"Filmi beğenmişsindir umarım." Mina kafa salladı. "Gerçekten güzeldi. Tarzlarımız benziyor. Romantik film seçersin diye ödüm kopmuştu ama neyse ki bilim-kurgu seçtin." Mark yüzünü buruşturdu. "Romantik filmler iğrenç oluyor."
Mina anında kafa salladı. "Sinir bozucu."
"Sanırım artık eve gitmeliyim, saat oldukça geç." Mark omuz silkti. "Pekâlâ, seni evine bırakmalıyım." Mina başını olumsuzca salladı. "Gerçekten gerek yok. Kendim gidebilirim." "Saat geç oldu, Mina. Bu saatte bir kızı yalnız başına bırakamam." ...
Mina'nın evinin yakınlarından bulunan bir parka gittiler. Mark, banka oturup ellerini kot ceketinin cebine koydu. "Hayalimi söylememin vakti geldi sanırım, Mina." Mina büyük bir sevinçle gözlerini büyüterek Mark'a baktı. "Hadi söyle!"
Mark gülümsedi. "Benim, en büyük hayalim Kang Mina'nın sevgilisi olmak." Mina bir anda hiç beklemediği cümle ile ciddileşip konuştu. "Anlamadım?" Mark omuz silkti. "Söyledim işte. En büyük hayalim bu."
Mina kafa karışıklığından ötürü ellerini saçlarına daldırdı ve saçlarını karıştırarak konuştu. "Bugün için teşekkürler. Gitmeliyim." Mark'ın cümlesini dinlemeden evine doğru koşmaya başladı.
Mark güldü. "Heyecandan mı gittin, yoksa utandığından mı bilmiyorum." Ellerini cebinden çıkartıp iç çekti ve banktan kalktı. "Sanırım eve gitmenin vakti geldi."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
