Öğlen arasından sonra 2 ders fizik vardı. Her ne kadar sayısalcı olsamda fizik dersinde kendimi kesesim geliyordu. En sonunda dayanamayıp elimdeki kalemi değişik sesler çıkartarak bileğime bastırıyor gibi yaptım.
Kafamı kaldırdığımda öğretmenimiz dahil herkesin bana baktığını görünce seslerin çok yüksek çıktığını anlamıştım.
Bunu fırsat bilen canım arkadaşım Sena hocaya yalvarmaya başladı.
"Hujeağm bakın zaten bilmem kaç dakika kalmış salın gitsin yhaa"dedi ağzını mahalle karıları gibi şekilden şekile sokarken.
Elindeki kalemi de hocaya sitem eder gibi masaya bıraktı.
Onun bu hareketinin ardından zil çalmıştı.
Neden bilmiyordum ama şu an çok uykum vardı. Fizikten sıkıldığım için çok pis uyku basmıştı.
"Sena kanka sen git ben sonra gelirim. İşim var."diyerek onu yolladım. Omzunu silkti ve gitti.
Kitaplarımı tembel hayvan edasıyla çantama yerleştirirken gözlerimi ovuşturuyordum. Bayıldı bayılacaktım. O kadar uykum vardı. Yavaşça kafamı sıraya koydum, sweatshirtümün kapşonunu kafama çektim ve gözlerimi kapattım. Tam uyuyacakken birinin kapşonumu çekiştirdiğini hissettim.
Elimi yavaşça kapşonu çekiştiren kişinin elinin üstüne koydum. Yumuşacık olan bu eli o an ki sersemlikle tutup başımın altına koydum ve kedi gibi yanağımı o ele sürttüm.
Tam uykunun derinliklerine kendimi bırakacakken bir öksürük ve başka bir kıkırtı sesi duydum.
Hassiktir.
Mal Asra.
Gerizekâlı Asra.
Şimdi sakin ol ve o sıçtığımın kapşonlusunu çıkar.
Kafamı kaldırdım ve iğrenircesine eli itekledim. Kapşonuda yavaşça çıkardım ve utana sıkıla kafamı kaldırdım.
Görmeyi beklediğim kişiler değillerdi.
Ne bileyim Sena merak etmiştir gelmiştir demiştim. O uykulu halimle ne düşündüğümü biliyor muyum ya.
Gördüğüm kişiler Alaz ve Selim'di.
Pardon Selim?
Ne alaka...
"Hayırdır Selim?"dedim.
"Asra ben senden özür dilemeye geldim. Alaz anlattı omzun pek iyi değilmiş..."Alaz'a sert bir biçimde baktı"Kendi hür irademle hiçbir baskı altında kalmadan özür dilemeye geldim yani."dedi.
Alaz'a baktım. Beni değilde elini detaylı bir biçimde inceliyordu.
Ne yani ben şimdi Alaz'ın eline mi kafamı koymuştum...
Yhaa çok romantik.
Öhöm öhöm neyse.
"Imm Alaz kusura bakma ya..."dedim elimi saçıma atıp mahçupça kaşıyarak.
Eminim domates gibi kızarmıştım!
Sesimden dolayı yerinden sıçrayan Alaz bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
Selim'in kıkırdaması üzerine ikimizde ona döndük.
Selim Alaz'ın omzunu sıktı ardından kapıya doğru adımladı. Kapıya geldikten sonra arkası döndük bir şekilde "Hayırlı olsun."dedikten sonra gitti.
İkimizde şaşkın şaşkın Alaz'la birbirimize baktık.
Mal değiliz herhalde ne dediğini anlamıştık.
Alaz hemen konuyu değiştirme ihtiyacı hissetti ki "Asra hani sizin eve gidecektik bugün?"dedi.
Avcumun içini alnıma vurdum.
Ah salak kafam ah mal kafam...
"Ay ben onu unuttum Alaz,kusura bakma. İçim geçmiş. Uyuyordum az daha hadi gel gidelim."dedim ve çantamı toplayıp evin yolunu tuttuk.
Arkadaşlar kusura bakmayın bölüm yazmak istemiyorum bir zamandır. O yüzden sadece böyle saçma sapan olaylar işleniyor. İsteğim geldiğinde görüşürüz...
❤️ Seviliyorsunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yarım
Short StoryBilinmeyen Numara: Bir Yunan efsanesine göre, insanlar 2 kafaya,4 kola ve 4 bacağa sahiplerdi. 'Tanrılar' bu varlıkların mükemmel olduklarını düşünerek onları ikiye bölmüşler. Yaşamamız boyunca diğer yarımızı aramamız için... Bilinmeyen Numara: Sen...