Gözlerini iki kez kırpıştırdı. Rüzgarın hırçın sesi kulaklarını doldurdu. Etraf karla beyaza dönmüştü, ağzını açtı ve üfledi, yukarı doğru süzülen dumanı izledi. Ayakları yavaş yavaş hareket etmeye başladı. Nereye gidiyordu?
Neden burası ona çok tanıdık geliyordu? Adımları karda sessizce iz bırakıyordu. Karanlık gökyüzünde, beyaz taneler dans ederek zeminle buluştu. Ebru yolun kenarında yürüyordu. Birden garip bir adamın siluetini gördü. Onun önünde ise kısa saçlı bir kız duruyordu.
Ebru'nun gözleri yavaşça büyüdü. Adımları hızlandı. Ama ne kadar hızlı gitmeye çalışsa da işe yaramıyordu. En son çare olarak ablasına seslendi. Bunu dediğinde adam ve ablası arkalarına bakmıştı.
●●●●●
Ebru hızla gözlerini açtı. Kalbi hızlı hızlı atıyordu. Gözleri hafif nemlenmişti. Yataktan doğruldu ve uzun süre sessizce pencereden içeri süzülen ay ışığına baktı. Ebru isteksizce okul için hazırlanmaya başladı.
Derslerin bitimine doğru Ebru hala sınıfta oturuyordu. Elinde telefonu vardı. Bakışları tek bir cümlede kilitlenmişti.
" Bugün okulda ders çalışacağım eve biraz geç dönebilirim."
Annesine bu mesajı gönderip göndermeme konusunda tereddüt ediyordu. İzin verirler miydi? Yoksa sinirlenip hemen eve dönmesini mi isterlerdi?
Ebru yüzünü buruşturdu. Ne olacaksa olsun, ama bugün eve dönmeyecekti. Orası sanki kendisini boğuyormuş gibi hissettiriyordu. Mesajı hızlı bir şekilde gönderdi ve dağınık eşyalarını toparladı.
Merdivenlerden hızla inip kütüphanenin kapısını araladı. İçerisi dağınık ve biraz tozlanmıştı. Etrafta kimse yoktu. Ebru hızlıca kitaplarını geniş masaya koydu ve yapması gereken ödevlerini bitirmeye uğraştı.
Ve bundan yaklaşık bir saat sonra Ebru uyuya kalmıştı. Saat acımasızca saniyelerini yutarken hava karardı.
Ebru yavaşça gözlerini açtı. Ve hızla sağa sola bakındı. Okulda uyuyakalmıştı ve çok geç olmuştu. Ebru tedirginlikle eşyalarını topladı. Ve hızla kütüphaneden çıktı. Koridorda birkaç personelle karşılaştığı için içi rahatlamıştı. Ama hızlı bir şekilde eve gitmesi gerekiyordu.
Okuldan çıktığında sert bir rüzgâr saçlarını fırçalayıp geçmişti. Ebru yarı koşar yarı yürür bir şekilde ilerlerken sırtından aşağı bir ürperti indi. Biran için durdu. Etrafına bakındı. Ama yolda kendisi dışında hiçkimse yoktu. Ebru iyice kuruntularına kapıldığını düşündü ve başını iki yana salladı.
Bu sefer adımlarını yavaşlattığını fark etmemişti. Yolda yürümeye devam ederken ayak sesleri duymuştu. Ebru bu sefer arkasına bakmadı. Kendisini takip edip etmediğini anlamak için biraz hızlandı. Ayak sesleri de hızlanmıştı. Ebru tedirginliğini saklamaya çalışırken çantasını biraz sıktı.
Sonrasında etrafta açık bir yer aramaya başladı. Takip ediliyorsa birilerinin olduğu bir yere girmezdi...muhtemelen?
Ebru ilerledikçe umutları yavaş yavaş solmaya başladı. Neredeyse birçok yer kapalıydı. Gözleri biraz nemlendi ve hızlandı. Arkasındaki adımlarda hızlandı. Ebru ileride yanan ışıklar görünce gözleri parladı. Ve biraz daha hızlanarak içeri girdi.
Çıkan zil sesini duyan genç adam başını kaldırdı. Ve kapatıyoruz dedi ama ayakta duran kızın titrediğini görünce kaşları hafifçe çatıldı. Önünde duran önlüğü çıkarmayı unutarak kızın yanına yaklaştı.
" Bayan? İyi misiniz?"
Kız başını kaldırdı ama boğazı düğümlenmiş gibi hiç ses çıkmadı. Genç adam başını pencereden dışarı bakmak için kaldırdığı sırada bir adamın hızlıca bir yere girdiğini gördü. Genç adam kızı omuzundan tutup oturması için bir sandalyenin yanına götürdü.
Genç adam içerde olan kardeşine seslendi,
" Yusuf! Misafirimize biraz sütlü çikolata getir. Isıtmayı unutma."
İçeriden yüksek bir onaylama sesi gelmişti. Ebru ellerini birbirine kenetlemişti ve beyni kurtulduğu ve sitres altından çıktığı için biraz rahatlamış ve bu sırada bazı şeyleri düşünmeyi unutmuştu. Genç adam Yusuf'un getirdiği sütü kızın önüne koydu ve yanına bir sandalye çekti.
" Sütü iç, biraz kendine gelirsin."
Ebru başını kaldırdı ve kendisine hafifçe gülümseyen kişiye baktı. Ve onun kullandığı önlüğe. Tuhaf kedi yüzleri olan önlük adamın tipine hiç uymuyor ve onu biraz aptal gösteriyordu. Genç adam kızın önlüğe bakışını görünce yüzü hafifçe kızardı ve hızla önlüğü çıkarıp bir kenara bıraktı.
Tekrar kıza döndüğünde kız sessizce sütünü içiyordu. Ve bakışlarını başka yöne vermişti.
Genç adam tekrar kızın yanına oturdu ve sütünü içmesini bekledi." Bu geç saatte dışarıda ne yapıyordunuz?"
Sesinde biraz şüphe vardı. Kız bardağı masaya koydu. Genç adama her şeyi anlatmak konusunda emin değildi. Hem onu birinin takip ettiğine nasıl inanırdı ki? Ebru kendi içinde düşünürken genç adam onun tereddüt ettiğini görünce kendi düşüncesini söylemeye karar verdi.
" Seni birisi mi takip ediyordu?"
Ebru, genç adama baktı ve başını yavaşça salladı. Ama bunu nasıl bildi? Genç adam, kızın gözlerindeki bakıştan neyi merak ettiğini görebiliyordu. Buna kıkırdamak istesede durum ciddiydi.
" Yanına geldiğimde dışarıda birisini gördüm. Aklıma daha farklı şeylerde geldi ama çok korkmuş görünüyordun. Bu yüzden böyle olabileceğini düşündüm."
Ebru, karşısında gördüğü kişiyi daha dikkatli inceledi. Kendisinden en az 2 yaş büyük olan bu kişi kesinlikle liseye gidiyordu. Ve zeki birisine benziyordu. İçi biraz rahatlamıştı.
Ebru ona olayların buraya kadar nasıl geliştiğini anlattı. Sonra ise bu yeri nasıl bulduğunu ama bu sırada ise yolunu kaybedişini.
" Burayı bulman iyiydi ama ya başına bir şey gelseydi? Bir daha bu kadar geç saatlere kadar dışarıda durma."
Ebru başını salladı bu sırada kapıda bir teyze ikisini izliyordu.
" Bu genç hanım kim? Neden onu bizimle tanıştırmıyorsun?"
Genç adam bir an irkildi ve bakışlarını ninesine çevirdi. Yanında ise kardeşi vardı. Yusuf bakışlarını kıza dikmiş dik dik ona bakıyordu. Sonra içeri geri girdi ve elinde bir silgi ile geri döndü.
" Bunu sana vermeyi unutup duruyordum. Bu senin, verdiğin için teşekkürler."
Ebru şaşkınlıkla elini uzattı ve silgiyi aldı. Çocuğa bir şey diyemeden çocuk geri içeri girmişti. Bu sırada ise nine sessizce örgülerini bıraktığı yerden almıştı ve gülümsemişti.
" Siz konuşun, sizi rahatsız etmeyelim. Oğlum, kız arkadaşına dikkatli bak. Yoksa acısını çıkarırım."
Ebru panik içinde ellerini salladı.
" Bu öyle bir durum değil! Lütfen nine içeri geç..."
Genç adam bunları derken eliyle yüzünü örtmüştü. Nine ise gülmüş ve içeri girmişti. Genç adam yorgun bir iç çekiş yaptı ve önündeki kıza baktı. Ebru'nun yüzü hafifçe kızarmıştı. Genç adam bunu gördüğünde başını iki yana salladı.
Ebru hızla ayağa kalktı ve şöyle dedi:
" Üzgünüm sizede sorun çıkardım, şimdi eve gitmem gerekiyor..."
Genç adam, Ebru'nun kalktığını görünce kendiside ayaklandı ve kapının yanındaki montunu aldı. Ebru şaşkınlıkla ona bakıyordu.
" Seni tek başına gönderemem. Dışarıda birisi seni takip ediyorsa sıkıntılı olur. Bu yüzden itiraz etme."
İçeriye doğru seslendi,
" Ben çıkıyorum biraz sonra gelirim."
Genç adam kıza bakmadan kapıyı araladı ve kızı hafifçe itekleyip dışarı çıkardı. Ardından ikisi beraber yürümeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pandora
Fantasy- Bizi neden buraya topladın Bahar? Karavan küçüktü, biz çoktuk. Herkes uygun bir yere oturmuştu. Bahar hepimize tek tek baktı. Gözleriyle kapı ve pencereleri kontrol etti. Davranışları önemli bir konu hakkında konuşacağımızı gösteriyordu. Huzursuzl...