2) NELER OLUYOR?

98 9 23
                                    

Bu iş hiç de normal değil. Emre hocanın o kağıdı yırtması dünyanın düz olma olasılığından bile daha düşük. Hele o gülümseyiş? Bu işte bir iş var.

Edaya dönerek "Kanka gördüğümü sen de görüyor musun?" dedim cevabını bilerek.

"Burnuma pis kokular geliyor" dedi yüzünü ekşiterek. "Bu işi kurcalamalıyız. Billurbaşımızın billurları tehlikeli tencerelerde kaynıyor galiba." dedim.

Eda yine yüzünü ekşiterek. "Lan gerçek anlamda burnuma pis kokular geliyor. Osurdun mu a*k?!"dedi. Omzuna bir tane vurarak "Şerro seni düzgün dinle beni, iş ciddi. Yıldız'ı sıkıştıralım." dedim.

Eda "Hemşo öğleyin bu iş için uygun. Doğru diyorsun taştaşlarıyla misket oynadığım." dedi "Tamam lan dön dersine, billurlarımızı belaya sokmayalım" dedim ve Emre hocanın g**üne bakarak Berat ile evlenme hayallerine daldım. Anlamıyorum matematiği ne yapayım? Eda yapınca soruları bana da verir.

Zil çaldı ve öğleyin oldu.

Derste sırf bu olayı düşündüm. Sonunda vakti geldi. Biraz işi öğrenelim. Sherlock iş başında;).

O sırada Kader kapıdan içeri girdi.

Kader de billur çorbamın en büyük billurlarından. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi sever. Çok da güzel küfür eder:D Ananas hoşafı seviyorum eşek arısını:D

"Hoşgeldin reis ne oldu ne dedi doktor?"diye sordum yüzü sirke satan Kader'e. Midesini tutarak "Kanka Gastritim yine çok kötü azdı ya, ilaç verdi." Ortamda bulunan birkaç eleman olarak Kader'i teselli ettik.

Söze Yıldız atılarak "Haydeyin Özarslan Pide'de dürüm gömelim, keyfin yüzünün rengi bir yerine gelsin sonra ilaçlarını içersin." dedi. "İyi fikir hemso haydeyin" dedim ve dördümüz yola koyulduk.

Okula yaklaşık 300 metre uzaklıkta bulunan Özarslan Pide'ye vardık ve her zamanki yerlerimize oturduk. Buraya o kadar sık geliriz ki artık hiçbir şey söylemeden yemeğimiz istediğimiz şekilde gelir.

Herkes bir güzel gömdü vallaha. 'Yavşak Eda unuttu heralde meseleyi' diye geçirdim içimden. Yıldız da pek üzgün durmuyor doğrusu. Burnumu sokmasam mı?

Arkadaşım zor durumda olabilir diyerek kararımı verdim ve bu konuyu açtım.

"Yıldız kanka bir şey soracağım" dedim tereddüt ederek. "Sor hemoş ne oldu?" dedi soracaklarımdan habersiz gayet doğal bir şekilde.

Ne yapsam ? Ne yapsam???NE YAPSAM???!!!.SÖYLÜYORUM YA!

"Kanka matematik dersinde olanlar... Bize çok garip geldi. Hani başın beladaysa biz buradayız. Bize anlatabilir-" sözümü bitirmeden Yıldız kesti "Sen işine bak! Takılıyoruz."

Bu çıkışı beklemeyen Özarslan Pide sakinleri dikkatlerini bize yöneltti. Bu sırada Yıldız sinirle devam etti: "O da benim notlarımı yüksek giriyor. İkimiz de kazanıyoruz. Burnunu sokmasan iyi olur!."

NEE??? KABAHAT BENDE AQ.

Şaşkın bakışlar arasında "Ne ç*k yersen ye tamam mı?! Seni düşünende kabahat!!! Ben yine de seni düşünüyorum ve bu işi bitir yoksa başını yakacaksın!" diye sinir ve kırgınlıkla sesimi yükselttim ve gözlerim dolu bir şekilde mekandan ayrıldım.

Böyle bir şeyi bana nasıl söyler? Nasıl böyle adice bir şeyi yapabildi? B-ben onu tanıyamıyorum artık.

"Tuğbaaaa beklesenneeee" diye seslendi arkamdan Kader. Durdum, yanıma nefes nefese vardı.

"Ne oluyor, ne olayı? Eda da Yıldız'ı sakinleştiriyor. Ne oluyor size böyle?" diye sordu kafası karışık bir şekilde.

Ona gelmediği matematik dersinde olanları anlattım. Sakince dinledikten sonra başladı:

B.A.L | Billur Serisi 1. KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin