truly.

1.8K 356 90
                                        

Jeongin parmaklarıyla sarı tutamları arşınlarken derin bir nefes aldı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeongin parmaklarıyla sarı tutamları arşınlarken derin bir nefes aldı.

Hyunjin tahmin ettiğinden çok daha fazla şey saklıyordu. Onun aslında kim olduğunu nereden geldiğini bilmediğini fark etti Jeongin.

Uykuya yenik düşmüş yorgun yüzde neler gizliydi? Jeongin uzun zaman sonra bir bilinmezlik içinde sürükleniyordu.

Hyunjin saçından yüzüne doğru yer değiştiren dokunuşlarla gözlerini yavaşça araladı.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Nerede olduğunu az çok anımsıyordu ve nasıl olduğuna gelirsek Hyunjin garip bir huzur hissediyordu. Ama uzun sürmemişti. İçindeki yanma bir başka krizin habercisiydi.

Jeongin onun uyanışı ile elini çekip Hyunjin'e bakmaya başladı. Sarı saçlarına tezat kızarık gözleri eski dönem tabloları gibiydi.

Hwang Hyunjin sanat eseri gibiydi ama Jeongin her eserin ardında barındırdığı o kederli hikayeyi öğrenebilecek miydi bilmiyordu.

Hyunjin yattığı yerden doğrulup gözlerini Jeongin'in odasında gezdirdi.

"Uyuya kaldın." dedi Jeongin usulca. Hyunjin'i hiç bu kadar bitik görmemişti.

"Saat kaç?" dedi Hyunjin pencereden dışarı bakıp. Zifiri karanlıktı.

"Bire geliyor."

Hyunjin yavaşça başını sallayıp midesindeki yanmayı görmezden geldi.

Yine oluyordu. Her stres anında vücudu aynı şeyi yapıyordu. İçinde ne varsa -ki hyunjin her zaman az yerdi- çıkarmak istiyordu.

"Eve gitmem gerek." dedi ayağa kalkıp.

Jeongin itiraz edercesine başını iki yana sallayıp Hyunjin'in karşısına dikildi.

"Burada kal saat geç oldu."

"Gitmem gerek." dedi Hyunjin yemek borusuna tırmanan yanmayla. Çaresizdi. Hissizdi. Hissiz miydi?

"Hyunjin kötüsün başına bir şey gelsin istemiyorum." dedi Jeongin ölümüne korkuyordu Hyunjin'in düşüşünden.

"İyiy-"

Hyunjin istemsizce ağzını kapatırken öğürmesini durdurmaya çalıştı.

Jeongin hızlı davranıp uzun olanı lavaboya sokarken Hyunjin kendini daha fazla tutamayıp içinde ne varsa çıkardı.

Yine Hyunjin bedenine değil bedeni ona hükmetmişti.

Gözleri yorgunluktan kayarken az önce uykudan uyanan o değilmiş gibiydi.

Jeongin onu yerden kaldırıp lavaboda yüzünü yıkmaya başladı. Ellerindeki titreme ne kadar korktuğunun somut birer kanıtıydı.

"Hyunjin?" dedi gözleri dolarken. Kollarındaki çocuğun bakışları boşluktaydı.

"Üzgünüm." dedi mırıldanarak Hyunjin.

Üzgünüm Jeongin beni böyle zayıf görmeni istemezdim.

"Sorun yok." dedi Jeongin Hyunjin'i odasına çekiştirirken.

Hyunjin yatağa oturup bakışlarını yere dikti.

Ne haldesin sen? dedi kendi kendine.

Ne haldesin sen Hwang Hyunjin?

Önündeki titrek ellerle bakışlarını Jeongin'e kaldırdı. Genç oğlan Hyunjin'in ağzından çıkacak tek kelimeye bakıyor gibiydi. Korktuğu her halinden belliydi. Yang Jeongin'in ne yapacağını bilemediği çok az an olurdu. İşte bu da öyle bir andı.

"Üzgünüm." dedi tekrar Hyunjin Jeongin'i kolundan tutup yanına oturturken.

"Sen gör istemedim ama kontrol etmek çok zor."

"Benim yüzümden mi oldu?" dedi Jeongin kısık sesiyle.

"Hayır." dedi Hyunjin yavaşça gülüp.

"Hep oluyor."

"Hyunjin." dedi Jeongin. Sanki adını daha çok söylese uzun olanın; gördüğü her şey bir rüyaya evrilecek gibiydi.

Ama hayat tüm acımasızlığıyla Hyunjin'in yorgun gözlerinde Jeongin'i yakaladı.

"Korkma." dedi Hyunjin kısa olanın elini tutup.

"Ben iyiyim."

O iyiydi. Hep bunu derdi kendine. Ben iyiyim. Sahneye çıkmadan önce. Ben iyiyim. Ağladığında. Ben iyiyim. Canı yandığında. Ben iyiyim.

"Değilsin." dedi Jeongin, uzun zaman hiç dillendirilmemiş bir gerçeği tüm çıplaklığıyla ve arsızlığıyla söylüyordu.

Haklıydı. Hyunjin iyi değildi.

"Yapacağım bir şey yok." dedi Hyunjin çaresizce.

"Destek al." dedi Jeongin kararlılıkla.

"Ben de gelirim seninle, iyi olursun Hyunjin."

"Denemedim mi sanıyorsun?" dedi Hyunjin yavaşça gülüp.

"Sahneden dolayı." dedi Jeongin bakışlarını ellerine dikip.

"Sahne hırsın sana zarar veriyor."

Hyunjin başını iki yana sallayıp yatağın öte tarafına çekildi.

"Herkes gibi sığ olma." dedi keskin bir tutumla.

"Sahne beni hayatta tutuyor, nefes aldığım tek yer."

Jeongin kendinden uzaklaşan çocuğa dönüp üzgünce baktı.

Onun yanında da nefes almasını istiyordu. Hyunjin günün, ayların hatta yılların yorgunluğu ile olduğu yerde gözlerini kapayıp her şeyin bir sona ulaşmasını dilerken Jeongin şöyle dedi kendi kendine.

Senin nefesin olacağım Hwang Hyunjin.

Careless Whisper. hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin