Kahraman ve korkak.İkisi de tamamen aynı korkuyu yaşarlarken kahraman,o korkuyla yüzleşir.Yüzleşir ve o korkuyu bir aleve dönüştürür ve bu alevle düşmanlarını yakar.Korkaklar ise küllere dönüşüp etrafa saçılırlar.
İşte ben o küllerden olmayacağım.Ben hep yakan kişi olacağım.Yeri gelecek,ateşin kendisi olacağım.Olan olaylara göz yumamam,o olaylar sadece gözümü daha da iyi açmamı sağlayacak.Her hatamdan ders alacağım ve asla yeniden yapmayacağım.Herkes,hayat ile yüzleşemezsin,bazen kaderine razı olman gerekir diyor ya.İşte ben öyle olmayacağım.Kaderimi kendim yazacağım.O kalemi benden başka kimsenin tutmasına izin vermeyeceğim.Kılıcım,herzaman adalet ve zafer için havaya kalkacak.Senin gözün arkada kalmasın anne.Karşıma çıkan her zorlukta yıkılmayıp güçleneceğim anne.Sen beni merak etme tamam mı?
Yokluğun kalbimi o kadar yakıyor ki anne.Seni hiç göremeyeceğim canımı o kadar acıtıyor ki anlatamam.Dayanmaya çalışıyorum aslında.Ama korkuyorum,ya birgün gelir de dayanamazsam artık.Ne olacak?Sen hep benim yanımda kal olur mu?
Sana Yüce Tepeler adına yemin ediyorum ki,bu dediğim her sözü ömrüm boyunca tutacağım.18 Yıl Sonra
Felicity ilk önce elini öptü ve sonra annesinin altında yattığı toprağa bastırdı.Sonra aklına yıllar önce annesine verdiği yemin geldi.Hala unutmadığı ve unutmayacağı yemin.Göz yaşlarına hakim olamadı.Ayağa kalktı ve elindeki kırmızı gülleri mezarın üstüne koydu.Kırmızı güller.Bunlar annesinin en sevdiği çiçeklerdi.En azından babası öyle söylemişti.Felicity annesinin ölümünden hep kendini suçlu tutardı.Eğer o hiç doğmasa,annesi şu an hayatta olacaktı.Babası,bunun tamamen yanlış olduğunu söylesede inanmıyordu.Annesini geri döndürebilmek için ölmeye bile hazırdı.
Elbisesinin koluyla göz yaşlarını silip patikaya çıktı.Tahta bankta oturan Fabien ayağa kalkıp Felicity'nin yanına gitti "Ders için hazır mısınız Leydim?"dedi nazikçe.Kız ağladığını belli etmeyerek dik durdu. "Affedersin,bugün çok havamda değilim.Ama söz yarın gelirim.Tamam mı?"
"Siz nasıl isterseniz Leydim ama canınızı sıkan bir olay mı var?"
"Hayır,önemli değil.Lord Archer'ı görmeliyim"dedi ve yoluna devam etti.Arkasına döndü ve ekledi;
"Öncelikle arkadaşın olduğumu unutma lütfen.Bana Leydim dediğinde komiğime gidiyor"
Fabien gülümsedi.Arkadaşının gülümsemesi onu hep mutlu ederdi.Felicity son kez ona baktı.Toprak rengi saçlarının altında yosun yeşili gözleri parlıyordu.Genç ve kendinden emin bir duruşu vardı.Babası halk içine çıkmasına çok izin vermezdi.Eğer ısrar ederse hep yanında André olurdu.Yani erkek kardeşi.Ondan beş yaş büyüktü.Birde iki yaş büyüğü bir kız kardeşi vardı.Faith
Atların bağlandığı alana gelince bembeyaz olan atını bulup yelesini okşayarak"Dinlendin mi Moondance?"dedi.Gülerek atına bindi ve sarayın yolunu tuttu.
-
"Seni yalnız dışarı çıkmaman konusunda kaç kere uyardım Felicity?"diye bağırdı Kral David hararetle.
"Annemi görmeye gitmiştim baba"
Kral'ın yüz ifadesi yumuşadı.Kızının yanına gidip ellerini tuttu.
"Bak hayatım.Ben sadece güvenliğini sağlamaya çalışıyorum.Senden tek istediğim şey eğer çok istiyorsan yanında Archer'ı ya da André 'yi alman"
Felicity babasına sarılarak cevabını vermiş oldu."Archer demişken,onu gördün mü baba?"
"O sarı kafayı kaçırmak mümkün mü?Bak,yeniden sarı ışığı gördüm"dedi ilerideki Archer'ı gösterirken.Felicity babasını yanağından öpüp Archer'a doğru koşmaya başladı.Devasa salondaki herkes ona bakıyordu.Uygunsuz karşılanabileceğini biliyordu ama insan arkadaşına sarılamayacak kadar ciddi olmamalı diye düşündü.Ve düşündüğünü yaptı.Archer hızla Felicity'yi kendinden çekip"Tanrı aşkına Felicity,sarılacak başka yer seçemedin mi!"dedi.
"Nedenmiş o?"dedi gülümseyerek.Archer ciddice"Baban da dahil herkes bize bakıyor"dedi.Felicity arkasına dönüp babasına el salladı.
Archer ile birlikte yürümeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
Science FictionFelicty'nin doğumu hüzüne yol açmıştı çünkü annesi,doğumda ölmüştü.Yıllar sonra Felicity büyüdüğünde,karşısına ne çıkacağını ya da neler yapmasını gerktiğini tahmin edemiyordu.Savaş yakındaydı. Asırlar süren Ronen Krallığı ilk defa yeni bir şeye tan...