"Kristi Kristi uyan!" seslerini duyan Kristina gözlerini yavaşca açtı. Angela'nın uykulu yüzünü görünce taştan bir kalbi eritecek derecede güzel bir tebessüm etti. Brad aklına gelince tebessüm yerini tedirgin bir ifadeye bıraktı. "Ange, nerede o?" dedi buz gibi bir ses tonu ile. "Etrafı kontrol etmeye gitti." dedi Angela. Yaklaşık 15 dakika sonra Brad çıkageldi. "Artık gitmeliyiz..." deyip tekrar dışarı çıktı. Kızlar istemeseler de Brad'i takip ettiler.
Yeryüzüne geri dönen kızlar, sabah güneşiyle enerji dolduklarını hissettiler. Merakla etrafı inceleyen Kristina "Bütün bunlar neden oldu? Herkes nereye gitti?" dedi kısık bir sesle. Cam kırılması sesiyle ürken kızlar, sesin geldiği tarafa doğru harekete geçtiler. Brad ceketini eline dolamış ve lüx arabanın ön camını, sağlam bir yumrukla tuz buz etmişti. Arabaya girip düz kontak yaptı ve kızları beklemeye başladı. Brad'in yanına gelen kızlar arka koltuğa geçtiler. Brad "Gidiyoruz" diyip yavaşca gaza bastı. Arabanın hızı bisiklet hızından farklı değildi.
Kristina, şehrin bu kadar kısa sürede boşaltılmasına anlam veremiyordu. "Bu arada nereye gidiyoruz biz" desede her zamanki gibi cevap alamadı. İyice sinirlenmeye başlayan Kristina Brad'e vurmamak için kendini zor tuttu. Sakinleşen Kristina evinin bulunduğu sokaktan geçtiklerini fark etti. Brad'in durmayacağını biliyordu ne de olsa Kristina'nın nerede yaşadığını bilmiyordu.
Dakikalar sonra, şehir merkezindeki gözlem kulesi hafiften göründü. Kuleye varmaları çok sürmemişti. Kulenin çatı katındaki hareket eden gölgeler Kristina'nın gözünden kaçmadı. Brad arabayı durdurdu, arabadan inip binaya yöneldi, tabi kızlarda peşinden... Girişte yüzleri maskeli ellerinde uzun namlulu silah olan iki adam nöbet tutuyordu. Brad ve kızlar yaklaşınca hazır ola geçip kapıyı açtılar. İçeriye girdiklerinde onları, donuk yüzlü ve bir o kadar da samimi bir adam karşıladı.
"Çatı katına kadar, size eşlik edeceğim." diyen adam arkasını dönüp asansöre yöneldi, bizim grupta arkasından...
Asansöre binmeleri ile çatı katına varmaları bir oldu. Ortamı gören Kristina şaşkına döndü. Brad gibi ruh yoksunu 16 erkek, yanlarındaki 16 kız ile olacakları bekliyolardı. "Neler dönüyor burda" dedi Kristina fısıldayarak. Acıkan kızlar herşeyi unutup yemekle dolu olan masaya yöneldi ve atıştırmaya başladılar. Kristina son lokmasını yutarken, az önceki adam ortaya geçip yüksek sesle konuşmaya başladı. "Hepiniz neden buradasınız? Merak ediyor olmasınız. Sorularınızın cevabını almak için 17 gün hayatta kalmayı başarmalısınız. Olaylara sadece siz yön verebilirsiniz... Bunu duyan Kristina ağzındaki lokmayı tükürüp "Sen televizyondaki adamsın, lanet olasıca neler oluyor burda? sen kimsin? siz kimsiniz?" Adam Kristinayı dikkate almadan konuşmaya devam etti. "Siz 17 kişi şehir sizindir, tüm imkanlarını kullanabilirsiniz, tek kural şehri terk etmek yasak. Bu arada hemen gerçeğin farkına varsanız iyi olur bayanlar, bu beyler sizi sonsuza kadar koruyamaz..." Adamın konuşması biter bitmez yangın merdivenlerinden hırıltı ve uğultular yüksekselmeye başladı sanki aslan sürüsü yukarıya doğru geliyormuş gibi... Kendini savunmaya hazırlayan Kristina Angela'nın ansızın baylması ile ipleri bırakıverdi. Yaratıklar bir anda çatıya doluştu, ilk hedefleri konusmayı yapan adam oldu. 2 yaratık adamı kollarından çekip, anında iki parçaya ayırdılar. Etraf anında kan ve iç organlarla kaplandı. Adamın işini bitirdikten sonra yaratıklar, yere yığılmış olan Angela'ya doğru hareketlendiler. Kristina içgüdüsel olarak en öndeki yaratığın kafasını ansızın yakalayıp zemine gömdü. Ellerine bakan Kristina bişeylerin değiştiğini fark etti. Nasıl olduğunu bilmiyordu, bildiği tek şey Angela'yı koruması gerektiğiydi...
Havaya giren Kristina vahşi bir aslan gibi yaratıkları öldürmeye başladı. Eline geçen ilk yaratığı kuleden fırlatmıştı. Yere yapışan yaratık balon gibi patlayıp sokağı kana buladı. Anlık dilimde diğerlerine bakan Kristina 3 kızın çoktan öldüğünü gördü. Bu anlık bakış Kristinaya çok pahalıya patlayacaktı. 1 tane yaratık çoktan Angela'ya ulaşmıştı bile. Kristina olduğu yerde dizlerinin üstüne çöktü kaldı... Yaratık kolunu Angelanın kalbine saplayıp kalbini iyice kavradı . "Ya- yap- ma- " Kristina yapma diyene kadar, yaratık, Angela'nın kalbini yerinden çıkarıp yemeye başladı... Ağzı kanla kaplı yaratık hareketsizce Kristinaya bakıyordu. Kristina öfke nöbeti geçirmekteydi. Katil havasına bürünen Kristina, karşısında duran yaratığa yavaş yavaş yaklaştı. Elini yaratığın göğüs kafesine saplayıp, yemek borusunu çekmeye başladı. 5 saniye içinde yaratığın yemek borusundan saçlarına kadar Kristina'nın elinde sallanmaktaydı... Kristina kendini çoktan kaybetmişti, gözüne sadece yaratıklar görünüyordu. Kristina bir anda ortadan kayboldu, yaratıklar kendi kendilerine parçalanıyorlardı sanki. 1 dakika bile sürmeden bütün yaratıklar yere yapışmış duruyolardı. Kristina bir anda Angela'nın yanında belirdi. Ona sımsıkı sarıldı başını göğsüne yaslayıp ağlamaya çalıştı farkında değildi belki, gözünden tek damla yaş gelmedi Kristinanın. Brad kan gölünün ortasında emin olmayan adımlarla Kristinaya yaklaştı. Bir anda kollarından tutup kendine çekti, hafifçe sarıldı Kristinaya gözlerinden yaş geliyordu Brad'in...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
17
Science FictionAksiyon 3.bölümden sonra 4.bölüme kadar sıkın dişinizi ^^ Çıkmaza giren hayatı gerçekten gerçek mi ?