*Sevdiğin birini kaybetmek;sanırım en anlatılmaz duygu bu.*-2-
Bu tenha yerde kimse yaşamıyordu ve buradan taksi geçecek gibi durmuyordu. Babamı arayıp bir araba göndermesi fikri cazip geldiğinde babamın numarasını tuşladım.Fakat babama ulaşamayınca İhsan abiyi aradım ve ona bir araba göndermesini söyledim.Olumlu cevap alıp telefonu kapatıp cebime attım.
Boş yolda biraz yürüyebilirdim.
On dakika kadar yürüdükten sonra yolun kenarına oturdum. Yol kenarındaki taşları eşelerken bir on beş dakika geçmişti.
Gelen araba sesiyle ayağa kalktım. Beyaz son model bir araba önümde durup camını indirdi. "Arya hanım?" dedi sorarcasına. Sonunda gelmişti.
"Arya benim,hanım yok." dedim ifadesizce. Sonra arka koltuğa geçip oturdum. Gideceğim yeri şoföre söyledim ve şoför kafasını olumlu anlamda sallayıp gaza bastı.Bi süre sonra tenha orman yolundan çıkmış şehre karışmıştık. Bir trafik ışığında durduğumuzda şoför bana dönüp bir kutu uzattı ve "Haldun bey gönderdi." dedi. Sonra önüne döndü ve gaza bastı. Yeşil yanmıştı.
Kutu tarzı şeyi açtığımda içinden; bir kredi kartı,yeni olduğu belli olan bi ev anahtarı?ve birde küçük bir kağıt vardı. Kağıdı açıp göz gezdirdim. "İhtiyacın olur diye düşündüm, birde eski eve gitmek istemeyeceğini biliyorum,yeni eve git adresi alta yazıyorum. Ve en yakın zamanda uğra konuşmamız gerekiyor." Vay be. Düşünceli baba.
Aslında tek sorunu babalık yapmamasıydı, birde annemiz hakkında yalan söylemesi ve de bazı pis işleri dolayısıyla bizim başımıza dert açılması bir de... tamam Haldun Ander kötü ve tehlikeli biriydi. Üstelik merhametsizdi. Aren ve bana yaptığı tek şey,maddi yöndendi.
Ben bu düşüncelere dalmışken araba yavaşladı. Sahilin yakınlarında tamamen durduğunda bir şey söylemeden kapıyı açtım ve kendimi dışarı attım.
Yol uzundu,arabayı da beklemiştim üstelik. Cebimdeki telefonu çıkarıp saate baktım. 2 saati geçmişti. Adımlarımı hızlandırdım.
Sahilin beton zeminli kısmını hızlı adımlar ile bitirip,tenha kumlu kısmına ayak bastım. Biraz daha ilerledim. Sahilin bittiğine dair koyulan kayaların üzerinden atladım. Sargılı elimi zorlamış olacağım ki elimden yükselen keskin acı ile yüzümü buruşturdum.
Biraz daha yürüdükten sonra kumların üstünde dağınık bi şekilde oturan Okay'ı gördüm ve duraksadım.
Sarı kıvırcık saçları dağınıktı. Eliyle kumu eşeliyordu. Dudağımı ısırdım. O an kaçasım geldi. Bütün soğukluğum uçup gitmişti. Hiçbir şey olmamış gibi, ifadesizce davranamazdım. Okay inanmazdı. Okay'a rol yapmak istemiyordum.
Beni farkettiğinde hızlıca ayağa kalktı.
Bende aramızdaki mesafeyi hızla kapattım ve tam karşısında durdum. Bir süre sessizce birbirimizi göz hapsine aldık.Kaşında beraber yaptırdığımız piercingi duruyordu. Siyah hafif dar bir pantolon,siyah bir polar giymişti. Mavi gözlerinin içindeki gökyüzünü kara bulutlar istila etmişti. Buğuluydu gözleri.
Aynı anda derin bir nefes aldık. Konuşmaya başladım. Ama gözlerine bakamıyordum.
"Kaçtım, senden kaçtım. Çünkü yanında olursam, anılar sürekli ayağıma dolanacak ve ben toparlayamayacaktım. Yani teoriksel olarak senin yanında hissedeceklerimden kaçtım aslında. Ama dün ne kadar bencil davrandığımı farkettim. Acımız aynıydı ama ben... Özür dilerim,özür dilerim seni öylece bırakmamam gerekiyordu. Birbirimizin yanında olmamız gerekiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Yanım (Yeniden Yazılıyor)
Teen Fictionİkizinin ölmesi ile tüm hayatı raydan çıkmış bir genç kızın hayata devam edişi. • "Bilme,tanıma beni. Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci kalmadı içimde." "Önceden vardı,Geri gelecek o sevinç. Ben getireceğim."•