Araya giren haftasonundan sonra Jeongin ilk kez opera salonuna yürüyordu. Kafasında dönenlerden ilk kez bir çıkarım yapamıyordu.
Çoğu zaman ön planda olan mantığı kendini geri çekmiş Jeongin'i hisleriyle baş başa bırakmıştı. Normalde yapması gereken şeyleri tartan önceden düşünen biriydi.
Hyunjin'le tanıştıktan sonra ne kelimelerine ne de kendine hakim olabiliyordu. Olur olmadık şeyler diyor; prensiplerinden taviz veriyordu.
Bunu kendine defalarca kere hatırlatsa da pratik odasının kapısını açarken içindeki heyecana yenik düşüyordu.
Henüz öğrencilerin yarı yarıya gelmiş olduğu sınıfta Jeongin gözlerini hızlıca dolandırdı. Beklediği kişinin olmamasıyla yaşadığı hafif hayal kırıklığı ile köşeye -diğerlerinden uzak bir yere- oturdu.
Üzerinde hissettiği bakışlarla kafasını kaldırıp tamamı aynayla kaplı olan duvara baktı.
Hyunjin'in solo partındaki arka dansçıları hiçbir çekince hissetmeden kendisine bakıyordu. Jeongin bütün umursamazlığıyla gözlerini devirip önüne döndü. Alışmış olduğu bu tavırlar onu artık etkilemiyordu. Sürekli duyduğu 'pozisyonunu haketmiyor' kelimelerinin bakışa dökülmüş haliydi şu an olanlar.
Biraz kafasını dinlemek için kulaklıklarını çıkarırken duyduğu fısıldaşmalarla duraksadı.
"Hyunjin gibi bir ego yığınıyla iyi partner olurlar."
"Hyunjin'in şımarıklıklarına katlanır artık iyi oldu."
"İkisi de birbirinden beter."
Jeongin içinde kabaran öfkeyle hışımla yerinden kalkıp çaprazındaki kızlı erkekli gruba ilerledi.
"Ne diyorsun sen?"
Jeongin'in direkt olarak gözleriyle muhataba aldığı kız önce çekinse de salonda sadece kendi arkadaşlarının olmasıyla yüzünde alaycı bir ifadeyle Jeongin'i cevapladı.
"Ne diyormuşum?" dedi gülümseyip.
"Hyunjin hakkında böyle konuşamazsın." dedi Jeongin ona dediklerini unutmuştu ama Hyunjin'e haksızlık etmelerini görmezden gelmeyecekti.
"Yalan mı?" dedi adını bile bilmediği kız ayağa kalkıp.
"Yalan." dedi Jeongin tıslayarak.
"Onun kadar iyi olmadığınız için tek bildiğiniz karakterine sallamak. Onu zerre kadar tanımadığınıza eminim." dedi kendinen kısa olan kıza bir adım yaklaşıp.
"Sana ne ki bundan?"
"Onun hakkında konuşurken sözlerine dikkat et." dedi Jeongin ikinci kere kızı ikaz ederken.
Bir adım geriye gidip tüm ekibi göz hapsine aldı.
"Emin ol-" dedi tüm özgüvenini gözlerine yansıtırken.
"Emin ol seni pişman ederim. Hatta hepinizi."
Kızın bir adım geri çekilmesiyle Jeongin istediği hâkimiyeti kurduğunu anladı. Yan bir gülüşle karşısındakilere baktı.
Gerisin geriye yürüyüp, çantasıyla salondan çıktı.
Koridoru dönmeden karşısına dikilen bedenle duraksadı.
"Günaydın." dedi Hyunjin gülerek.
Nadiren gülerdi, gülünce çok yakışırdı ama Hyunjin; nadiren gülerdi.
"Günaydın." dedi Jeongin yutkunup.
"Birazdan başlarlar." dedi Hyunjin kafasıyla koridorun sonundaki kapıyı göstererek.
"Sınıfa gidelim."
"Gitmeyelim." dedi Jeongin Hyunjin'in kolundan tutup. Bu tutuş bir alıkoyuştan öte bir ihtiyacı barındırıyordu aslında.
Jeongin her ne kadar belli etmese de gerilmişti sınıftayken. Geri dönmek istemiyordu. Hyunjin'le kalmak istiyordu ama orada değil.
"Neden?" dedi Hyunjin gözlerini büyütüp.
"Bir pratik daha ekersen Bay Han'ın bundan hoşlanacağını sanmıyorum."
"Biliyorum." dedi Jeongin nefesini vererek.
Biliyordu ama gitmek istemiyordu. Bunalmıştı. Umursamıyordu belki, kendine sürekli umursamadığına dair telkinlerde bulunuyordu ama iç huzuru da yoktu artık.
"Neyin var?" dedi Hyunjin ellerini Jeongin'in omuzlarına yerleştirip.
"Kadrodakilerden hoşlanmıyorum."
"Bilmediğim bir şey değil." dedi Hyunjin gülerek.
"Cidden ne oldu?"
Jeongin nefes verip yerinde biraz kıpırdandı. Söyleyip söylememek arasında gidip geliyordu.
"Biraz önce sürtüştüm seninkilerle."
"Benimkilerle?"
"Arka dansçıların işte."
"Sebebi neydi?" dedi Hyunjin yüzünü Jeongin'e yaklaştırıp.
"Çok fazla konuşuyorlar." dedi Jeongin.
"Gereksiz seviyede."
"Ve sanırım senin hakkında?" dedi Hyunjin tek kaşını kaldırıp.
"Bunlara takılmaman gerek Jeongin. İnsanlar konuşur. Akıllarına ne gelirse söylerler."
"Benim hakkımda dedikleri umurumda değil." dedi Jeongin anlık bir öfkeyle.
"Senin hakkında konuşuyorlardı ve ben de kendimi tutamadım tamam mı?"
Hyunjin anlık itirafla duraksadı. Kendi için mi bu gerginliğe katlanıyordu?
"Benim hakkımda mı?"
Yavaşça başını salladı Jeongin. Hyunjin'in tutuşundan kurtulup kendini duvara yasladı. Utanmış hissediyordu.
"Tamam." dedi Hyunjin.
Jeongin gözlerini uzun olana dikti.
"Gitmeyelim pratiğe."
"Bay Han'a ne diyeceğiz?"
"Ben konuşurum." dedi Hyunjin gülümseyip. Bu aralar çok gülümsüyordu.
"Etkilenir mi dersin?" dedi Jeongin tek kaşı havada yan bir gülüşle.
"Ben etkilerim."
"Ben herkesi etkilerim." dedi Hyunjin gözlerini Jeongin'e dikip.
"Haklısın." dedi Jeongin nefesi anlık kesilirken.
"Sen herkesi etkilersin Hwang Hyunjin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Careless Whisper. hyunin
FanfictionI'm never gonna dance again Guilty feet have got no rhythm Though it's easy to pretend I know you're not a fool I'm never gonna dance again The way I danced with you [hyunin]