Bölüm Bir - Pervane

100 82 75
                                    

Multimedya: Stassie

Herkese merhaba! Yeni bir hikaye, yeni kahramanlar, yeni duygular...

Umarım okurken keyif alırsınız!

Bölüm Bir - Pervane

Soğuktu. Beton zemine damlayan su sesi, karanlık odada yankılanıyordu. Pervanenin gölgesi odaya ayrı ürkütücü bir hava katıyordu.

Kollarımı kaldırmaya çalıştım. Kımıldatabildim. Kollarıma bağlı zincirin sesi yankılandı, bu defa odada. Soğuk zeminde,kollarım zincirle bağlı bir vaziyette oturuyordum.

"Kimse yok mu?"

Üç gündür söylediğim tek şey buydu. Aldığım yanıt ise, dönen pervanenin sesinden başka bir şey değildi.

*

Üç gün önce, Beverly Hills'e giderken olmuştu her şey. Uzun zamandır görüşmediğim kuzenim Mary'e sürpriz doğum günü kutlaması için yoldaydım.

Culver City'e vardığım an, Gigi'yi aradım. Gigi, Mary'i hiç sevmezdi. Ona sürpriz yapmak için Hills'e gideceğimi duyduğunda adeta çılgına dönmüştü. Gitmemem için her yolu denemişti.

"Culver City'e vardım. Çok yolum kalmadı. Senden ne haber?"

Sesi buz gibiydi.

"Yeni besteler üzerinde çalışıyorum. Mary'e selamımı söylersin."

Telefon suratıma kapandı.

"Böyle olmak zorunda mısın Gigi?" diye mırıldandım. Stassie ve Megan'a karşı böyle sert tavrı yoktu.

Stassie, Megan, Gigi ve ben California'da birlikte kalan, iki yıldır ayrılmaz arkadaş grubuyduk.

Stassie, her ay çok satanlarda yer edinen bir dergide köşe yazarıydı.

Megan, üniversiteyi bitirdikten sonra işe başlamamıştı. Kendini geliştirmek adına birçok kursa gidiyordu. Şimdiyse, Gigi'den piyano çalmayı öğreniyordu.

Ve Gigi.

Çok sert ve duygularını sonuna kadar yaşayan biriydi. Onunla ilk tanıştığım gibiydi. Bana davranışları daha farklıydı. Kimi zaman Mary olayındaki gibi sahiplenici, kimi zamansa bir yabancıymışım gibi davranıyordu. Megan bu durumu, beni daha çok sevmesine bağlıyordu. Ben ise hâlâ onu tam anlamıyla çözebilmiş değildim.

Ben, Emma Campbell. Santa Clarita doğumluydum. Grupta ilk olarak, Stassie ile bir güzellik merkezinde tanışmıştım. Megan ile Stassie aracılığıyla tanışmıştık.

Arkamdan gelen korna sesiyle sıçradım. Yoğun trafik ve iş hayatı ile, Beverly Hills'e varmıştım.

*

"Hadi, aç kapıyı Mary!"

Yaklaşık beş dakikadır, Mary'nin dairesinin önünde duruyordum. İçeriden ses gelmiyordu ve kapıyı açan yoktu. Üstelik arabadayken Mary'le konuşup, evde olduğunu öğrenmiştim.

Kapının arasına kart sokarak, zor da olsa kapıyı açtım. Öğle vakti olmasına rağmen evi karanlıktı. Panjurları kapalı, ışıklar yanmıyordu. Evinde berbat bir koku hâkimdi.

Mutfağa doğru ilerlerken, burnumu rahatsız eden o kokuya iyice yaklaştığımı hissediyordum.

"Mary neredesin? Evin bir kedi pisliğinden bile daha beter kokuyor!"

Buzdolabının yanındaki elektrik düğmesine bastım. Hâlâ karanlıktı. Elektrikler yoktu.

"Lanet olsun! Artık faturaları da mı ödemiyorsun?" diye söylendim.

Telefonumun fenerini yakarak etrafa baktım. Mutfak tezgahı üzerinde, içi dolu bir fincan filtre kahve vardı.

Adımlarımı ilerleterek salona geçtim. Artık kokunun merkezindeydim.

"Bu koku da ne böyle?" diye mırıldandım.

Cam sehpanın yan tarafında birikinti vardı. Sessiz evin içinde topuklularımın sesi hüküm sürürken birikintiye yaklaştım.

Kan birikintisi ve çürümüş beden kokusu.

Duvarda adeta bir tablo gibi, Mary'nin cansız bedeni asılıydı. Boynunun tam ortası delinmişti.

Gözlerimi kapattım. Bunlar imkansızdı, yaşanmamıştı. Bacaklarım titriyordu.

Mary'nin solmuş bedenine yaklaştım. Pembe atlet bluzunun içinde bir kağıt parçası vardı.

"Buraya gelmeni istemedik."

Gözlerim buğulandı. Kağıt elimden düştü. Sessiz odada, Gigi'nin sesi yankılandı.

"Buraya gelmeni istemedim."

                              BÖLÜM SONU

SAKLI GÜÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin