6.Bölüm "ZAVALLI"

641 14 4
                                    

Siyah gözlerini mavilerime kilitlediğinde tehlikeli görünüyordu.Vücuduma algılayamadığım bir elektrik yayılırken titredim.Gözlerimi kıstığımda ne düşündüğünü tahmin etmeye çalıştım.Karanlık gözlerine biraz daha bakarken anlamadığım bir çekim vardı.
İçine çekiyordu.
Sanki gözlerinde kara bir delik vardı ve dokunduğu yeri içine çekiyordu.Yutkunduğumda sırtımı dikleştirdim.Kesinlikle basit bir kız değildim ve bu hiç tanımadığım kişiye kendimi güçsüz gösteremezdim.Gözlerimi kıstığımda öfkenin vücudumu işgal ettiğinin farkındaydım.
"Ne var?"Sesim beni bile ürpertirken ne kadar sakin konuştuğumu farkettim.Sesimde gizli bir öfke vardı ve sakinlik öfkenin önüne geçmişti.Fırtına öncesi sessizlik.O da gözlerini kıstığında meydan okurcasına suratıma baktı.Her bir hareketimi inceliyordu.Sanki ne düşündüğümü tahmin etmeye çalışıyor gibiydi.Üzerime doğru bir adım attığında kaşlarım kalktı.Garip bir ifadeyle yüzümü incelerken sabırla nefes aldım.Bunun ne kadar rahatsızlık verdiğini yeterince belli ederken konuşmuyordu.Bir adım daha geldiğinde gözlerinde bir ifade yakaladım ama o kadar kısa bir andı ki ifadesini algılayamadan toparlandı.Üstüme geldiğinde geri kaçmıyordum.Kaçmak için sebebim yoktu ama öyle korkutucu görünüyordu ki ayaklarım geri gitmek için yalvarıyor gibiydi.Ama geri kaçmadım.İradem güçlüydü en azından.
"Yeni kız."Alayla konuştuğunda tam önümde durmuştu.Aramızdaki boy farkı sayesinde kaşlarım kalkarken suratımı buruşturdum.Uzaktan o kadar uzun görünmüyordu.Yanında kendimi kısa hissederken göz teması kurmak için kafamı hafifçe kaldırdım.
"Ne var?"Dişlerimi birbirine bastırdığımda sürtük Yağmurun bacaklarını okşadığı an gözümün önüne geldi.Elini kaldırıp saçıma dokunduğunda sanki cehennem ateşini hissetmiş gibi geri çekildim.
"Dokunma bana!"Birden bağırdığımda boş koridorda sesim yankılanmıştı.Sesimle birlikte kaşlarını kaldırırken şaşırmışa benziyordu.Suratını incelediğimde kesinlikle bu Egemenin daha sempatik durduğunu düşündüm.Soğuk bakışlar atan Egemen gerçekten ürkütücüydü.Kafamı hızla iki yana salladığımda gerçekten suratıma tokat atma isteği oluştu.Kendime gelmeliydim.Hemde hemen!
"Bakire olduğun her halinden belli oluyor."Bıçak kadar keskin çıkan sesini duyduğumda karnımda tarifini veremediğim bir ağrı oluştu.Bir yanım ellerini başının üstüne koymuş ağlarken korkmuşa benziyordu.Diğer taraftaki Güneş ise hiç tepki vermeden soğuk gözleriyle bana bakıyordu.Duygularını çok iyi saklıyordu.Bazen onun gibi olmak istiyordum.O kadar güçlü duruyordu ki.Ama ben o kadar güçlü değilken bir o kadar da korkak değildim.En azından ellerimi başımın üstüne koyup ağlamıyordum.Gözlerimi devirdiğimde dengesizliğime küfrettim.Tekrar Egemene baktığımda eğlenen bir ifade vardı gözlerinde.Eğlenen bir ifadenin yanında alayla bakıyordu gözlerime.Ne yani?Bakire olmak çok mu acayipti?Ya da kimseyle öpüşmemek?Küçümseyici bir bakış attığımda boğazımı temizledim.
"Eğer bakire olmasaydım bile aynı tepkiyi verirdim."Sesimden ifadesizlik akarken eğlenen ifade yok oldu.Aynı anda alaycı tavrıda kalkmıştı.Gözlerime öyle bir baktı ki en ufak ayrıntıyı fark ettiğine eminim.Suratımın ısındığını hissettiğimde saklamaya çalışmadım.Kızarmıştım evet.Ama saklama gereği duymadım.O bakışlar öyle bir bakıyordu ki sanki çıplak hissediyordum.Bakışları ruhumun derinliklerine işlediğinde kıyafetlerimi süzdü.Sanki bir şey yakalamış gibi baktığında garip görünüyordu.Bakışlarına dikkat verdiğimde gözlerindeki garipliği farkettim?Zavallı?Sanki zavallıymışım gibi bakıyordu.Kaşlarımı çatarken neden böyle baktığını anlamaya çalışıyordum.
"Göründüğün kadar sert değilsin."Kaşlarım hayretle kalkarken ne kadar saçma konuştuğunu düşündüm.Göründüğüm kadar sert değilmişim.Hah!
"Bir o kadar masum."Mırıldandığında sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi.Birden güldüğünde suratına baktım.Mutluluktan yoksun bir gülmeydi bu.Ruhsuz bir gülüş.
"Ve zavallı."Öfke kendini belli ederken gözlerimi kıstım.
"Zavallı mı?"Alayla güldüğümde tekrar gözlerimi kıstım.
"Berbat bir gözlemcisin."Son cümlemde tükürür gibi konuşmuştum resmen.Zavallı değilim ben!
"Zavallısın.Hatta o kadar zavallısın ki inkar ederken bile sinirden deliye dönüyorsun."Bıçak kadar keskin sözleri kalbime işlerken yutkundum.Neden etkilenmiştim söylediklerinden?Gülüp geçmem gerekmiyormuydu?İçime hapsettiğim zayıf bir ses kulaklarımı kapatmama sebep oluyordu.
Belkide doğru söylüyordur?Zavallısındır.
Sus dedim.Sus.Zavallı değilim.Ama bir yerlerde hep duygularım birbirine karışacaktı.Egemen haklı değildi ki.Bunu kabul edemezdim.İçimdeki zayıf ses tekrar bağırınca sanki çığlık atmış gibi irkildim.Yüzümde tek bir kas oynamazken rengimin attığını hissettim.Az önce inanılmaz derece güçlüyken neden şimdi çaresiz hissediyordum?Bir tarafım hıçkıra hıçkıra ağlarken yüzümü buruşturdum.Diğer tarafım benim gibi ifadesiz ve soğuk bakışlar attığını gördüğümde yüzüme baktı.Tıpkı benim gibiydi.Soğuk bakıyordu.Bazen ona benzemek istiyordum evet.Ve şu an sadece yüzümün rengi hariç herşeyimiz aynıydı.Belki bir kaç fark vardı.Bir gariplik.Farkedemediğim farklılık.
Hızla kafamı iki yana salladığımda gözlerine baktım.Siyah gözlerini kısmış ve aklımdaki düşünceleri okumak ister gibi bakıyordu.
"Kes sesini.Yeter saçmaladıkların."Mavi gözlerimi tehlike saçan yüzünden çektikten sonra eve gitmek istiyordum.Belkide eve gidip zavallı olduğum için ağlardım?Arkamı dönüp yürüdüğümde hızlı adımlar atıyordum.Bir an önce kaçmak ister gibi?
"Adın Güneş ve sen zavallısın.Sırf sert görünmek için siyah giyen ve yine sert görünmek için yüzüne maske takıp geziyorsun.İsminin anlamını taşımıyorsun.Gerçekten zavallısın Güneş."Tam adımlarımı durduracaktım ki vazgeçtim.Sanki hiçbir şey söylememiş gibi hızlı adımlarla uzaklaştım.İçimde bir yerlerde enkaz oluşmuştu ve benide altına almıştı.Enkazın altındaydım ve kurtulmak için hiçbir çaba göstermiyordum.Kalbime saniyeler içinde onlarca iğne batmış gibi hissederken iğneler durmadan saplanmaya devam ediyordu.Yerlerinden çıkmazlarken yenileri ekleniyordu.Kafamı sallarken yutkundum.
"Zavallıyım."Sesim bana bile yabancı gelirken bu kadar güçsüz çıkmasını ummamıştım.Fısıldadığımda sanki içimde bir şeyler kopmuştu.Bu his yabancıyken alışmak zor geliyordu.Hızla kafamı iki yana sallarken tekrar yutkundum.
Bu hisse alışmayacağım.Ne kadar zavallı olsamda.
Konuşmadığımda sesimi duymak istememiştim.Henüz bana oldukça uzak gelen bir ses duymak istemiyordum.
Tek bir şey hariç.
Kalbimin sessiz çığlıkları.
2 GÜN SONRA
Koşarak evin bahçesine girdiğimde nefesim düzensiz bir şekilde çıkıyordu.Koşarken hem yorulmuş hem terlemiştim.Bugün çarşambaydı.Annemin öldüğü gün.Annemin mezarına gitmiştim.Her ayın çarşamba günü annemin yanına giderdim.Ona sıkıntılarımı,dertlerimi,olayları anlatırdım.Babamın aksine ilgiyle dinler hiç yorumda bulunmazdı.Ama yardım istediğimde hep susardı.Ne yapacağımı sorduğumda kara bir sessizliğe gömülürdü.Tıpkı üstündeki toprak gibi.Bugün de öyle olmuştu.Ben anlatmıştım annem dikkatle dinlemişti.Hiç konuşmadan,sesimi kesmeden dinlemişti yine.Ona Egemeni anlatmıştım.Duygularımı,soğuk bakışlarını anlattım.En son zavallı olup olmadığımı sorduğuımda sessizce bekledi.Konuşması için yalvardım ama o yine konuşmadı.İnsanı ürküten bir sessizliği vardı.Daha fazla mezarlıkta beklemeden koşuyordum.Hem ağlayıp hem koşuyordum.Yağmur damlaları üzerimi ıslatırken önemsemedim.O üşüyormuydu kara toprağın altında?Omuz silktiğimde koşmaya devam ettim.O üşürse ben rahat olamam ki.Bende üşürüm.Bahçeye geldiğimde durdum.Bahçenin ortasında tek başıma duruyordum.Dikkatle etrafı seyrettim.Yağan yağmura aldırmadan duruyordum.Bir zamanlar annem ve babamla yaşadığım bu evde şimdi babam ve hizmetlilerle kalıyordum.Ne kadar baba denirse artık.Evin hemen yanındaki kiraz ağacında eskiden bindiğim salıncak duruyordu.O salıncak geçmişimde annemin bıraktığı sayılı şeylerden geriye kalan bir tozdu.Birden küçüklüğümü ve annemi salıncağın orada gördüm.Annemin elinden tutmuş onu çekiştiriyordum.Yüzümde saklayamadığım bir gülümseme vardı.Mutluydum.

"Anne beni salla.Ama çok hızlı olsun.Uçmak istiyooom."Diyip sevinçle bağırdım.Arada ufak kahkahalar atıyordum.Birden içim burkuldu nasıl olurda mutluluğum biterdi?Nasıl olurda annem giderdi?Yanağıma doğru süzülen bir yaş yağmur damlalarına karışırken dikkatimi küçüklüğüme verdim.Annem bana yetişmeye çalışıyor ve gülüyordu.
"Tamam kızım.Ama sıkı tutun."İşaret parmağını uyarırcasına salladığında o da gülüyordu.Keyifliydi.Herzamanki gibi.Salıncağa oturdum.Havaya çıktığımda etrafta ufak kahkahalarım duyuluyordu.Ellerimi açmış uçak taklidi yapıyordum.O sırada babam kapıdan çıktı.Bir an karşımdakileri üzecek sandım ama onunda suratında hafif bir gülümseme vardı.Annemin yanına gelip yanağına öpücük kondururken salıncağımı durdurdu ve beni kucağına aldı.
"Ya baba sallanmak istiyom."Somurtmaya başlarken gözlerimi uzaklara dikmiş ve ellerimi göğsümde bağlamıştım.İrkildim birden.Şu anki halime benziyor gibi duruyordu.Tek farkı gözümdeki hafif parıltının yok olmasıydı.
"Tamam kızım hadi gel yemek yiyelim.Sonra anneyide alıp hep birlikte gezcez."Diyip yanağıma bir öpücük kondurdu.Üzüntüyle onlara bakarken baba şevkatini hissetmiştim.O kadar baba gibi davranıyordu ki.Gözyaşlarım durmaksızın akarken yüzümün rengi atmıştı.
"Oleyy!"Sevinçle babama sarıldığımda annemde bize katıldı ve hep birlikte sarıldık.Suratımda buruk bir gülümseme oluştuğunda onlara bakıyordum.
Birden kulakları sağır edecek bir ses duydum.Ardından her yer beyaza dönüşüp tekrar eski rengine döndü.Şimşek çakmıştı.Kafamı kaldırıp tıpkı annemin üstündeki toprak kadar siyah olan gökyüzüne baktım.O haketmezdiki siyah yerleri.Hayat doluydu o.Sarsılarak ağlarken tekrar salıncağın olduğu tarafa baktım.Kimse yoktu.Ne annem ne babam.Ne de küçük ben.Gözlerimi kırpıştırdıktan sonra hızlı adımlarla salıncağın oraya yöneldim.Kiraz ağacının altında durduğumda salıncağa tutundum.Etrafa bakarken ciğerlerim hava istiyordu.Bir şey boğazımı sıkıyordu ve nefes alamıyordum.Elimi yavaşça boğazıma koyduğumda derin bir nefes aldım.Sanki boğazıma bir yumru oturmuştu.Sıkıntıyla etrafa bakarken bir yandan da endişeliydim.
"Anne!"Bağırdığımda bir süre etrafı dinledim.Sadece yere düşen yağmur damlalarının sesini duyduğumda tekrar bağırdım.
"Anne!"Tekrar ses gelmeyince gözlerimden akan yaşlara aldırmadan fısıldadım.
"Nolur gel anne.Sana ihtiyacım var.Nolursun gel."Annem gitmişti ve karaya vuran bir balığın son çırpınışlarıydı bunlar.
Biliyordum.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin