第六节; child

822 105 29
                                    

çocuk

Yağmur damlaları onu sırılsıklam ederken umursamıyordu bile. Sadece vücudu onu artık taşımak istemiyordu. O ise buna direnerek öylece dikilmeye devam ediyordu. En sonunda yenilerek yere diz çökmüştü. Aslında vücuduna yenildiği için değildi, psikolojisine yenilmişti. Hayatının neden bu kadar berbat olduğunu düşünüyordu. İyi bir çocukluk yaşasaydı belki de o kadar umursamazdı ama onun dünyası hep çöküntü içinde kalmıştı. Deprem olmuyorken bile zeminin sallandığını hissedersi mesela. İlk zamanlar deprem oldu düşüncesi ile dışarıya bakardı. Eğer olmuş olsaydı, ardından insanlar panikle dışarıya çıkardı. Ama bir değişiklik yoktu. Sadece kendinin hissettiğini anlamıştı. Güzel şeyler olsa bile en sonunda kötü şeyler oluyordu ve sadece kendinin hissettiği bu sarsıntılar kanıtlar nitelikteydi. Hiç mi birinin yardımını almaya çalışmamıştı? Bazı şeyleri anlattığı olmuştu başkalarına ama asıl aklından geçenleri anlatmamıştı. Çünkü insanların onu anlamayacağını düşünüyordu. Ailesi bile odaklanma sorunu olduğu için onunla dalga geçmiş insanlardı. Başka kime güvenebilirdi ki?

Öylece çökmüş ve ıslanırken aklına çocukluğu gelmişti. Başarılı bir öğrenciydi, çalışmamasına rağmen. Çok fazla insanla arkadaş değildi. Arkadaş oldukları ise ya onu bırakmış ya da onu kullanmıştı. O zamanlar bunu fark etmesi ise çok geç olmuştu. Hep dışlanırdı. Mesela okulda en hızlı koşan öğrenci olduğunuzu düşünün. Bir koşu yarışması olacak ve sizin gitmeniz daha mantıklı değil mi? Bazen mantıl hiçbir işe yaramazdı. Öğretmeni onu umursamamış ve daha çalışkan öğrencileri göndermişti. Akıl ile koşmanın çok büyük bir bağlantısı yoktu. Yinede o zaman üzülmemişti. Çünkü ilk defa arkadaşlarından kendi adını duymuştu. Onun gitmesi için sesleniyorlardı öğretmenlerine. İlk defa kendiyle gurur duymuştu.

Yıllar geçtikçe daha da akıllanmıştı. Bazı konularda ailesine karşı gelmeye başlamıştı. Onlara göre bir çocuktu ve hep haksızdı. Bazen haksız olduğu doğruydu ama çocuklarda hep haksız olmazdı değil mi?

İlk kendi canına kıymak istediği zaman dokuz yaşları civarındaydı. Aslında o gün mutlu olması gerekiyordu. Çocuklar doğum günlerinde mutlu olurlardı. Ama annesi doğum gününü unuttuğu için ona biraz darılmıştı. Bu yüzden kendini uykunun kollarına bırakmıştı. Babası ise süpriz olarak bir doğum günü pastası ile eve gelmişti. Küçük çocuk halen uyurken pastaya mumları dikerek onun yanına gelmişlerdi. O ise uykulu haliyle gözlerini açıp uyanmaya çalışırken yanlışlıkla elini pastaya çarpmıştı. Daha sonrasında ne mi oldu? Yanlışlıkla yaptığı şeyi, bilerek yaptığını söylediler. Pastayı da alarak çıktılar odadan. Arkalarında bıraktığı çocuk ise bilerek yapmadığını sayıklıyordu ama onu anlayan kimse yoktu. Bir süre sonra annesi onunla konuşmaya geldiğinde, onun anladığını düşünmüştü. Ama hayır o da anlamamıştı ve onu azarlamıştı. O an küçük çocuğun ağzından belki de ilk defa ölüm kelimesi duyulmuştu. 'Kendimi öldüreceğim' demişti. Annesi ise sadece gülmüştü ve yapamayacağını söylemişti. Haklıydı. Küçük çocuğun cesareti yoktu.

O gün unutulup gitmişti, çocuğun içinde bir yara olarak kalmasına rağmen. Biraz daha büyümüştü. Sahte arkadaşlarıyla olmaya devam etmişti. Bunu ilk fark ettiğinde ise kavga etmişlerdi. Resim dersinde diğerleri dışarıda oynarken onlar beraber içerideydi. Çocuk çok isteyerek dedesine kil hamuru aldırmıştı. Böyle şeylerde çok becerikli değildi ama biraz eğlenmek istemişti. Bu eğlencesine arkadaşının katılmasını da istemişti. O ise genelde çoğu şeyi kendi yapmıştı ve çoğunun kendisinin olmasını söylüyordu. Sakin ve çekingen çocuk sinirlenmişti. Çok kolay sinirlenmezdi birilerine. İlk defa arkadaşına 'hayır' demişti. Bu sefer ne mi olmuştu? Arkadaşı yaptıklarını yere atarak ona bağırmıştı. Kırık kalp bir kez daha kırılmıştı. Cevap bile veremeden ağlayarak terk etmişti oraya. Dışarıda bazı meraklı kişiler ona ne olduğunu sormuştu ama o cevap vermemişti. Çünkü biliyordu ki insanlar onu küçümseyecekti. Oysa o ilk defa arkadaşının gerçek yüzünü bu kadar iyi fark etmişti. Bu konu yüzünden babası gelip öğretmen ile konuşmuştu ve sonuç iyi mi olacaktı? Üzerine öğretmende onu azarlamıştı. Sevdiği bir öğretmen birden tanınmaz hale gelmişti.

Yıllar geçmeye devam ederken babası saçma sapan nedenlerle onu okuldan alacağını söylemeye başlamıştı. Karne günleri notları iyi olan insanlar sevinmez miydi? O ise hep ağlardı. Okuldan gitmek istemiyorum diye ağlardı. İnsanlar ise sadece bakardı. Bir gün yine o yüzden ağlarken bir kağıt gelmişti. Yavaşça açarak okuduğunda ise ağlaması şiddetlenmişti. Çok yakın olmasa da bir arkadaşı onun için güzel şeyler yazmıştı ama sanırım acıdığı içindi. Çünkü okul bittiğinde onu tanımamazlıktan gelmişti.

Çok fazla ağlamıştı insanların içerisindeyken. Bu onu daha fazla güçlendirmişti. Artık cesareti vardı, kendini öldürebilmek için. Denemişti de. Bundan sadece birkaç kişinin haberi vardı. Ailesinin haberi olması için ise ölmesi gerekiyordu.

Bir kez bunun için çok kararlıydı. O zamanlar arkadaşı olan birine kısaca bir veda mesajı yazmıştı.

"Şu an gözlerim kıpkırmızı. Gece ise kollarımda kırmızı olacak onlar gibi." İçerisinde böyle şeyler bulunan bir yazıydı. O gün arkadaşı onu durdurmuştu ve bir söz vermesini sağlamıştı. 'Beni tekrar görene kadar kendine asla zarar verme' o günden sonra arkadaşını hiç görmemişti. O da artık arkadaşı değildi. Sözünü bozsa bir şey değişmezdi değil mi? Çünkü daha sonra yine ölmemek için söz verdiği biri onunla konuşmayı kesmişti. Ama değişen şeyler vardı. Hayatını yaşamaya karar vermişti. Onlara inat kolay pes etmeyecekti. Sonuna kadar savaşacaktı. İnsan öldürerek katil olmuştu ama yinede hayattan vazgeçmemişti. Yukarıda bir yerde ailesinin onu izlediğini biliyordu. Ailesini kendi öldürmeyi bile istemişti. Psikoloji her şeydir. Bozulduğunda istemediğin şeyleri bile yapabilirsin. Aslında istemiyordu. İçinde yaşayan başka biri istiyordu ölmelerini ama onunla da savaşmıştı. Bazen savaşa karşı kaybetse de onu hep geri planda tutmayı başarmıştı.

Ailesi ise bir kazada ölmüştü. Geriye kalan tek kişi abisiydi ve onu kurtarmak için çok uğraşmıştı. Bu işlere bile onu kurtarmak için girmişti. Sonunda yalanlar ile karşılaşmıştı. Abisinin aslında kurtulma şansı hiç olmamıştı. Doktor sadece para alabilmek için abisini makineye bağlamış ve birkaç gün daha yaşamasını sağlamıştı. Parasını aldığında ise makinenin fişini çekerek ortaya bir yalan daha atmıştı. Yalanlar elbet bir gün ortaya çıkardı. Onun yalanı ortaya çıktığında ise, yalan söylediği kişinin ikinci kurbanı olmuştu.

Umarım bölümü sevmişsinizdir♡

are you liar? || yizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin