Yağmaya başlayan yağmur nedeniyle toprak kokusu burnuma daha yoğun gelmeye başladı. Zaten her yer topraktı burada. Mezarlıkta.
Her seferinde burada buluyordum kendimi, alışkanlık olsa gerekti.
Aren'in yanında hep huzurlu hissederdim ben fakat Aren'in toprağı hiç huzurlu gelmiyordu bana. Aren benim sığındığım limandı yine ona sığınıyordum işte, toprağın altında olması bir şey değiştirmiyordu.
19 senemi onunla geçirmiştim, bağlıydık biz birbirimize.Hayata aynı anda açmıştık gözlerimizi, aynı anda da kapatmamız gerekirdi. Tanrının bize bu inceliği yapma borcu vardı, yaşattığı onca şeyden sonra.
İkizimdi. Bir yanımdı işte. Artık ölü yanım.
Üstümün kirlenmesini umursamadan çökmüştüm mezarın yanına, sırtımı mezara yaslamıştım. Kaç saattir böyle oturduğumu bilmiyordum ama hava kararmaya başlamıştı. Eve gitmek istemiyordum. Buradan ayrılmak istemiyordum. Evim o çatının altı değildi, hiçbir zaman çatı ve duvarları olan o kapalı mekanı ev olarak hissetmemiştim, benim evim Aren'di.
Başımı gökyüzüne çevirdim ve bir şarkı mırıldanmaya başladım. Aren, şarkı dinlemeyi severdi.
"Eskiye dalıyor gözüm,dalmasında ne yapsın?"
"Bugün günlerden o gün,sanki döndün hayattasın."
"Bak güneş batıyor işte,bir gün daha yakınız."
"Bu yağmur sensin işte,ordasın gökyüzünde."
"Aklıma düşüyor yüzün,gülümser gibi ayrılışın."
"Artık sayılı zaman değil müebbet yalnızlığım."
"Kaç ay oldu gideli,kaçıncı uykundasın?"
"Hangi rüzgar aldı seni?,hala üşütüyor beni."Söylerken sesim kulaklarıma ulaşamayacak kadar cılızdı, dudaklarımı haraket ettirmek tarif edilemeyecek kadar zor ve yorucu geliyordu. Sahi kaç gündür yemek yememiştim acaba? Aren olsaydı küfürlerini savururdu bu halime. Bu düşünce yüzümde acı dolu bi tebessüme sebep oldu.
Oturduğum yerden kalktım. Yağmur ve soğuk hava katlanabileceğimden fazla ayıltmıştı beni, eve dönmeliydim.
2 aydır kimseyle iletişime geçmemiştim, belki de 19 yıldır kimseyle iletişime geçmemiştim, farketmezdi. Uzak durmam gereken insanlar ve uzak durmam gereken yerlerden uzaktaydım ve aynı zamanda evim de benimleydi, bu yeterliydi.
Saçlarımı ıslatan yağmur,yüzüme çarpan soğuk bedenimi rahatlatıyordu ama içimdeki yangına hiçbir şey etki etmiyordu.
İlk defa beni merak edip ulaşmaya çalışacak bir ailem olmadığı için sevindim. Aile demişken benim ailem ikizimdi. Aren'di. Ben sadece kardeşimi kaybetmemiştim;ailemi,kendimi de kaybetmiştim.
Acaba annem olacak kadının bir yerlerde mezarı var mıydı? Yada yaşıyor muydu? Acaba sarışın mıydı yoksa esmer miydi?
Peki,çok sevgili(!) babam hangi iş yemeğinde, kimlere rol kesiyordu?Yavaşca kafamı iki yana sallayıp "Boşversene" diye mırıldandım. Bu hayat düşünmeye değmezdi.
// bu arada Aren erkek. Okuyan kişiler tarafından karıştırıldığı için açıklama gereği duydum.///
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Yanım (Yeniden Yazılıyor)
Teen Fictionİkizinin ölmesi ile tüm hayatı raydan çıkmış bir genç kızın hayata devam edişi. • "Bilme,tanıma beni. Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci kalmadı içimde." "Önceden vardı,Geri gelecek o sevinç. Ben getireceğim."•