I'm never gonna dance again
Guilty feet have got no rhythm
Though it's easy to pretend
I know you're not a fool
I'm never gonna dance again
The way I danced with you
[hyunin]
Jeongin uzanıp Hyunjin'e sarılırken dolan gözlerini umursamadı.
Artık ağlamak ikisi için de bir çiçek bahçesiydi, hangisi ilk uğrarsa uğrasın diğeri hep onu takip ediyor; türü belli olmayan bir çiçeğin kokusunda buluşuyorlardı sanki.
"Gidip provaya katılmam gerek." dedi Hyunjin diğerinden hafifçe uzaklaşıp. Kolları hala birbirlerine kenetliydi.
Jeongin yavaşça başını sallarken onu yalnız bırakmanın tedirginliğini yaşıyordu.
"Merak etme." dedi Hyunjin sıcak bir tonda.
"Benim için endişeleniyorsun biliyorum. Hatta bencilce buna mutlu da oluyorum."
Jeongin başını iki yana sallayıp bunun bencillikle alakası olmadığı söylemek istedi.
"Ama iyiyim Jeongin."
"Sanırım buna sebep olan da sensin."
"Hyunjin." dedi Jeongin ne diyeceğini bilemeyerek. Ona iyi gelmektense başına defalarca iş açtığını düşünüyordu. Garip çözüm yolları olan biriydi Jeongin, o yollarda Hyunjin kaybolur diye öylesine korkmuştu ki.
"Senin geri gelmen için konuştum ama beni dinlemedi." dedi Hyunjin yüzünü asarak.
"Senden başkasıyla dans etmek istemiyorum."
"Hayır." dedi Jeongin net bir dille.
"Yanında kim olursa olsun o rol senin Hyunjin."
"Benim oluşum ya da olmayışım bunu etkilememeli." dedi uzun olana küçük bir öpücük verip.
Hyunjin itiraz edecek gibi olsa da Jeongin'in otoriter bakışlarına karşı gelmedi.
"Akşam-" dedi Hyunjin derin bir nefes alıp.
"Akşam senin evine gelsem olur mu?"
Küçük bir çocuk gibi sormuştu. Gözlerini kaçırmış avuçları terlemişti. Hyunjin hala hayattan bir şeyler istemenin ayıplanacak bir şey olduğu düşünüyordu.
"Asıl gelmezsen olay çıkartırım." dedi Jeongin onun çekingenliğini almak için.
"Yaparım bilirsin."
"Biliyorum." dedi Hyunjin gülerek. Uzun zaman sonra içten bir gülüşün tadına varıyordu.
"Yemek de yer miyiz?" dedi heyecanla.
"Bu aralar acıkıyorum sürekli biliyor musun?"
Jeongin karşısında heyecanla konuşan çocuğa baka kaldı birkaç saniye.
"Yeriz tabii." dedi sonra sessizliğini bozup.
"Ne istersen."
"Pek pişiremem ama sipariş ederiz, istediğin her şeyi yeriz."
Hyunjin gülerek tekrar sarıldı Jeongin'e.
"Gidiyorum o zaman?" dedi prova salonunu işaret ederek.
"Tamam." dedi Jeongin onun ters adımlarla ilerleyişine gülerken.
"Gitmek istemiyorum aslında." dedi Hyunjin fısıldar gibi yapıp.
"Git artık hadi." dedi Jeongin ona eliyle gitmesini işaret ederken.
Hyunjin başını sallayıp salona doğru adımlarken Jeongin uzun olanın adımlarından bakışlarını çekip arkasını döndü.
Yüzünde ince çelimsiz yollar çizen yaşlarını silip bakışlarını tavana kaldırdı.
"Seni seviyorum Hyunjin." dedi derin bir nefes alıp.