Careless Whisper. hyunin

neon moon.

"Evime hoşgeldin." dedi Hyunjin gergince salona adımlarken.

Otobüste konuşup Hyunjin'in evine gitmeye karar vermişlerdi ve Jeongin ona dair bir şeyi daha öğreneceği için heyecanlıydı.

"Hoşbuldum."

"Şey-" dedi Hyunjin ayak parmaklarını içeri doğru kıvırıp.

Evine gelen nadir kişilerden biriydi Jeongin bu yüzden gergin hissediyordu.

"Üstünü değiştirmek ister misin?"

Jeongin gelen soruyla üstüne bakıp hırpalanmış haline gülmeden edemedi. Sokak kedisi gibi görünüyordu.

"Eğer verecek kıyafetin varsa?" dedi gülümseyip uzun olana.

"Neden olmasın?"

Hyunjin tebessümle başını sallayıp odasına ilerledi. Jeongin tek kalmanın verdiği bir rehavetle evin salonunda turlamaya başladı.

Az eşyalı salonda geniş bir halı iki berjer ve üçlü koltuk dışında eski bir piyano vardı. Dişleri sararmış yaşlı bir kadına benzetti Jeongin onu.

İlerleyip ellerini yer yer boyası soyulmuş yüzeyde gezdirirken eline değen oymayla parmaklarını çekti.

Hwang.

Tek kelime.

Hyunjin'in piyanosu olduğundan basit bir şey gibiydi ama sanki bu soy isim çok daha başka birine aitti ve Jeongin duvardaki piyano çalan kadının fotoğrafıyla bu hissinden adı kadar emin oldu.

İlerleyip eski dönem fotoğrafına daldı.

Keskin hatları olan bir kadın piyanonun tuşlarına ellerini zarifçe koymuş kameraya iddialı bir şekilde bakıyordu.

Jeongin ufakça gülüp başını iki yana salladı. Bu çehrenin verdiği doyumsuz hissi çok iyi biliyordu.

"Annem." dedi ardında yankılanan ses.

"Tahmin edilmesi zor değil." dedi Jeongin arkasına yavaşça dönüp.

"Pek benzemeyiz aslında." dedi Hyunjin gülüp. Annesi çok başka biriydi Hyunjin'e göre.

"Bakışlarınız aynı." dedi Jeongin ona ilerleyip.

"Bir yüzyıl geçse de hiç değişmeyen bir miras bırakmış sana."

Hyunjin yutkunup gencin ardında kalan fotoğrafa baktı.

"Aldığım en güzel iltifattı." dedi Hyunjin istemeden.

"Anneme benzemek istemişimdir her zaman."

"Benziyorsun." dedi Jeongin net bir şekilde.

"Kıyafetlerin." dedi Hyunjin başını iki yana sallayıp. Jeongin'le ne zaman konuşsa istemeden derin düşüncelere dalıyordu.