Medya: So hyun
Her şey aniden gelişmişti. Jong suk hızla yanıma gelmişti. Sanki yanımda shownu yokmuş gibi bana kendisini affetmemi, yanlış anladığımı söyleyip duruyordu.
Shownu konuşmama izin vermeden jong suk'un tam elmacık kemiğine sert bir yumruk atmıştı. Sersemleyip yere düşen jong suk'a istemeden de olsa içimin acıdığını hissettim.
Shownu tek bir yumrukla yetinmeyip yerde yatmasından yaralanarak hızla üstüne çıkıp tekrar yumruklamaya başladı. Şaşırdığım tek şey jong suk'un hiç tepki vermemesiydi.
Shownu'nun kolundan tutup çekmeye çalıştım. "Yeter shownu. Lütfen bırak."
Ağlamaklı söylediğim cümleler karşısında ikisininde bakışı beni buldu. Shownu'yu kolundan tutup kaldırdım. Yüzü kan çanağı gibi olmuş jong suk merhamet duygumu gün yüzüne çıkarmıştı.
"Shownu onu bu halde bırakamam. Baksana şuna burda bırakırsak soğuktan donarak ölür."
Bana inanamayarak baktı.
"Tanrım!! Sen ciddimi sin eun tak? Sana yaşattıklarına bak!"Fark etmeden gözümden bir kaç yaş firar etmişti. "Ne olursa olsun shownu. Onu burda bırakamam"
"Tamam be tamam!"
Shownu Jong suk'un sağ kolunu omzuna attı. Bende sol kolunu omzuma attığımda ilerde gördüğüm Volvo arabaya doğru yöneldim. Shownu da bana ayak uydurarak yavaş adımlarla arabaya ulaştık.
Onu arabaya yaslayıp cebinden arabanın anahtarını çıkarttım. Shownu onu çok zor bir şekilde arka arabaya yerleştirdi.
"Bundan sonrasını ben hallederim shownu. Yolu biliyorum."
"Emin misin? Bak istersen gelebilirim."
"Gerek yok. Sen eve git. Teşekkür ederim. Eve gidince sana mesaj atarım hım?"
"tamam dikkat et."
Kafamı salladım ve arabaya bindim.
Motoru çalıştırıp arabayı trafiğe soktum. Arada kafamı arkaya çevirip jong suk'a bakıyordum. Canının acıdığını belirten mırıltılar çıkarıyordu.Bir ay içerisinde ona çok fazla alışmıştım. Bana iyi geliyordu. Önceden sürekli her şeyin planını yapardım. Bir şey yolunda gitmezse kendimi kötü hissederdim. Ama o hayıtıma girince herşey anlık yaşamaya başlamıştım. Fazla düşünmemeye,canımı sıkmamaya başlamıştım. Ve Bir anda öğrendiğim gerçekler ne kadar belli etmemeye çalışsamda beni fazlasıyla sarsmıştı.
"Y-yanlış anladın e-en tak."
Arka koltuktan konuşmaya çalışan jong suk'a sinirle söylendim.
"Kes sesini. Şuan sadece insanlık görevimi yapıp seni evine bırakıyorum."
Ve eve varana kadar hiç sesini çıkarmamıştı. Arada dikiz aynasından Kontrol ettiğimde bana bakıyordu.
Evine geldiğimde arabayı park edip indim. Jong suk'un kapısını açıp onu da yavaşça çıkardım. Aklıma gelen şeylerle kendimle beraber onu da durdum. Ve aynı anda aynı kelimeyi söyledik."dejavu"
Kafamı ona çevirdiğimde o da bana bakıyordu. Önüme dönüp yavaş adımlarla kapının önüne geldim. Şifreyi girip içeri doğru adımladık.
Onu yavaş bir şekilde koltuğa oturtur pozisyona getirdim. Gidip kapalı olan ışıkları açtım ve O na döndüm. Yüzü karanlıkta pek bir şey belli etmiyordu fakat gerçekten kötüydü.
Yanından ayrılıp banyoya doğru ilerledim. Dolaptan ilk yardım çantasını bulup aşağı indim.
Yanına vardığımda koltuğa, tam yanına oturdum. O da anında bana doğru dönmüştü. "yüzüne pansuman yapıcam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Infinite Love | Lee Jong Suk 🌙
Jugendliteratur.𝙏𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜 + düz yazı Jong suk: Sana susadım eun tak. Euntak: KOVA GETİRİN KUSUCAM ㅋㅋㅋ