıracak ve "hoşgeldin sevgilim" diyecekti.

"Bu aptal kapı içerdikleri yanlış gösteriyor sadece" dedi kendi kendine.

Hayır kapı gayette gerçekleri gösteriyordu. Sadece Iseul sevgilisinin ona bunu yapmış olduğunu kabullenemiyordu onu temize çıkarmaya çalışıyor hemen inanmak istemiyordu Seokjin'in kendisini aladttığına.

Kapıdaki görevlinin yanından geçiyordu ki görevli adam onu durdurdu ve "hanımefendi adınız?"dedi. Iseul adamın elindeki listeye eğilip göz gezdirirken "Choi Iseul" dedi. Adam sayfalara hızlıca bakarak adını aradı ama malesef yoktu. Iseul "bir yanlışlık olmalı ben buranın hem daimi müşterisi hemde otelin sahibinin oğlu Kim Seokjin'in nişanlısıyım" demesiyle adam Iseul'u süzdü ve bıyık altından güldü. Üstündeki kot pantolon ve siyah tişörtle buraya otelin sahibi olsa bile giremezdi.

Iseul içeri girmek için tekrar hamle yapınca adam onu sıkıca kolundan tuttu ve geriye doğru itti. "Davet listesinde adınız yazmıyorsa giremezsiniz! Nişanlınız(!) Bay Kim özellikle listeyi kendisi hazırladı ve bu kuralı koydu lütfen zorluk çıkarmayın"

Iseul gözyaşlarının akmasını aldırmadan güldü ve "hata yapıyorsunuz şimdi onu arayacağım ve beni almasını istiycem" telefonunu tekrardan açıp telefon kayıt listesinin en başındaki *Herşeyim♡*(42 cevaplanmamış arama) yazısına tıkayarak son bir kez daha şansını denemek istedi.

Gözleri içerdeki sevgilisinin üzerinde görevlinin gözleri de bu inatla içeri girmeye çalışmasını anlamadığı kızın üzerindeydi. Seokjin çalan telefonunu alaylı bir şekilde eline aldı ve ekranın üzerinde yazan *Hayatımın Anlamı* yazısıyla birkaç saniye ekrana bakıp telefonun kırmızı red etme tuşunu parmağı ile sürükleyerek aramayı red etti. Iseul'un kulağına şimdi meşgul hat sesi gelirken onun odaklandığı tek şey aramasını red ettikten sonra az önceki o aşırı dekolteli kızı öpen sevgilisydi.

Yani artık içerdeki gördüğü görüntüden sonra Seokjin onun sevgilisi olamazdı. Iseul gözlerini çıkarıp parça pinçik etmek istiyordu.

Kapıdaki görevlinin alaylı bakışları altında ezilirken eve doğru yürüdü. Artık hiçbirşey hissetmiyordu kabus olduğunu bile düşünemiyordu tüm bu olup bitenlerin. Oysa 1 ay öncesinde ne kadar da mutlulardı.

Hatta mutluluktan uçuyorlardı birbirlerini öyle seviyorlardı ki herkes dönüp onlara bakıyordu. Ama bir anda fırtına başlamış ve onların bu aşk ile yürüyen gemisini gök gürültüleri ve şimşeklerle sarsa sarsa sonunda geminin tam kalbinin ortasında koca bir delik açmış ve onları batırmıştı.

Iseul şuan Seokjin ile kavga etmeyi o kadar çok istiyordu ki. Hiç kavga etmediler bu bir ay içinde sadece Seokjin Iseul'den gittikçe kendini uzaklaştırdı ve bugün son vuruşunu yaptı.

Keşke birbirlerine bağırsalar ağır laflar söyleselerdi de böyle sessizce bitirmeselerdi herşeyi. Iseul büyük apartmanın önünde durunca Seokjin ile birlikte kaldıkları dairelerinin ışıksız camına baktı bir süre sonra birden cama ışık vurdu.

Cam yavaşça açıldı ve Iseul camdan dışarıya çıkarak temiz havayı içine çekti. Güneşin sıcak parıltısı yüzüne vururken sevinçle sevgilisine seslendi "Seokjin~ah! Bugün hava çok güzel bak!" Seokjin de sevgilisine kollarını dolayıp gülümseyerek "Evet bir tanem bugün hava senin güzelliğini geçemeyecek kadar güzel!" Demişti.

Ama bu sadece eski güzel bir anıdan ibaretti tabi Iseul için acı bir anıydı artık. Bir damla düştü hayır gözyaşı değil yağmur damlası düştü. Iseul gözlerinin önünden silinen anıdan sonra boş pencere ile karşılaşarak gerçek hayata geri döndü ve yağmur damlalarının hızlanması ile gökyüzüne bakarak boş sokağın ortasında konuştu "Tanrım neden hep aşk acısı çekildiği zamanlarda yağmur yağdırıyorsun?" Tanrıdan cevap elbette gelmeyecekti başını tekrar yere çevirip apartmana girdi. Dairenin kapısını anahtarı ile açtı.

Evin deli gibi yağmur yağan dışarıdan daha soğuk olması normal miydi? Iseul parmağını ışık düğmesine bastırarak karanlık evin aydınlanmasını sağladı. Orda öylece kapının biraz ilerisinde durdu. Sanki bu eve misafir gelmiş gibi yabancı hissediyordu kendini.

Yavaş ve yorgun adımlarıyla amerikan mutfaklı salonlarına girdi. Her metre karesini ezbere bildiği evi sanki unutmuş gibi inceliyordu. Sonra gözleri duvarda tek tek resimlerle yapılmış kalbe dikilince yüreğinde birşeylerin koptuğunu hissetti. Tamamen duvarın önüne gelip titreyen eli ve gözyaşları içinde kalbin tam ortasındaki ilk çekindikleri resmi sanki duvarı koparıp sökmek istercesine hızla çekti.

Resmin yırtılmaması mucizeydi. Resmi yüzüne bastırdı ve derin bir nefes alıp gözyaşlarını tamamen serbest bıraktı. Resmi cebine koydu ve artık ortası delinmiş gibi boş olan kalp şeklini yapan fotoğraflardan birini daha alıp "Seni hala çok seviyorum ve ben bir aptalım Seokjin" resmi yırtıp yırtık parçalarını yere attı ardından bir resim daha kopardı duvardan.

"Bunu asla unutma!" Sanki karşısında gerçekten Seokjin varmış gibi konuşurken bir resim daha kopardı "unutma bizi bitiren sensin!" Ve bir resim daha sonra tüm resimler yerde parça parça olmuştu bir çırpıda.

Iseul ayağa kalktı şimdi duvara az önce kalpli şekilde duran resimler şimdi paramparça yerdeydi.

Mutfaktan kibrit alan Iseul ayaklarının altında duran paramparça fotoğraflara baktı ve gözyaşı fotoğraf parçalarının üzerine düştü. Kendini toparlayıp kutudan bir kibrit çöpü çıkarıp yanındaki  fosfor ve cam tozu içeren kırmızı yere hızla sürterek kibritin ucunun alev almasını sağladı.

Kibrit hızla yanarken yerdeki parçaların üzerine bıraktı elindeki küçük alevi. İkisinin de mutlulukla gülümseyen resimlerinin parçaları alevlerin arasında sıkışırken biraz ilerideki koltuğa bıraktı bedenini. 

Cebindeki resmi çıkarıp acıyla resmi seyrederken küçük alevler duvarı sarmıştı çoktan....









Seviyorum sizi♡
Satır arası yorum bırakmayı unutmayınsss💜

Stawberry Milk//Kim Seokjin♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin