-9.BÖLÜM-*Yaşadığımız mutluluklar,çektiğimiz acıları kurtarmıyor diyim sen anla.*
Dur. Başka bir şeye odaklan. Mesela... şeye.. İlk piercing ile babamın karşısına çıktığımızda donup kalmıştı. Komikti. Ve bir de...Ah! Lanet olsun başka bir şey düşünemiyordum.
Etraf zifiri karanlıktı. Ve aptal Batın beni ellerimden yatağın başlarına bağlayıp gitmişti. Üstelik ışığı açmamıştı. Ona biraz hakaret edip sinirlenmesine sebep olmuş olabilirdim. Bir de tokat atmış olabilirdim. Ama ışıkları açması için neredeyse yalvarmıştım. O ise dinlememişti.Titriyordum. Karnıma iğrenç bir şeyler oluyor, midem bulanıyordu. Başım ağrıyor ve beynime keskin sancılar saplanıyordu. En son kazadan dolayı saatlerce karanlık bir yerde, Aren yarı üzerimde bir şekilde kalmıştım. Her şeyi geçtim gördüğüm kabuslar beynimin her yerindeydi.
Yoğun bir kan kokusu geliyordu burnuma. Kusmamı sağlayacak kadar yoğun. Bu kokunun tamamen bilinçaltımın bir oyunu olduğu biliyordum. Ama beni delirtecek seviyeye getirmesini engelleyemiyordum.
Aklıma üşüşen görüntüler ile ağzımdan benden bağımsız bir çığlık daha kaçtı. Korkudan aklımı kaçırabilirdim. Karanlıkta halisülasyonlar görüyordum.
Dudağımı ısırdım. Eğer yanım acırsa beynim fiziksel acıya odaklanırdı. Biraz daha baskı uyguladım. Acıdan gözlerim dolmuştu. Ve biraz daha...ağzıma kan tadı geldiğinde acıdan zonklayan dudağımı serbest bıraktım. Ağzıma gelen kandan dolayı midem kasıldı. Bu ayrıntı aklımdan kaçmıştı. Yüzümü buruşturdum. Bir süre sonra bilincimi kaybettim.-
(Batın'dan)
Orman evine geri dönüyordum. Arya denen o kız sinirlerimi fena bozmuştu. Bana fazla ağır şeyler söylemişti. Cesaret isteyen sözlerdi. Ah! Delirecektim. Kim onu kaçıran ve boynunu biraz da olsa kesmiş birisine karşı bu denli cesaretli olabilirdi ki!?
Evde durursam zararlı çıkan taraf o olduğu için dışarı atmıştım kendimi. Ve normal olarak kaçmaya çalışmaması için yatağa bağlamıştım. Işıkları açmayıp karanlıkta kalacağını anladığında o 'ben tanrıçayım' havasını bir kenara bırakıp karanlıkta bırakmamam için cümleler sarf etmişti. Evden çıkarkenki acı dolu çığlığını unutmaya çalışarak bir kaç saat dolaşabilmiştim. Tabi onu orda bırakmamamı söyleyen vicdanıma bana tokat atmaya yeltendiğini hatırlatarak susturmuştum.
O kız cidden dikkat çekiciydi. Yüzündeki piercingler onda öyle hoş duruyordu ki bir insana saatlerce kendini izletebilirdi. Yüzü güzeldi. Yüzünde masumluk yoktu. Masum olmadığının O da farkındaydı. Fiziği iyiydi. Bir erkeği ilk görüşte etkileyebilecek kadar güzel, aynı saniyelerde o erkeğin canını yakacağı da belliydi. Kızı neden düşünüyordun ki Batın!
Bir abisi vardı. Ve bizim canımızı, daha çok abimin canını fazla sıkmıştı. Hazar ve piç kurusu Doğaç'ın bu kızla ne ilgisi olduğunu tam bilmiyordum. Ama kuzeninin arkadaşı olmasından daha fazlası çıkacağını hissediyordum.
Hazar, güçlü ve tehlikeli biriydi. Haldun Ander ile tam bir bağını yakalayamamıştık. Doğaç zaten hep Hazar'a ayak uydururdu. Bombanın Hazar'da olduğunu hissediyordum. Kıza zarar vermek istemiyorlardı. Gözlerinden, hareketlerinden belliydi. Peki ama neden?
Ve şu piercingli kızın karanlıktan niye bu kadar rahatsız olması merak konusuydu. Kız hakkında bildiğim şeyler;bir Ander olduğu, eğlenceyi belada, tehlikede arayan bir tip olduğu,ve de..iki üç ay önce ikizi olan çocuğun kazada öldüğü ile sınırlıydı.
Bir saniye...tabi ya! Kaza. Kaza tramvası yüzünden karanlıktan korkuyordu. Peki..krizleri var mıydı? Eğer varsa karanlıkta bu kadar uzun bir süre kalması kötü sonuçlanırdı. Bu düşünde anlamsızca kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Ve de adımlarımın hızlanmasına.
-
Hızlıca eve girdim. Seri hareketler ile bulunduğu odaya ulaştım ve ışığı açtım. Gördüğüm manzara afallamama sebep oldu. Bir kaç saniye görüntüyü hazmetmeye çalıştım.
Boya olan siyah-mavi saçları terden yüzüne yapışmıştı. Dudağı kanamıştı. Çenesine doğru düzensiz bir şekilde yol almıştı kan. Sanki bir şey ile savaşmış gibi duruyordu.
Ve ah! zaten kısacık şortunun bacaklarını fazlasıyla ortaya çıkarıp dikkat çektiği yetmezmiş gibi üstündeki tişörtü yukarı kıvrılmıştı. Pürüzsüz beyaz tenini ortaya sermişti. Tişörtün açıkta bıraktığı alan da karnının sol kısmını kaplayan bir sargı vardı. Yarası olmalıydı.
Gözlerimi vücudundan çektim. Hareketsizdi. Nefes alıp verdiğini belli eden bir yükseliş yoktu göğüs kafesinde, yada ses yoktu. Hızlı adımlar ile yanına ulaştım. Elimi burnunun önüne tuttuğumda yavaş bir şekilde daha doğrusu varla yok arası bir nefes alışı vardı.
Gözlerim bileklerine kaydı. Bağladığım ip bileklerini kesmişti. Ben biraz sıkı bağlamış,o ise bileklerine fazla yüklenmişti. Sessiz bir küfür mırıldandım.
Bileklerini sıkan iplere uzandım. Çözsem iyi olurdu. Elim tenine temas ettiğinde irkilerek uyandı. Tanrım...bu kızın cidden korku problemleri vardı.
"Sakin ol." diye mırıldandım. Yutkundu. Cevap vermedi. Cevap vermemesine alışmıştım. Yorgun bakan yeşil gözlerine diktim gözlerimi.
Bu yeşil gözlere baktım sessizce. Acı vardı. Buram,buram çaresizlik vardı. Gözlerini kaçırması ile kendime geldim.
Bileklerini çözdüm. Pansuman yapılmalıydı. İkimizde tek kelime etmemiştik. Sessizce kalktı ve odada bulunan banyoya girdi. İkimiz de hatalıydık.
O bomboş kız yoktu karşımda. Yıkılmış bir kız vardı. Karanlık ile ciddi problemleri olduğunu düşünmemiştim. Bunu düşünmemiştim. Bu yaptığımın, onu bu kadar güçsüz kılacağını bilmiyordum. Arya yaralıydı. Yaralı bir kaplan gibiydi.
•
(Arya'dan devam)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Yanım (Yeniden Yazılıyor)
Подростковая литератураİkizinin ölmesi ile tüm hayatı raydan çıkmış bir genç kızın hayata devam edişi. • "Bilme,tanıma beni. Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci kalmadı içimde." "Önceden vardı,Geri gelecek o sevinç. Ben getireceğim."•