Liseden İlk Gün/1. Bölüm

134 23 44
                                    

'Sen' dedi, kalbimin ortasında kocaman bir boşluk bırakarak yüzüme bakıp öfkesini haykırdı.

Bu defa bileklerim değil, kanayan yüreğim. Ve sen harabenin ortasında beni yapayalnız bırakıp giderken şu kalbimdeki sevgini hiç göremedin. Peki öyle olsun, kalleş sevdânı kalbime gömer bende giderim!

Ve gitti... Kadın kelimelerin arkasında sığınan acı ayrılık nâmelerini içinde yutup giderken adam bir yalanın arkasından sessizce ağlamayı seçti. Kaderin cilvesi onları bir araya getirmeye yeter miydi? Aşk öfkenin önüne geçip bir engeli ortadan kaldırmaya değer miydi?

*

Bir iflasın hayatımızı alt üst edeceğini nereden bilebilirdim ki? Düzenim resmen baştan aşağı değişecek üstelik koca evrende neredeyse kimsesiz kalacaktım. Nasılsa beni anlayan herkesi arka planda bırakıp hayatımda yeni bir sekme açmaya başlayacaktım.

Bugün lise 3  hayatımın ilk günü. Tatil sonrası okula gitmek de zor olsa gerek. Hayatımdaki anormal değişiklikler dışında hız kesmeden yamulmaya devam ediyorum, say baştan. Üzerimde geçen yazdan kalan deri ceket ve ayaklarımda epey ihtişamlı duran tarz ayakkabılarımla oldukça hoş göründüğüme emindim. Sanırım biraz ego kokan karakterim vardı, olsundu. Lâkin her erkeğin parfümü biraz da ego kokar. Kendime bu kadar güvenmemin hata olduğunu düşünüp sessizce etrafı gözetlemeye başladım. Gözlerim Wattpad klişelerinden birtakım kızlar arasa da gerçekte bu güzelliğin olmadığını bir kere daha idrâk ettim. Vanilya kokulu olmasam da kendi kokumla gayet barışık fazla yakışıklı bir erkektim. Evet yazarcan burada okurlara bir sürpriz yapacağı için adımı gizli tutmamı söyledi. Tahminleri alabiliriz? Egoların prensi desem? Hı? Şşşt, aramızda kalacak tamam mı?

Marka çantam bir anda açılmaya başladı. Aman Allah'ım! Çantamda zor günler için biriktirdiğim çikolatalar yere düştü. Peki ya bu hadsiz kim? Ne cüretle benim çantamı karıştırıp gidiyor? Etrafımı kolaçan etsem de kimseyi görememek başlı başına bir hüsrandı.

Ders ziline dakikalar kala sınıfımın hangi katta olduğunu öğrenmek için son duâmı ederek okulun kapısından giriş yaptım. Ya Allâh, hadi bulalım belamızı.

"Afedersiniz, bir şey sorabilir miyim?"

Karşıdan gördüğüm güzel bir kıza soru sormanın tam sırası diye düşünüp sınıfımı öğrenmeye çalıştım. Hevesim bir yerimde kaldı.

"Sorma, aradığın cevaplar bende yok!"

Tipi kadar içi güzel olsaydı bari.

"Cehennemde zebâni olman için bir sebebin daha var bence. "

Saçlarını arkaya atıp arkasını dönüp zoraki çenesini oynattı. Sanki konuştukça altın düşüyor.

"Sana fikrini soran yok, hadsiiiz!"

Daha fazla sinirlenip de kendimi üzmemek için ortamdan uzaklaşma kararı aldım. O zebâni suratlı kendini bir şey sanan kızdan uzağa gitmek için aya bile çıkabilirdim sanırım.

"Hey sen!"

Eliyle beni mi işaret ediyordu? Sanki müdür kılıklı biri...

"Ben mi? "

"Çocuğum gel buraya, şu sınıfta öğrenim göreceksin. "

Sesimi kesip şu sınıfta koskoca iki sene nasıl yaşlanacağımı düşünmeye başlasam iyi olurdu.

Sınıfa giren yabancı gibi etraftaki kişilere bakmaya başlarken hoca kapıyı açtı.

"Arkadaşlar yeni öğrencimiz için yer vermek ister misiniz? "

Bencil arkadaşlarım bir anda 'yoo' demeye başladı. Sizin gibi aptallarla nasıl okuyacağım acaba? Koskoca ego prensi bu sınıfta nasıl yaşar ki? Ah mükemmel karizmam yine konuşuyor.

"Eee kimse yer vermeyecek mi? "

Hoca mecbur kimse yer vermeyince kendince bir çare aramaya koyuldu.

"İrem sen Eda'nın yanına git. Oğlum hadi sen de Mihriban'ın yanına git. "

Şu az önce ters cevaplar veren kız değil mi? Maalesef ondan başkası değil.

"Hocam başka yerde otursam olmaz mı?"

"Kuralları siz değil ben koyarım, hadi daha fazla uzatmadan yerine otur. "

İçimden bir estağfurullah çektikten sonra çantamı nazikçe koyup düşmanıma gülümsedim. Zirâ kanım Mihriban isimli kıza hiç ısınmadı. Derse hızlıca geçeriz diye çantamın fermuarını açıp bir kareli defter çıkardım.

"Yeni gelen arkadaş kendini tanıt bakalım. Arkadaşların seni çok merak ediyor. "

Hocanın malûm tanışma merasimini yerine getirmek için ayağa kalkıp o mükemmel benliğimden söz ettim. İnsan kendinden bahsederken dahi mutlu olabilirdi demek. Ben egoların prensi!

"İsmim Niyazi,  İstanbul'da doğdum büyüdüm, yaşımdan daha mühim bence yaşadıklarım. Babam Bilgisayar Mühendisi. Bilgisayar oyunlarına bayılırım, kendimden başkasına kalbimi veremem. "

Sözlerimi bitirdikten sonra sırama yavaşça oturdum. Sınıftan gülme sesleri gelince arkadaşlarımın beni ve egomu hafife almaları açıkçası üzücüydü. Neyse ki hiçbiri umrumda değildi.

Arkada fısıldayan gereksiz dörtlüye kulak kesildim.

"Dünyayı etrafında dönüyor sanan bir ay bu çocuk. "

"Ay onu bunu bırak, tipe baksan çay bile demleyemezsin ki. "

"Ha ha ha aynen. "

Gel de kızma, sinirlenme. Bileğimi yumruk yapıp içimden saydım kaç kere bilmiyorum. Takmayacağım. Şu zor dönemleri sinir stres olmadan geçirebilirsem her şey mükemmel olacak!

Ve hoca beklediğim tepkiyi şükür verdi.

"Çocuklar dönün önünüze dersi dinleyin. Başkan, sende konuşup dersi sabote edenleri yaz onlara biraz eksi vereyim. Yıl sonunda not dilenirken görüşeceğiz. "

Zafer hocanın oluyordu. Cidden öğrencileri korkutmada bir numara laf çakıyordu. Ah şu zamane öğretmenleri.

Bölüm Sonu 💖

Yorumlarınızı bekliyorum. Eğer beğenilmezse yayımdan kaldırmayı düşünüyorum. Ben sizler için zar zor yazmaya çalışıyorum desteğiniz benim için şu dönemde çok önemli. Anne olduktan sonra bebekten vakit bulup adam gibi kitap dahi okuyamıyorum o yüzden muhakkak eksiklerim olacaktır hoş görün. ❤️ İyi ki varsınız!

Şey bu arada kitabıma kapak yapabilecek var mı? :')) Bu konuda yetenek sıfır sıfır sıfır. :(

Zamane Gençleri 2 / Junior Niyazi #TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin