Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elindeki kalem, uç kutusu ve silgi ile ayağa kalktı Mark. Mina kaşlarını çattı. "Nereye?" Mark ensesini kaşıdı. "Bu ders telafi sınavına gireceğim." Mina'nın gülümseyişi tüm yüzüne yayıldı. "Pekâlâ, ben de seni sınav olacağın odaya bırakacağım. Sen dün beni eve kadar bırakmıştın."
Mark güldü. "İkisi aynı şey değil." Omuz silkti rahatça. "Olsun, umrumda değil. Hadi ilerle Mark!" Mark, başını 'olur' der gibi hareket ettirmenin ardından birlikte sınıftan çıktılar. Mina, üzerindeki kahve tonlarındaki forma eteğini düzelterek Mark ile birlikte ilerlemeye başladı.
"Rehberlik odasına gideceğim." Mina kafa salladı. Koridorun sonunda bulunan rehberlik odasına yaklaştıklarında Mina, Mark'ın bileğine yapışıp onu durdurdu. "İyi şanslar demeyeceğim, çünkü kazanacağını biliyorum Mark." Mark gülümsedi. "Teşekkür ederim."
Tam gideceği sırada Mina boğazını temizledi. "Şey... Mark!" Mark durup başını çevirdi. "Efendim?" "İtirafını dün düşünebildim ve canını sıkmana gerek olmadığını düşündüm. Çünkü sana karşı hislerim olumlu yönde."
Mark konuşmak için ağzını açacağı vakit Jaemin koşarak yanlarına vardı. "Ne yazmıştın derste? Mina, söylesene bu aptal ne yazmış?" Mark büyük bir sinirle iç çekip başını eğerken, Mina Jaemin'in kulağına yapıştı. "Karışma Jaemin. Ben sevgilin Jisu hakkında konuşmanı istiyor muyum senden?" Jaemin ellerini bir suçlu edâsıyla iki yana kaldırdı. "Pekâlâ, susuyor ve gidiyorum."
Mark, az önce söylemek istediği cümlesi için tekrar ağzını açmıştı ki çalan ders zili ile tekrar ağzı açık kaldı. Mina bunu farketmesiyle güldü ve elini Mark'ın omzuna koydu. "Hadi şimdi git sınavına. Ne söyleyeceksen, sınavdan sonra söylersin."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
